10 ⊹ İçimizden birine bir şey olmasına asla izin vermem.

373 50 33
                                    

Çoktan dersler bitmiş, çoğu öğrenci ayrılmıştı okuldan. Kulüp odasındaydık birlikte. "Ben izin aldım." dedi Jimin yavaşça. "Ben de tamamım." dedi Hoseok gülümseyerek. "Ben de öyle." dedi Jin hemen. "İzin aldım." dedi Taehyung tatlı gülümsemesiyle. Bakışları bana döndü hepsinin. Biraz endişeyle kafamı eğdim.

"İzin alamadım deme." dedi Jungkook kısık bir sesle. "Hayır... öyle değil." dedim yavaşça kafamı kaldırırken. "Ailem sizinle tanışmak istiyor." dedim hızlıca. "Eğer benim kızım da hafta sonu sahile gideceğiz, şehir dışına çıkacağız dese ben de merak ederdim kimlerle gidiyor." dedi Namjoon kafasını sallayarak. "Akşam yemeği?" dedim soru dolu. "Bugün mü?" dedi Yoongi yavaşça. "Yarın daha iyi olur sanki." dedim gülümseyerek.

"İyi bir izlenim bırakmalıyız." dedi Hoseok gözlerini hepimizde gezdirirken. "Kesinlikle öyle." dedi Jungkook hızla. Bu konuyu biraz fazla ciddiye almış olabilirler miydi? Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyordum. "Düzgün giyinin." dedi Namjoon parmağını onlarda gezdirerek. "Tabii." dedi Taehyung hemen.

Bir süre daha takıldık kulüp odasında. Jungkook biraz gitar çaldı bize. Sonra sıkıldığımızdan dolayı ne yapabileceğimizi düşünürken aklımıza çatı gelmişti. O kilitli çatı... Oraya çıktığımızı düşünmek bile adrenalinin bütün vücudumda dolandığını hissetmemi sağlamıştı çoktan.

Çatıya çıkan merdivenlerdeydik şimdi. Hepimiz birbirimize bakıyorduk. "Bunu gerçekten yapacak mıyız?" dedi Namjoon stresle. "Çok merak ediyorum nasıl göründüğünü." dedim tatlıca gülümseyerek. Derin bir nefes aldı Namjoon sonra yavaşça dudakları yukarı kıvrıldı. Bunu yaparken gamzeleri gözler önüne serilmişti. "Başımız belaya girerse Eva'yı suçlarız." dedi Yoongi gülerek.

Gözlerimi kısarak ona baktım. Jungkook buna kahkahalarla gülmeye başlamıştı. "Niye Yoongi'ye benzedin böyle bakınca?" dedi kahkahaları arasında. "İnanamıyorum, ikinci bir Yoongi kaldırmaz bu arkadaş grubu." dedi Hoseok gülerek. Bu hepimizi güldürmüştü.

Sonra sakinleştik yavaşça. Gözlerim Tae'ye gitti. Derin bir nefes alarak bana baktı. "Buraya çıkmayı ben de çok istiyorum." dedi yeniden kapıya gözlerini dikerken. "Bekleyin." dedi Jin hızla. "Kapıyı düzgünce açmayı denesek mi önce?" dedi yutkunarak. Namjoon gülerken kapıyı işaret etti eliyle. Jin, kapı koluna elini attığında içimi tuhaf bir heyecan kaplamıştı.

Kulpu çevirdi ve hemen ardından kilit sesi geldi. "İyi tamam, yapın şunu." dedi geri çekilerek. Taehyung gözlerini dikkatle kapıya diktiğinde ona baktım ilgiyle. Bütün odağı kapıdaydı. Kırılma sesi geldiğinde oraya, kapıya baktım hızla. "Neden kırdın kilidi?" dedi Jimin şaşkınlıkla. Taehyung ona baktı yavaşça. "Nasıl kapıyı açmamı bekliyordun?" dedi.

"Yani ne bileyim." dedi Jimin sesi kısılırken. "Çok büyük kötülük sanki." dedi Yoongi kapıya ilerleyerek. Yavaşça kapıyı itti, minik aralıktan soğuk bir rüzgar çarptı yüzümüze. İşte... kapı açıktı. Hepimiz sırayla çatıya çıktık. Yüksekteydik, bulutlarla beraberdik. Galiba güneş birazdan batardı. "Gökyüzü ne güzel." dedi Jimin, büyülenmiş gibiydi. Gülümsedim bu ses tonuna.

"Vay be." dedi Namjoon yavaşça. "Her şey ne kadar küçük buradan." dedi Hoseok yavaşça. Bütün şehir buradan görülebiliyordu sanki. "Acılarımız gibi." dedi Namjoon yavaşça. Hepimizin gözü onu bulduğunda biraz tereddütle devam etti. "Yani bilirsiniz, miniciğiz bu dünyada. Acılarımız da öyle." dedi yavaşça.

Jin sesli bir nefes aldı. "Daralıyorum bu şehirde." dedi sessizce. "Ben sizin aksinize küçük hissetmiyorum kendimi. Sığamıyorum hiçbir yere." diyerek devam etti. "Ait değiliz çünkü buraya." dedi Yoongi. Sesi o kadar üzgün gelmişti ki iliklerime kadar hüzün dolmuştum bir anda.

"Hayatlarımızın değiştiği bir nokta var mı acaba?" dedi Taehyung. O sırada çok soğuk esen bir rüzgar yüzüme çarpmıştı. "Hayatlarımızın değiştiği bir nokta varsa, bu noktadan sonra daha iyi olacağımızı nasıl bileceğiz?" dedi Jungkook endişeyle.

"Niye gelecek hakkında endişeleniyoruz?" dedi Hoseok ellerini cebine atarken. "Endişelenmemeli miyiz?" dedi Jin kaşlarını çatarak. "Tam olarak... bu anı kaçırıyoruz." dedi gülümseyerek. Gözleri gökteydi. Gözlerimi yavaşça gökyüzüne kaldırdım onun gibi. Gördüğüm, büyüleyici bir manzaraydı. Güneş batıyordu şimdi. Gökyüzü bize eşlik ediyordu bugün. Yer yer kırmızılar, sarılar, maviler ve morlar donatmıştı göğü. Az önce kimsenin ilgisini çekmeyen bu gök, belki de hepimizin gözlerinin ona dönmesiyle heyecanlanmıştı. Çünkü şimdi renkleri çok daha parlaktı.

"Onu bunu bilmem de..." dedi Taehyung. Hepimiz gökyüzüne bakıyorduk. "İçimizden birine bir şey olmasına asla izin vermem." dedi emin bir sesle. "Birimize bir şey olmayacak, Taehyung." dedi Yoongi. "Aynı gökyüzü altında olduğumuz sürece birbirimizi koruyacağız çünkü." diyerek devam etti. Sarhoş bir gülümseme çoktan dudaklarımdaydı.

"Asla ayrılmayacağız." dedi Jimin. "Bir daha asla olmaz." diyerek tamamladı onu Hoseok. Gökyüzü bizim için renklere bürünüyordu. Bütün güzelliğini bize gösteriyor, gözlerimizin yansımasında dans etmeye çalışıyordu. Rüzgar sakinleşmişti, saçlarımızı savuruyordu yavaşça. Tam bu an çok güzeldi. Etrafımız gökyüzüydü. Biz gökyüzüydük.

Güneş battığında hava karardı birden. Karanlık çöktü her yere. Yavaşça diğerlerine baktım, ilgileri başka yerlerdeydi şimdi. Gözlerim Kook'u aradığında onu görememiştim. Kafamı arkaya çevirdim. Jungkook minik demirliklere kadar ilerlemişti ve biraz tehlikeli görünüyordu durduğu yer.

Yavaşça ona doğru ilerledim. "Jungkook." dedim yumuşak bir sesle, onu korkutmak istemezdim. Kafasını döndürdü bana ve güzel bir gülümseme takındı yüzüne. Ben de gülümsedim yavaşça. "Uçuyormuşum gibi hissediyorum." dedi sakin bir ses tonuyla. "Bu güzel bir duygu olmalı." dedim ona hafifçe yaklaşırken. "Kenara çok yakınsın ama." dedim hemen. "Öyle mi?" dedi, kaşlarını çatarak kendi bulunduğu yere baktı. Sonra birkaç adımda yanıma geldi. "Böylesi daha iyi." dedim minikçe gülerek. "Sen öyle diyorsan." dedi tatlı gülümsemesiyle.

Hava karardığı için diğer kulüp etkinliğine kalan öğrencilerle birlikte ayrıldık okuldan. Herhangi bir öğretmenle veya öğrenciyle karşılaşmamıştık koridorda. Bunu öğrenmek için Jungkook'un duyma duyusunu kullanmıştık. Bize "Artık insanların nefes seslerini de duyabiliyorum." demişti büyük bir zevkle. Bu hepimizi küçük çaplı bir şoka uğratırken işini zorlaştırmamak için çıt çıkarmadan beklemiştik merdivenlerde.

Kilidin kırıldığı ne zaman anlaşılırdı bilmiyordum. Oraya çıkan var mıydı onu bile bilmiyordum. Ama başımızın belaya girmesi birazcık zor görünüyordu. Okuldan çıktık birlikte. Onlarla birlikteyken gerçekten iyi hissediyordum. Onlara birlikte ben, bendim. Kendimdim, Eva'ydım. Kafamı eğmek zorunda kalmıyor, ne düşünecekler diye hareket etmiyordum. Bu his, mükemmel bir histi.

 Bu his, mükemmel bir histi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ucubeler Kulübü [bts]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin