11 ⊹ Sizi seviyorum.

336 49 31
                                    

Eve gelene kadar bana Eva dememeleri hakkında birçok kez uyarıda bulunmuştum. Şimdi ise... yemek masasındaydık. Babam ve annem uzun masanın başında oturuyordu. Tabaklar masadaydı ama kimse çatalına uzanmıyor, yemeğe başlamıyordu. Annem geldiğimizden beri gülümsüyor ve babam bakışlarını bizimkilerin üzerinden çekmiyordu. Jungkook seslice yutkunduğunda masadaki tek ses bu olmuştu. Annem buna kıkırdamaya başladığında babama döndü. "Şöyle bakma çocuklara, ne kadar kötüsün." dedi hafif kızarak.

"Tamam... tamam." dedi babam gözlerini çekerken. Hepsi minikçe güldüler bu konuşmaya. Babam bir kez daha hızlıca gözlerini üzerinde gezdirdikten sonra yemeğe başladı. Bununla birlikte yemek yemeye başlamıştık sonunda. Ortam daha sakin ve rahattı. "Biliyor musun, Yoongi okul basketbol takımında." dedim babama dönerek. "Hem de takım kaptanı." dedim onunla gurur duyduğumu belli eden bir sesle. Babam kaşlarını kaldırarak Yoongi'ye baktı. "Ben de takım kaptanıydım lisede. Nasıl gidiyor?" dedi gülümseyerek. "İdare ediyoruz. Biraz gözlerini korkutuyorum." dedi Yoongi tatlıca.

"En iyisi kesinlikle. Yoksa otorite sahibi olamıyorsun." dedi babam güzelce. "O zamanlar onu görmeniz lazımdı, herkese sataşırdı." dedi annem gülerek. "Hiç öyle değildi." dedim babam dudaklarını büzerken. Hepimiz minikçe kıkırdadık buna.

"Jungkook, bir tabak daha alır mısın?" dedi annem tatlıca. "Gerçekten çok güzel olmuş, bir tabak daha yiyebilirim." dedi Jungkook gülümseyerek. "Ev yemeği nasıl güzel oluyor." dedi Namjoon yavaşça. "Nasıl yani?" dedi babam ona dönerek. "Şey... biz yanlız yaşıyoruz." dedi sessizce. "Anladım." dedi babam hemen. "İstediğinizde gelin buraya çocuklar. Ben yemek yapmayı çok seviyorum." dedi annem Jungkook'a yeniden yemek koyduğu tabağı uzatırken. "Teşekkürler." dedi Yoongi yavaşça.

"Okulda... bir sorun oldu mu?" dedi babam dikkatle. Jungkook ile göz göze geldik. Hızlıca bakışlarımı kaçırdım. "Nasıl bir sorun?" dedim gülümseyerek. Önceki okulumda rahatsız olduğum şeyler olduğunu biliyorlardı. Onlara tam olarak anlatmasam bile üzüldüğümü biliyorlardı. Bu yüzden bu sefer aynı şeyleri yaşamadığımdan emin olmaya çalıştığını biliyordum. "Kızım, bilirsin..." dedi ve yutkundu. "Merak etmeyin." dedi Namjoon güzelce gülümserken. Babam hemen bakışlarını ona kaldırdı. "Ona dikkat ediyoruz." diyerek devam etti. "Kimse onun canını sıkamaz." dedi Taehyung tatlıca.

Babam minikçe gülümsedi. "Bunu duyduğuma çok sevindim." dedi sessizce. Bu hâli nedense hüzünlü gelmişti gözüme. "Zaten Karla da güçlü biri." diyerek bana baktı Yoongi. Tatlıca gülümsedim bu cümlesine. "Bu tartışmaya açık bile değil." dedi annem gülerek. "Kesinlikle öyle." dedi Hoseok hemen. Gözlerimi kaçırdım ve gülümsedim bilmeden.

"Birkaç serseri getireceksin diye çok korktum." dedi babam sandalyeye yaslanırken. Jin babamın bu kelimelerine çok eğlenmişti. Bu yemek işi düşündükleri kadar korkunç geçmemişti bana kalırsa. Annem ve babam onları rahat ettirmek için ellerinden geleni yapmışlardı. Bizimkiler de onlarda iyi bir izlenim bırakabilmek için çok çaba sarf etmişlerdi. Bu güzel masa için hepsine minnettardım.

Yemekten sonra bir süre salonda oturmuştuk. Jin'in saçma şakalarına her seferinde gülen babamın tepkileriyle eğlenmiştik. Jin ise bu durumdan aşırı mutluydu, şakalarına bütün benliğiyle gülen biri vardı karşısında sonuçta. "Siz gerçekten iyi espriden anlıyorsunuz." dedi Jin gülerek. "Sen de güzel espri yapıyorsun ama evlat." dedi babam tatlıca. Babam onu gerçekten çok sevmişti.

Annem tatlıları getirdiğinde Jungkook gözlerini kapatarak "Cennetteyim galiba." demişti. Annem buna gülerken, tatlıdan bir dilim alan Hoseok "Kesinlikle burası cennet." demişti gülerek. Annem buna daha çok kıkırdamıştı.

"Çok güzel yaşlardasınız." dedi babam derin bir nefes verirken. "Daha da güzelleştirmek sizin elinizde." diyerek tamamladı onu annem. "Arkadaşlığınızın değerini bilmeyi unutmayın." dedi sonrasında. Minikçe kafamı sallarken diğerlerinde gezdirdim gözlerimi. Her birinin ve bizim arkadaşlığımızın değerli olduğunu hatırlattım kendime yeniden.

Bir süre daha konuştuk böylece. Daha sonra kalkmak için izin istediler. Kapıya ilerledik beraber. Yeniden gelmelerini çok kez tekrarladı annem onlara. Veda ettikten sonra dışarıya çıktılar. Kapıya yaslanmış onların bahçeden çıkmalarını bekliyordum. Annemler içeriye geçmişlerdi. Ani bir fikirle hızla üzerime ince bir hırka geçirirken dışarıya çıkıp kapıyı örttüm. Yanlarına adımlarken gülümsüyordum.

"Üşürsün böyle." dedi Hoseok. "Birazcık sizinle geleceğim sadece." dedim hemen. Yavaşça adımlamaya başladık. Tatlı bir rüzgâr esiyordu. En azından dönüşe kadar onlarla yürümek istiyordum. "Güzeldi." dedi Yoongi gülümseyerek. "Teşekkür ederim." dedim minnet dolu bakışlarımla. "Sen niye teşekkür ediyorsun?" dedi Jin hemen. "Sizi bilmem ama ben çok eğlendim." diyerek devam etti.

"Onları ve beni kırmadınız, söylediklerinize dikkat ettiniz ve güzel bir akşam geçirdik." dedim gülümseyerek. "Asıl biz teşekkür ederiz." dedi Namjoon yavaşça. "Yemekler çok güzeldi ve ailen aşırı kibardı." diyerek devam etti. "Sizi çok sevdiler." dedim heyecanla. "Kesinlikle sahile gidiyoruz." dedim aynı şekilde. Hepsi güldü buna.

Dönüşe geldiğimizde adımlarımız yavaşladı. "Dikkatli gidin." dedim yavaşça. "Dikkat ederiz." dedi Yoongi tebessümle. Bir süre sessizlik oldu. "Hoşça kal." dedi Namjoon gülümseyerek. Dudaklarıma dişlerimle eziyet etmekten vazgeçip tereddütle araladım. "Sizi seviyorum." dedim gözlerimi sıkıca kapatarak. "Hoşça kalın." dedim ve hızla arkamı döndüm.

Büyük adımlarla yürümeye başladım. Arkamda, bir şey demelerine izin vermeden bıraktığım çocuklar yüzünden gülümsüyordum öylece. Nedense onları sevdiğimi söylemek çok utanmama sebep olmuştu. Bir süre sonra Taehyung'un yüksek sesi duyuldu sokakta. "Biz de seni seviyoruz Eva!" Gülümsemem daha da büyürken kalbim huzur ve mutlulukla doluydu.

Ucubeler Kulübü [bts]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin