İyi okumalarrr 💫
*Yazmaya devam etmem için, hikayemi okumaya devam edin*
Esra dün gece geçmişi tatmıştı, ruhuna dokunan anılarını ve tam da sol yanına hitap eden bir adamı tanıyordu artık.
Bu sabah gözlerini güzel bir güne açmış olmayı diliyordu, hastanedeki odasının lavabosunda kısa bi süre hayatı sorgulayıp, odaya geri döndü. Ne yapacağına karar veremiyordu.. Dün neredeyse tüm parçalar birleşmişti ve ailesini, dostlarını sımsıkı kucaklamak istiyordu.. İnsan hissetmediği şeyi arzulamıyordu, bu süreçte bunu çok iyi anlamıştı. Hayatının koca bir parçası ailesi, dostları ve kariyerinden oluşuyordu. Yok sayılacak şeyler değillerdi. Tüm bunları düşününce Gökhan'a durumu anlatmaya karar vermişti, artık hatırlıyordu!
Odaya döndüğünde yatağını özensiz bir şekilde düzenledi, pencereyi açıp içeriyi havalandırdı.. Buraya çok alışmıştı, belki de doktoru Gökhan'ın ona karşı olan ilgisi, Esra'ya bu hastaneyi çekilir kılan, yegane şeylerden biri olmuştu.
Ona karşı içinde koca bir minnet duygusu yatıyordu, bazen onu bile hafıza kaybından önceki hayatında görmüş gibi hissediyordu, ama bu imkansızdı çünkü Esra neredeyse hiç hasta olmazdı ve hastaneler hiç uğrak yeri değildi..
Odayı kısaca düzenledikten sonra, Ayşenur'un ona daha önce getirmiş olduğu kıyafetlerinden siyah puantiyeli elbisesini çıkardı, hastanede yatan bir hasta için abartı olabilirdi ama Esra kendi taburcu haberini kendisi verecekti, yani bugün bu hastaneden taburcu olacaktı, bu elbiseyi de giymesi gayet doğal kalıyordu.
Odada giydiği terlikleri çıkarıp, beyaz spor ayakkabılarını giydi. Saçlarını da ayna da kontrol edip, Gökhan'ın odasına gitmek üzere, asansöre doğru yürümeye başladı..
Bugün hastane normal de olduğundan daha sakindi burası özel bir hastaneydi, ve Gökhan'ın kendi hastanesiydi. Esra onun çok başarılı bir doktor olduğunu düşünüyordu, genç yaşta çoğu şeyi başarmış olması, hem kendi başarısı hem de ailesinin maddi durumunun en üst düzeyde olmasından geliyordu..
Asansörün önünde dikilmiş bekliyordu, merdivenle çıksam mı diye düşünürken asansör geldiğini belli eden bir ses duydu, tekrar asansöre doğru yöneldi, hemen içine girse iyi olacaktı kalabalıkta kalmak istemiyordu.
Asansöre binip, Gökhan'ın odasının hangi katta olduğunu düşündü, daha önce hemşireyle beraber çıkıyordu ve hiç kaçıncı kat olduğunu sormamıştı..
Şansını üçüncü kattan yana kullanmayı denedi, ve tuşa bastı. Asansör kapısı kapanmak üzere harekete geçti derken, bir el kapıyı sertçe tutarak durdurdu. Esra bi an afallasa da biri asansöre yetişmek için böyle davranmış olmalı diye düşündü.
İçeriye baya uzun boylu bir adam girmişti, Esra boyundan gözünü alamazken adam'ın simsiyah gözlerine takılıp kalmıştı şimdide.. Bu gözler sanki her gün olur olmadık yerde kafasını, işgal eden gözlerdi.. Bu kadar benziyor olamazdı değil mi? Bu adam oydu işte.. İsmini bile hatırladığı ama kim olduğunu bi türlü çıkaramadığı o büyülü adam.. İlk onu hatırlamış olması Esra da büyük bir etki yaratmıştı o zamanlar.. Eğer şuan burnuna dolan koku ona aitse, Esra yanılıyor olamazdı, bu adam Ahmetti.
Esra ona daha da dikkatle bakmaya devam etti, onu bir yerden tanıyor olduğuna emindi..
Adam ilk girdiğinde gözleri kocaman açılmış bir şekilde Esra'ya baktı, gördüğüne göre o da öyle bakıyordu, Ahmet Esra'nın hafızasının son durumunu bilmediği için telaşa kapıldı, eğer şuan Esra onu hatırladığı için böyle bakıyorsa, gözünü bile kırpmadan, kendini hastanenin tepesinden aşağı bırakırdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/253635358-288-k519952.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Adaşı
General FictionHayatta sadece aşka saygı duyan, aşkın insanı hayatta tutan tek şey olduğuna inananların aşkı... Bir gün son bulabilir miydi? Peki ya saygı duyduğu şeyden, bir gün ölesiye nefret edebilir miydi? Bu ancak aşkı yanlış yaşayan, yaşadığı şeyi aşk sana...