II

508 72 27
                                    

Gözlerimin ışığa alışması biraz zaman aldı.Yeniden görebildiğimde ise yanımda bir arabanın olduğunu fark ettim.Araba ters dönmüştü.Hızla yere eğilip sürücü koltuğuna baktım.Sarışın bir kız sürücü koltuğundaydı ve muhtemelen ölmüştü.Kafasındaki kanamadan bunu anlayabilmiştim.Kusmamak için ayağa kalkım.Aman Allah'ım neredeydim ben ? Ormanın içine doğru yavaş adımlarla ilerlemeye başladım.Çok geçmeden kayboldum.Etrafıma biraz daha bakındıktan sonra güneşin olduğu tarafa (biliyorum çok saçma) yürümeye başladım.Koşma sesleri işitince ürktüm.Etrafıma hızlıca bakınmaya başladım ve sol tarafımdan bir insanın bana doğru koştuğunu fark ettim.Üstü başı kandı.

-Bayım iyi misiniz ?

-Koş geliyorlar.

-Ne geliyor ?

-Soru sorma.

Nedendir bilmem bende adamla koşmaya başladım.Deli dana gibi koşuyorduk.Yorulunca yavaşladık.Arkamı dönüp köpek falan mı geliyor diye baktım.Fakat hiçbir şey yoktu.Sinirle adama döndüm.

-Bunca yol beni boşu boşuna koşturdun.

-Hayır.Onlar çok fazlaydı.

-Ne fazlaydı be adam !?

-Beni ısırmaya çalıştılar.

Tamam hiçbir sorunum yokmuş gibi bide bu adamla uğraşıcaktım.

-Delisin sen,diyip yürümeye başladım.

Adamın arkamdan baktığını hissedebiliyordum.Biraz daha soluklandıktan sonra bana yetişti ve elini uzattı.

-Aa şey merhaba.Ben Umut.

-Merhaba.Ben...

Hadi canım!Bunca şeyden sonra bide kim olduğumu bilmiyordum.Çok güzel ya.Hadi be kızım sen niye yaşıyorsun ki.

-İsmini söylemek bu kadar mı zor ?

-Bilseydim söylerdim herhalde.

Biliyorum biraz sert oldu.Fakat o an ona dikkat etmedim.Dönüp gittim.Umut ise ısrarla benimle geliyordu.Yola çıkmıştık ki bir zincirleme kaza olduğunu gördük tüm yol tıkanmıştı oramız buramız kesilmesin diye ormandan gitmeye devam ettik.

Hava kararmaya başlıyor orman ürkütücü olmaya başlıyordu.Yola yakın biryerde beklemeyi önerdim.Umut kabul etti.Oraya kurulduk.Kurulduk dediğim sadece oturduk zira hiçbir eşyamız yoktu.Çok geçmeden uyuya kalmışım.

Sabah doğru bir dürtme ile uyandım.Umut başımdaydı ve tuhaf tuhaf bakıyordu.

-Ne var ?

-Gitmeliyiz.

-Neden sürekli yerimizi değiştiriyoruz.Köpekler yemez bizi.

-Bak bana güveniyor musun ?

-Tabii ki hayır.

-İyi o zaman benimle gelmelisin yinede.

Daha yanıtımı bile beklemeden bileğimden tutup çeke çeke götürmeye başladı beni.Tanrım bu çocuk kafayı üşütmüş olmalı.

Bir süre sonra durakladık.Nedeni ya yorulmamızdı yada gördüğümüz kulübeydi emin değildim.Umut yavaş yavaş kulübeye ilerledi ve kapıyı çaldı.O beklerken bende ona yetişmiştim.Başta hiçbir şey olmadı.Sonra sürgünün açılma sesini duyduk ve kapı açıldı tam merhaba diyip şirince gülümsemeye yeltenmiştim ki burnumun ucundaki namluyu fark ettim.Bi dakka bi dakka ya herkes çılgındı yada ben çok akıllıydım.Tabi ben bunları düşünmeme rağmen korkudan kılımı kıpırdatamıyor haraket bile edemiyordum.

Umut sakince:

-Hey sakin ol.Size bir zararımız yok.Sadece kurtulan birileri varmı diye bakınıyorduk.

Neyden kurtulan ? Neden herkesin bildiği şeyi ben bilmiyormuşum gibi hissediyordum.

-Geçin içeri.

Adam bunu diyip silahı indirmesine rağmen beş dakika kadar orada dikili kaldım.Sonra birazda Umut'un beni çekiştirmesiyle içeri geçtik.3 kişilerdi.Biri kızdı ve benden en fazla iki yaş büyük olabilirdi.Diğer ikisi de erkeklerdi.Adamların birbirine çok benzemesinden kardeş veya kuzen olduklarını tahmin ettim.Biri oldukça iri ve biraz göbekliydi.Keçi sakalı vardı ve sağ kaşının hemen üstünde bir iz vardı.Tanrım Sherlock Holmes olmalıymışım.Diğeri ise biraz sıska oldukça uzun (tahminen basketçi) kirli sakallıydı.Kız ise uzakta oturmuş bize o yeşil gözleriyle bakıyordu siyah küt saçlıydı.Birden yaralı surat bana dönüp:

-Neye bakıyorsun sen.

Hiç bişeye dedim fakat sesim benim bile duyamayacağım kadar kısık çıkmıştı.Ne yani korkuyor muydum belki biraz.Bu sırada günün ilk ışıklara perdelerin arasından süzülüyordu.Uzun boylu olan:

-Aç mısınız ?

-Oldukça,diyebildim.Dilim birden çözülmüştü.Uzun olan mutfak olduğunu düşündüğüm odaya girdi.Ben de boş koltuklardan birine oturdum.Umut la adam yanyana oturdu ve birşeyler fısıldaşmaya başladılar.Umut'un yüzünde gergin bir ifade vardı ama adama bunu belli etmek istemiyor gibiydi.Biraz sonra bana dönerek :

-Burada birkaç gün kalmaya ne dersin ?

-Sen kal ben giderim.

-Sadece bir kaç gün.

-Tamaaaammm.

Umut sırıtarak uzun boylunun gittiği yere gitti.

Yaralı surat bana döndü.

-Gerçekten dışarıda olanlardan haberin yok mu ?

-Açıkçası adımı bile hatırlamıyorum.Yani hayır yok.

-Olan şey bir çeşit virüs.Beyni etkiliyor.Aynı kuduz gibi.Söylentilere göre kuduz virüsünün evrimleşmesiyle meydana gelmiş.Bir kaç gün önce tüm radyolar televizyonlar kesildi ve hepsi aynı mesajı vermeye başladı.

Adamın sözünü tamamlayarak:

-Evlerinizden çıkmayın.Kapılardan uzak durun.

İsimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin