0.0

1.8K 81 88
                                    

"Oğlum bu kız fazla güzel nereden buldun sen bu fıstığı?"

"Kendine gel lan! Ayıp oluyor. Öyle löpçük diye söylenir mi?"

Hafifçe gülümseyerek içeceğimi yudumladım ve müziğin ritmi ile yavaşça sallanmaya başladım. Ortama ayak uydurmak gerekti, değil mi ama?

"Ama sanki biraz büyük mü gösteriyor ne?"

"HEY! Duyuyorum sizi farkında mısınız? Belki 12 yaşındayım belki 21? Size ne oğlum? Geldim çistak çistak oynuyorum eğleniyorum işte. Mezuniyetteyiz şurada, Kısmetse Olur'da değil." diye çemkirdim gözümün önünde dedikodumu yapan iki liseli kıza. Kalkın dans edin, ne bileyim elbise dedikodusu falan yapın. Yaşımdan size ne ulan? Hem gayet profesyonel olan makyajım sayesinde baya da liseli gibi duruyordum, yiğidi öldürün hakkını yemeyinliktim şimdi.

"Boşver sen onları Lina'cığım." dedi mezuniyet partnerim. Gülümsedim ve kolunu omzuma attığı elini tutup ona dönüp sarıldım. Bunu beklemiyor olacaktı ki hafif şaşkınlık ile gecikmeli bir şekilde karşılık verdi. Etraftan sanki mıçmıç öpüşmüşüz gibi abartılı bir "OooOoooOooooOoo"lama gelirken ben içimden hesap yapıyordum. Sarılmak. Artı olarak eklendi.

Başlayan slow parça ile herkes eşini dansa kaldırırken benim sarı kafa da "Bu dansı lütfeder misiniz leydim?" diyerek elini uzattı. Cici kız gülümsemem ile "Elbette, mösyö." dedim ve elini tutarak ayağa kalktım.

Gece böyle sonsuza kadar devam edecek sanarken sonunda bitmişti. Normal bir mezuniyetti işte. Danslar, dedikodular, birkaç kendini gençlik dizisinde sanan ergenin yaptığı kavgalar, birbirlerinin üstüne "yanlışlıkla" içecek dökmeler, küçük bir iki yarışma ve kapanış. Bitti işte. Buydu. Bu gençlerin hepsinin gerçek hayatla tanışarak hiçbir şeyin toz pembe olmadığını görme zamanı gelmişti.

Ha tabii, anadan babadan gelme olağanüstü bir zenginlikleri varsa ve düzgün kullanmayı bilirlerse ışıltılı bir hayat onları bekliyor demekti orası ayrı.

Herkes dağılırken ben de benim sarı kafanın arabasına atladım. O da arabaya binince gitmek istediğim yeri söyleyerek yorgunluk ile kafamı cama yasladım. "Müzik falan açsana ya ne o öyle köz köz gidecek miyiz?"

Sarı kafa hafifçe gülerek müziği açtı. Çok değil, on veya on beş dakika sonra dediğim otobüs durağına gelmiştik. Sarı kafa bana döndü ve "Her şey için çok teşekkürler." dedi.

"Kardeş ne teşekkür ediyorsun? Beni sen tuttun farkında mısın? Hayır yani işim bu benim. Parayla falan yapıyorum hani, keyfimden olsa neyse de... Gerçi yalan yok farklı deneyimler oluyor bana da, eğleniyorum. Bak seneler geçmişti lise mezuniyetimden de. Anılar anılar ah anılar..." Tam geçmişe dalacakken kendime gelip konuya döndüm. "He doğru, kalan paramı alayım ben." dedim.

"Sen de ne sivri dilli çıktın be. Tamam al. Ben şu sarılma için falan teşekkür etmiştim. Arkadaşlarım gerçekten çok etkilendi. Muhtemelen birkaç hafta bu konuşulacak." dedi ve sırıttı. Tabii ya! Sarılma. Ben onu nasıl unutmuştum?

"Helal lan sarı kafa. İyi hatırlattın bak onu. O ücrete dahil değildi, yani paketimizde öyle bir temas söz konusu değil. Ekstra 150 dolar alayım onun için de canımın içi." diyerek elimi uzattım.

"Ne? Yuh! Abartmasana ablam ya! 150 dolar ne soyguncu musun, dolandırıcı mı?"

"İkisinden de biraz biraz. Hadi söylenme. Bak gidip polise şikayet etsem seni, beni taciz etti desem daha çok para vermen gerekecek. Ver ekstra 150 dolarımı da win win olsun. Sen de işine ben de işime gidelim bak yoruldum. Daha gidip dondurma yiyerek film izleyeceğim, çok işim var anlayacağın."

Sarı kafa söylenerek parayı cebinden çıkarttı. "Çok işi varmışmış."

"Tabii oğlum ne sandın? Herkes sizin gibi boş insan mı?"

"E ama dans da ettik. Ondan ek para istemedin? Adam mı kandırıyorsun sen sarılma falan bahane ederek?" diye çıkıştı birden sarı kafa parayı geri çekerken.

"Bak güzel kardeşim, sen dedin ki mezuniyet var. E mezuniyette zaten dans olur, sarılma seni daha da popülerleştirmek için yapılmış bir jestti. Oldu olacak aldığım nefes için de para isteyeyim ha, ne dersin? Senin zararına olur bak benim değil."

Parayı yüzümdeki zafer gülümsemesi ile alırken arabadan indim. "Bir daha da tutmam seni!"

"Tutma kardeşim zorlayan mı var? Ay dur var. Bu işi benden başka yapan zor bulursun. Hadi buldun diyelim ki. Piyasa kötü bir kere, en ucuzu bizde. Yani ben geliş fiyatından satıyorum öyle düşün. Valla kârım yok bu işte-" ben daha sözümü bitirmemişken sarı kafa basıp gitmişti bile. Aman, umrumda değildi. Ekstra ücretimi kapmıştım, hem de küçük bir sarılma ile. Valla seviyordum işimi. Hem heyecanlıydı, hem eğlenceliydi, söylemeden geçemeyeceğim hem de iyi para vardı.

Ayrıca evet sarı kafanın ismini bilmiyordum. Bir ara söylemiş olabilirdi gerçi. Ama bu işte genelde kimse bana gerçek ismini söylemezdi. Muhtemelen daha sonra isimleri açığa çıkıp da rezil olmamak içindi. Ben de gerçek ismimi hiçbir zaman vermezdim zaten. Bugün Lina'ydım mesela. Babası Amerikan, annesi Koreli değişim öğrencisi. Bir gencin, bu bizim sarı kafa oluyor, mezuniyetinde kendine balo partneti bulamaması sonucunda "yıkıklığımı herkes görsün istemiyorum." gerekçesiyle tutulmuş birnevi oyuncuydum. Gerçi dolandırıcı da denilebilir. Belki kandırıkçı? Bakın bu en iyi sıfattı işte benim için.

Ha şunu da söylemeden geçemeyeceğim, baloya tek gitmek neden yıkıklık olsun ki? Ben baloya bile isteye tek gitmiştim mesela. Çok da eğlenmiştim. Böyle komplekslere girmeyi hiçbir zaman anlayamamıştım.

Otobüsüm geldiğinde binip kulağıma kulaklıklarımı takarak kuzenim ve onun ev arkadaşı ile kaldığım eve doğru yola koyuldum.

Ben, Lee Nari. "ORGANİZE İŞLER LTD. ŞTİ."nin biricik kurucusu ve tek çalışanı. Hayır, tabii ki kurumsal bir firma değildim zira yaptığım işin legal olduğunu bile sanmıyordum. Ama ltd şti demek çok zevkliydi, bu yüzden yaptığım işi böyle adlandırmayı seviyordum. Soran olmuyordu gerçi, sorsalar nasıl cevaplardım hiç düşünmemiştim.

Peki ne mi yapıyorum? Ne yapmıyorum ki. Siz istiyorsunuz, ben yapıyorum. İsterseniz doğum günü palyaçosu, isterseniz ailenize göstermek için bir sahte sevgili, dilerseniz birden evinizi basıp ortalığı karıştıran olmayan çocuğunuzun sahte anası veya en basitinden sinemada yanınıza bir dost...her şey oluyorum yani anlayacağınız. Hatta bazen bu, aşırı detaylı organize işlere kadar gidiyor ve kocaman bir prodüksiyon bile kurabiliyordum. Bu yüzden minik işime bu ismi vermiştim zaten.

Ee, ne yapalım kardeşim? Herkes ekmeğinin peşinde bu devirde. Biz de yolumuza bakıyoruz işte.

∆∆∆∆∆∆∆

Eveeet!! Bir absürt komedi tarzında texting-düzyazı karışık hikaye ile daha sizlerleyim. Öyle uzun değil, kafa yormaz, eğlencemize bakarız karşılıklı. Umarım seversiniz! Zira ben yazarken fazlasıyla eğlendim.

Not: zaten tanıtım yerinde de yazmıştım ama bu her şeyi yapma işini My Strange Hero dizisinden esinlenmiştim. Teşekkürler dizi yazarları, ilham verdiniz sjdkjdsjs

İyi eğlenceler. Yolculuk başlasın!

sazan.avi || jjk {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin