EYLÜL
Çok geçmeden etrafa yerleşmiştik.Ankara'nın hemen dışında kalan harap olmuş bir köyün yakınındaki ufak kasabaydı burası.Kasaba duvarlarla çevrilmişti.Sürekli nöbetçiler devriye geziyordu.Ve hava kararınca yetkililer dışındaki herkesin sokağa çıkma yasağı vardı.
Aslında burası bana oldukça uyuyordu çünkü evleri özlemiştim.O duvarların arasında yaşamayı.Katı kurallardan birisi de bir evde en az 5 kişi kalması gerektiğiydi.Yani biz bize kalamayacaktık.Buda evlerin azlığından kaynaklı bir durumdu.Bizi hiç tanımamasına rağmen Yunus onunla kalabileceğimizi söylemişti.Benden yaklaşık 6-7 yaş büyük 20'li yaşlarındaydı.Siyah dalgalı saçları vardı.Yeşil gözlüydü ve sürekli gülümsüyordu.Böyle bir dünyada bile.
Selin ve ben üst kattaki odalardan birine yerleştik.Babam tek başına Yunus ve Umut birlikte kalıcaktı.Aslında babamla kalmak istemiştim fakat o tuhaf bir şekilde hayır demişti.Son üç aydır iyice yakınlaşmıştık.Bu eski hayatımın çoğu kısmını hatırlamamdan da olabilirdi ama emin değilim açıkçası.
Saat 7 olmuştu hava yaz büyük ihtimalle yaz mevsiminden dolayı hala kararmamıştı.Biraz sonra Yunus'un sesini duydum.
-Yemek hazır !
İşte o an ne kadar acıktığımı fark ettim.Yaklaşık bir haftadır meyveden başka birşey yemiyorduk.Daha buraya geleli 4 saat olmuştu ama hala bir şey yemek istememiştim.Yerimden doğrulup elimdeki kitabı yatağa koyarak kalktım.Hızlı adımlarla merdivenlere yöneldim ve aşağı indim.Sol tarafa dönerek büyük yemek masasından bir yer seçip oturdum.Bir an inanamamıştım yemekte pizza vardı.
-Lütfen bunu kendin yaptığını söyleme.
-Aslında geçen Ankara'ya gönderilen keşif ekibi hala tarihi geçmemiş olan bu hazır pizzalardan buldu.Ayrıca patatesler,domatesler bulundu ki hala tazeler.
-Dalga mı geçiyorsun ?
-Neden dalga geçiyim ki ?
-Hiç.
Ardından müzik sesleri işittim ve gülüşmeler.Yerimden kalkıp müziğe ilerledim.Harika,müzik eşliğinde Umut ve Selin dans ediyordu.Bir an ne yapacağımı bilemeyip izledim sonra Umut'u fark ettim.Gülümsemesini...Bakışını...Sonra Umut beni gördü ve kulakları kızararak tuhaf tuhaf baktı.Selinde Umut'un elini bırakmış alakası yokmuş gibi yapıyordu.Aslında o an ikisini de dövesim gelmişti fakat nasıl oldu bilmiyorum sadece arkama dönüp gittim.Hızla merdivenleri çıktım arkamdan bağıran Yunus'u umursamadım bile.Odaya girip kapıyı arkamdan bütün gücümle çarptım.Yatağıma oturdum dizlerimi kendime çekip elimle onları sardım.
Hala neden bu kadar büyük bir tepki verdiğimi anlayamamıştım aslında.Umut benim sevgilim değildi.Onu sevmiyordum da.Ama içimden bir ses kızmamı sinirlenmemi söylüyordu.
Sakinleşmeye çalışarak yatağa uzandım.Tavanla aramdaki tam 2 saat 14 dakika süren bakışmada sadece iki şey düşünmüştüm.Aslında ikiside oldukça tuhaftı.Biri ölüsünü gördüğüm herşeyin önce en yakın arkadaşım olan insan diğeride isminin Mert olduğunu öğrendiğim sarışın çocuk.
Tam 4 ay boyunca düşünmediğim arkadaşım şimdi aklıma gelmişti.Ben nasıl bir insandım böyle ?
Gözlerimden yaşlar akmaya başladı ve ben çok geç kalmış olmama rağmen bir kaç saat boyunca arkadaşım için ağladım.
-Girebilir miyim ?
Ses vermedim.Babam bile olsa içerde kimseyi istemiyordum.Özellikle de ağlarken.Beni kimsenin zayıf görmesini istemiyordum.Sevdiğim kişilerin yanında ağlamak istemiyordum.
Fakat herşeye rağmen o uzun boylu babam kapıyı açıp içeriye girdi.Ben yüzümü saklamak için geç kalmış bir hamle yapsamda gelip yanıma oturdu.Sol kolunu bana sardı.
-Ağlamak güçsüzlük değildir unutma.Aslında ağlamak gücün ta kendisidir.
-Rahatlatmak için söylüyorsun.
-Aslında bunu her şey başlamadan önce facebook da okumuştum.Şimdi duruma uygun olabilceğini düşündüm.
Gülümseyerek hep yanımda olacak adama baktım.Başımı omzuna koydum ve derin bir nefes çektim içime.
-Baba ?
-Efendim.
-Hep yanımda kalır mısın ?
-Seni asla bırakmam.Söz veriyorum.
-Seni seviyorum.
Ardından gözlerim ağırlaştı ve uykuya daldım.
*
*
*
*
*
Yavaşça gözlerimi araladığımda istemsiz bir çığlık kopardım.Çünkü Selin başıma dikilmiş beni izliyordu.
-Sakin ol benim.
-Napıyon burda ya ödümü kopartdın.
-Aslında kahvaltı hazır onun için gelmiştim.Sonra ne kadar huzurlu uyuduğunu fark ettim ve uyandırmak istemedim o sırada sen uyandın.
-Sadece kahvaltıya çağırcaktım diyebilirdin.
-Şey.Bana kızgın mısın ?
-Ne için ?
-Hani dünkü durum için.
-Bak umrumda deil Umut benim sevgilim falan değil sıkıntı yok yani.
-Dün tepkin farklıydı ama.
-Her neyse !
Hızla ayağa kalkıp dün akşamda yememenin açlığıyla kimseyi beklemeden kahvaltıya başladım.Babam karşıma oturmuş şaşkın şaşkın bana bakıyordu fakat aldırmadım.Kalktığımda 3-4 kilo aldığımdan oldukça emindim.
-Bugün yeni gelenler için iş dağıtımı yapılacak.Gelmek zorundasınız.Herkes meydanda toplanıcak saat 4 te.
-Tamam her neyse inşallah ev hanımı olurum.
*
*
*
*
*
SAAT 16.00
Meydanda toplanmış hangi işe verileceğimizi düşünürken bir taraftan da herkesin Başkan dediği kişiyi bekliyorduk söylenene göre o karar vericekti.Çok geçmeden başkan denilen kişi yavaşça ortaya çıktı.
O an kalbim hızlı hızlı çarpmaya başlamıştı.Ne yapacağımı bilemeden sadece dönüp Umut'a baktım ve göz göze geldik.Aynı anda:
-Arda ???
Bölüm hakkında yardım ettiği için Başak Koçak'a teşekkürlerimi sunarım :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz
Adventure"Evinizden çıkmayın, kapılardan uzak durun. " Ve sonra aniden Dünya tepetaklak oldu... İsimsiz serisinin ilk kitabı CarleyBatteries'in kalemiyle sizlerle. "Her şey düzelecek."