7 ⊹ Kırmızı elbisenle gittiğin o günü asla unutamam.

396 54 45
                                    

Güneşin güzel ışıkları yatağımdaydı şimdi. Bu ışık beni uyandırırken gerindim. Biraz geç kalkmıştım. Bu yüzden hızlıca hazırlanıp aşağıya indim. Annem ve babam çoktan kahvaltı yapıyorlardı. Oturup birkaç şey yedim ve ikisine öpücük gönderip dışarıya çıktım biraz acaleyle.

Yanıma minik bir çanta almış ve cüzdanımı, telefonumu koymuştum içine. Öğlen güneşi çoktan ısıtmaya başlamıştı her yeri. Kulaklığı takıp müziği açtım. Parka ilerledim öğrendiğim kadarıyla. Önceden oturduğumuz yeşilliğe adımladım bilmeden. Gördüğüm iki tanıdık yüzle gülümsemem büyümüştü. "Erken gelmişsiniz." dedim yanlarına geldiğimde.

Namjoon kol saatine bakıp gülümsedi. "Sen de erken gelmişsin?" dedi yavaşça. "Eh, Bay Yoongi'nin kızgın suratından korktum." dedim gülerek. Bu ikisinin de kahkahasını kazanmıştı. "Açıkçası ben de biraz korktum." dedi Hoseok gülerek. Yanımıza yaklaşan Jin, Yoongi ve Jungkook güneşten dolayı gözlerini kısarak yürüyorlardı.

"Taehyung ve Jimin mi yok?" dedi Jungkook. Yavaşça kafamı salladım. "Buradayız!" diyerek yanımıza koşan Taehyung beni gülümsetmişti. Arkasından yavaş adımlarla Jimin geliyordu. Ellerinde market poşetleri vardı. Beraber ilerlemeye başladığımızda içindekilerin şeker ve çikolatalar olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Poşetleri bölüşmüş ve beraber ilerlemeye devam etmiştik.

Ne kadar yürüdük tam olarak emin değildim. Buradaki hiçbir sokak tanıdık gelmiyordu gözüme. Adımlarımız yavaşladığında "İşte çocukluğumuz." dedi Namjoon. Yavaşça kafamı kaldırıp 2 katlı binaya baktım. Gözlerimi kısıp ismini okumaya çalıştım. Dudaklarım aralanmış, gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. "Burası..." dedim, sesimin çıktığını bile fark etmemiştim. Hepsinin gözleri bana döndü. "Benim evlat edinildiğim yetimhane." dedim seslice yutkunarak.

"Ne?" dedi Jimin kaşlarını çatarak. "Bir dakika, sen..." dedi Jin ve durdu. Bir adım geri çekildim. Gözlerim dolmadan edemedim, tuhaf bir hüzün bütün vücudumu sarmıştı. "Aynı yetimhane mi?" dedi Taehyung. "Nasıl?" dedi Namjoon. "Yani tanışıyor muyuz, çocukken?" dedi Jungkook ilgiyle. Konuşmaya devam ediyorlardı ama sesleri boğuk gelmeye başlamıştı bir anda.

Elimi hızla çantama attım. Cüzdanımı çıkartıp içindeki fotoğrafa baktım. Yüzümdeki gülümsemenin aksine gözyaşlarım fotoğrafın üzerine düşüyordu. Sesleri netleşirken onlara baktım dolu gözlerle. Sessiz ağladığım için daha yeni fark ediyorlardı gözyaşlarımı. "Niye ağlıyorsun?" dedi Taehyung endişeyle. Beceriksizce yaşlarımı sildim. Cüzdanın içinden fotoğrafı çıkartıp yanlarına geçtim. "Bir tek bu fotoğrafa sahibim." dedim gülümseyerek. "İnanamıyorum." dedi Namjoon fısıldar gibi.

Fotoğrafın ortasında ben vardım, kırmızı elbisemle gülümsüyordum. Ama burnum ve yanaklarım kızarmıştı, ağladığım çok belliydi. Yanımda yedi tane erkek çocuğu vardı. Fotoğraftan hem mutluluk hem hüzün akıyordu. "Kırmızı elbiseli kızsın." dedi Jin şaşkınlıkla. "Ne?" dedim fısıldar gibi. Fotoğrafa baktım dikkatle. Sonra yeniden kafamı kaldırıp bana bakan yedi erkeğe çıkardım bakışlarımı. Gözlerim dikkatle gezindi yüzlerinde. Onlar... benziyorlardı.

"Sen Eva'sın." dedi Yoongi. Duyduğum isim bütün vücudumun ürpermesine yol açmıştı. "Eva." dedim sessizce. "Eva." diye tekrarladım yine, sayıklar gibi çıkmıştı sesim. "Seninle yeniden karşılaştığımıza inanamıyorum, Eva." dedi Taehyung heyecanla. İsmimi duymamla ona dönmem bir olmuştu, benim adım Eva'ydı. "Kırmızı elbisenle gittiğin o günü asla unutamam." dedi Hoseok. Buruk gülümsemem dudaklarımdaydı. "Oturup hep beraber dua ettiğimizi hatırlıyorum." dedi Namjoon. "Senin yeni evinde mutlu olabilmen için." diye devam etti. Bir gözyaşı daha gezindi yanaklarımda.

"İlk sen evlatlık edinilmiştin." dedi Yoongi. Onlar benden çok daha fazla şey hatırlıyorlardı. "O zamanlar birbirimizden ayrılmamayı düşünecek kadar akıllı değildik." diyerek devam etti. "Buradaydık." dedi Jin, kafasını kaldırıp binaya baktı. "Neşemiz hiç eksik olmazdı." dedi Jimin. Dudağındaki bu minik gülümseme, anılarımızın sarhoşluğuydu. "Seni zaten tanıdığım hissine kapılmadan edemiyordum." dedi Yoongi. Bu cümlesine gülümsedim yavaşça.

"Çok küçüktük." dedim sessizce. "Öyleydik." dedi Taehyung. "O zamanlar 4 veya 5 olmalıyız." diye devam etti. Gülümseyerek yeniden fotoğrafa baktım. "Bu benim." dedi Jungkook, buruk bir gülümseme ile. Yanımda duruyordu hemen. Bu benim yanlarından ayrıldığım gündü işte, fotoğraf için mutlu görünmeye çalışan 8 küçük çocuk. "Bana bakın, sümüğüm kalmış." dedi Taehyung, kendini gösterirken. Gözlerimi yeniden silerken kıkırdadım buna.

"Eva bizi korurdu, hatırlıyor musunuz?" dedi Jimin gülerek. "Özellikle beni." dedi Jungkook hemen. "O zamanlar çok zayıf ve küçüktüm." dedi eliyle minik bir çocuğun boy hizasını göstererek. Hepimiz gülmüştük buna. Fotoğrafı özenle yeniden cüzdanıma koyarken "İnanamıyorum." dedim yavaşça. "Ben de inanamıyorum." dedi Namjoon hemen. "Sen Eva'sın." dedi Taehyung fısıldar gibi.

Jimin bir şeyi hatırlamış gibi hızla defterini çıkardı. "Bunu yazdığımızı hatırlıyor musunuz?" dedi sayfaları çevirirken. Bulduğunda bir satırı gösterdi hızla. "Eva'yı bulmak." dedi heyecanla. Kelimelere baktım dikkatle. Beni bulmak, önceden yazdıkları arasındaydı. "Eva'yı bulmak." dedi Joon gülümseyerek sonra parlayan gözlerini bana çıkardı. "Hâlâ inanamıyorum." dedi Yoongi tatlıca.

"Bu fotoğraf benim için çok değerliydi." dedim gülümseyerek. "Siz, benim ilk arkadaşlarımdınız." diyerek devam ettim, gözlerimi onlarda gezdirdim tek tek. Yüzlerinde tatlı bir gülümseme yer ettiğinde onlarla yeniden karşılaşmamın bir mucize olduğunu hissetmiştim. Bu, gerçekten tam anlamıyla bir mucizeydi.

Eva ismini gördüğüm anda bizim karakterimize tam olduğunu hissetmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eva ismini gördüğüm anda bizim karakterimize tam olduğunu hissetmiştim. Bu ismi ona çok yakıştırmıştım. Bizimkilerin hatırladığı isim Eva bu yüzden Karla'nın çocukluk arkadaşları olabileceği akıllarına gelmiyor. Yoongi'nin Karla'yı tanıyor gibi hissetmesi veya Jungkook'un minik dejavu hissi, Karla'nın aslında Eva olmasından kaynaklanıyor.

Hepsi küçükken çok yakın olan arkadaşlar, beraber büyüyen çocuklar. Minik Eva, daha yeteneğinin tam olarak farkında değil o zamanlar. Arada sırada "İnsanların düşüncelerini duymak çok berbat." gibi şeyler söylese de küçük oğlanlar onun bu tarz bir yeteneğe sahip olduğunu düşünmüyorlar. O zamanlar onlar da daha yeni yeni kendi yeteneklerinin farkına varıyorlar.

Eva'nın evlatlık edinilmesi ve yanlarından ayrılması ise onlar için bir dönüm noktası. Büyüdükçe gelişiyor ve birbirlerinden uzaklaşmamak için her türlü çabayı sarf ediyorlar bu sayede. Eva hep zihinlerinin bir köşesinde duruyor, onu bulmak, yeniden bir araya gelmek hep amaçları arasında. Eva'nın tam olarak yeteneği olup olmadığını bilmiyorlar ama Eva onlar için çok değerli. Onlar birbirlerinin ilk arkadaşları, ilk eğlenceleri ve ilk neşeleri.

Ucubeler Kulübü [bts]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin