Sonunda ders bitince çantamı toplayıp ayağa kalktım. Normal dersleri pek sevmiyordum. Sıkıcı geliyordu ama gerekli olduklarını bildiğim için de dikkatle dinliyordum.
Amfiden çıkıp atölyeye yürümeye başladım. Bir an önce derste aklıma gelen görüntüyü çizmek istiyordum.
Atölyede birkaç kişi vardı. Ortaya birini oturtmuş sohbet edip eğlenerek ortadaki kişiyi çiziyorlardı. Kendi yerime geçip şövaleye temiz bir kağıt yerleştirdim. Çantamdan kalemlerimi çıkarıp şövalenin önüne koydum. Aklımda yine o vardı. Huzurlu bir ifadeyle kiraz ağaçlarının arasında duruyordu. Beyaz pelerinli bir kıyafet giyiyordu. Kollarını göğsünde kavuşturmuştu. Sarı saçları düzenli bir şekilde ortadan ayrılmış kafasının iki yanına dağılmıştı, biraz da geriye yatmıştı. Hızlı hızlı aklımdakini çizdim. Ben çizimi bitirene kadar iki saat geçmişti. İki dersimin arasındaki boşluk bitmişti. Kimsenin bir şey yapmayacağına güvenerek öylece bırakıp sınıfıma gittim. Atölyeye o atölyede çalışan kişiler dışında kimse alınmazdı ve kimse de birbirinin resmine dokunmazdı. Birkaç haftadır böyleydi ve buna güvenmiştim. Kalan iki dersimden sonra gelir ve ton girerdim.
Amfiye girip arkalarda bir yere yerleştim ve hazırlığımı yaptım. Hoca girince hızlıca derse başladık.
*
Kalan iki dersim de hocaların uzatmaları yüzünden dört saat sürmüştü. Sabırsızlıkla hocanın arkasından çıktım. Hızla yürüyerek atölyeye gittim.
Atölyenin kapısına gelince onu gördüm. Resmimin önünde öylece oturmuştu. Okullar açılalı neredeyse üç hafta olmuştu. Onu sadece ilk hafta müzik fakültesinin önünde bir kez görmüştüm. Bir daha hiç görmemiştim.
Bir süre öylece ne yapacağımı bilemeyerek kapının önünde durdum ve onu izledim. Sakin bir ifadeyle resmime bakıyordu. Arada bir kafasını yana yatırıyor, geriye gidip uzaktan bakarak bakış açısını değiştiriyordu.
En sonunda yavaşça ayağa kalkıp kapıya dönünce beni gördü. Minik bir gülümseme oluştu yüzünde. Sakin bir şekilde önüme gelip hafifçe saçlarımı karıştırdı.
"Varlığım burada olmasa da beni çizmeye devam ediyorsun, hm?" gülerek muzır bir tonda sordu. Utangaç bir şekilde gülümseyerek kafamı onaylar anlamda salladım. Gülümseyerek elini yanağıma koydu. Biraz yaklaştı ve cüsselerimiz hemen hemen aynı olduğu için hafifçe yükseldi. Yumuşak bir şekilde alnıma dudaklarını bastırdı. Bir süre öylece durdu. Ardından yavaşça yanağımı okşayarak ayrıldı. Sıcak bir şekilde gözlerime baktı bir süre. Ardından uzaklaşıp ortadaki mankenlerin durduğu platforma çıktı.
"Nasıl durmamı istersin, Ressam Bey?" gülerek sorduğunda hafifçe kıkırdadım. Şövalemin yanına gidip çantamı bıraktım ve onun önüne gittim.
"Bu şekilde durabilir misin?" çizdiğim resmin duruşunu yapıp sordum. Gülümseyerek kafasını onaylar anlamda salladı ve resimdeki şekilde durdu. Çizdiğimden daha görkemliydi. Taslak çizerken yüzünü çizmediğime şükrettim. Bu muzır ifadesi daha güzeldi. Belki de güzel olmasını sağlayan şey canlı olmasıydı.
Şövalemin önüne geçip tabureye oturdum. Önce yüzünden başladım. Onu uzun süre bekletip yormak istemediğimden, bir de canlı kanlı karşımda mankenim olarak durduğundan el hareketlerim hızlıydı.
*
Bir saat olduğunda yukarıdan aşağıya doğru ton girerek ancak beline ulaşabilmiştim. Kafamı kaldırıp tereddütlü bir şekilde ona baktım. Biraz yorulmuş gibi duruyordu. Bacakları ara sıra hafifçe titriyordu bir saattir düz bir şekilde durmaktan.
"İstersen mola verelim ya da burada bırakalım." yavaşça sordum. Gülümseyerek kendini salıp platforma oturdu. Bir an etrafa bakındım. Sonra bugün alıp hiç içmediğim suyu çantamdan alıp yanına gittim ve uzattım. Gülümseyerek alıp açtı ve içti. Bir an şişenin hiç açılmamış olmasına garip bir şekilde bakmıştı. Belki de onun için aldığımı bile düşünmüştü ama o anlardı. O insanların gerçek niyetlerini anlardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/251019205-288-k738503.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Art Of Love {BXB}
Teen FictionBaşak, ilginç bir resim yeteneğine sahipti. Aklına yerleşen bir şeyi çizmeden duramıyordu. Siren ise son zamanlarda aklından çıkmayan kişiydi. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Art Of Love" İngilizce'de "Aşk Sanatı" anlamına gelir.