20 ⊹ Onların dünyasında para her şeyi yapabilirdi.

260 34 27
                                    

Hafta sonuna girmiştik. Bir süre sınavlarla boğuşmuş ve bir şekilde bitirmiştik. Gerçekten yorucuydu ve bu süre boyunca pek dışarıya çıkamamıştık. Bu yüzden ilk fırsatta buluşmuştuk. Şimdi beraber arabadaydık yeniden.

"Şu sınavlar nasıl geçti anlamadım." dedi Hoseok hızla. "Benimkilere nasıl söyleyeceğim sonuçları, onu düşünüyorum." dedi Jin. "Daha o var." dedi Hoseok kafasını sallarken. "Baksana, Jimin." dedi Jin arkasını dönerek. Jimin gözlerini ona çıkarmıştı hızla. "Sen nasıl bu kadar iyi not alıyorsun sınavlardan?" diye sordu.

"Nasıl yani?" dedi Jimin yavaşça. "Namjoon'un yüksek alması kolay. Yoongi ve Jungkook'un hâli berbat. Taehyung pek takmıyor. Ben, Hoseok ve Eva ortalamayız." dedi yavaşça. "Senin notların nasıl bu kadar iyi olabilir?" diyerek yeniden sordu. Kıkırdadım minikçe bu kadar hızlı konuşmasına.

"Çalışıyorum işte, Seokjin." dedi Jimin gülerek. "Gerçekten nasıl vakit buluyorsun?" dedi Yoongi ona dönerken. "Bir şekilde zaman ayırıyorum." dedi Jimin. Sonrasında kafasını eğdi. "Eğer yüksek olmazsa ailem biraz sıkıntı çıkarıyor." dedi minikçe. Hepimizin ilgisi onun üzerindeydi.

"Jimin'i görüyor musun? Kesinlikle mükemmel bir çocuk." dedi teyzesi. "Sen de keşke biraz onun gibi olsan." diyerek devam etti. Dohyun ona baktı dikkatle. Jimin böyle övüldüğünde kendini iyi hissetmek yerine bambaşka hislere kapılıyordu. Kim karşılaştırılmayı severdi ki? Kendini kuzeninin yerine koymadan edemiyordu işte.

"Yok canım, Jimin'de öyle pek mükemmel bir çocuk sayılmaz." dedi annesi kıkırdayarak. "Şu tatlı yanakları bile yeter Jimin'e." dedi teyzesi hızla gülümseyerek. Teyzesinin bahsettiği bu yanaklar hemen yukarı toplanmıştı, Jimin'in gülümsemesi ve mutluluğu kesinlikle görülmeye değerdi. Teyzesinin bu tatlı sesi mutlu etmişti onu. "Ah, gerçekten çok tatlı bir çocuk." dedi yanlarına gelen bir kadın.

Vakıftaydılar. Onların birbirlerini övdükleri, paradan konuşulduğu, çocukları hakkında hayallerini anlattıkları, eşlerinin yaptıkları sürprizleri, akşama ne yiyecekleri, bir dahaki toplantının ne zaman olacağı hakkında birçok şey konuşulurdu burada. Bir eğitim vakfıydı. En çok yardımda bulunanların isimleri yazardı her hafta. Bir yardım kuruluşuydu ama para gösterisinden başka bir şeye benzemiyordu.

"Jimin, büyüyünce ne olmak istiyorsun?" dedi sonradan gelen tatlı kadın. Buradaki en genç üyelerden biriydi belki de. Jimin birkaç kez görmüştü onu buralarda. Uzun saçları ve güzel gülümsemesiyle insanlarla tatlıca konuşurdu. "Ben..." dedi ve annesine baktı usulca. Tam yanında oturuyordu.

Kadın onun ilgisini üzerine çekmek için yeniden konuştu hızla. "Sen, ne yapmak istiyorsun?" dedi. Sen, kelimesinin özellikle üzerine basmıştı. "Ben dans etmek istiyorum." dedi Jimin heyecanlanan gözleriyle. "Hiç bale izlediniz mi?" diyerek devam etti, gözleri ışıldıyordu. "Çok güzel bale gösterileri izledim." dedi kadın onun gibi heyecanlı bir sesle. "Balet olmak istiyorum." dedi Jimin hızla.

O sırada kafasını kaldırıp annesine baktı ve gözlerindeki yıldızların üzerine annesinin gölgesi düştü anında. "Balet mi? Bunu hiç konuşmamıştık Jimin." dedi dişlerinin arasından. "Başarılı olduğun çok konu var oğlum. Bunların arasından seçmen daha doğru olur geleceğini." dedi.

"Mesela biyolojide oldukça başarılısın. Belki doktor olursun." diyerek devam etti. Jimin'in gölgeli gözleri yere çevrilmişti. Kadın minik bir üzüntü hissetti yüreğinde, bu küçük çocuğa karşı hüzün duydu. "Dohyun ne olmak istiyor?" dedi ona dönerek. Kuzenine baktı Jimin. Merak etmişti onun ne istediğini. "Babamın şirketinde çalışacağım." dedi kollarını açarak.

Teyzesi güldü buna. "Derslerin böyle olursa pek de olası değil ama bu." dedi hızla. Onun saçlarını karıştırmıştı güzel elleriyle. Kuzeni ensesi ile oynarken güldü minikçe. "Düzelteceğim anne." dedi kıkırdarken. Jimin büyük bir dikkatle izledi onları. Annesiyle birlikte böyle görünmüyordu Jimin. Onlar dersleri iyi olduğu sürece fazla konuşmazlardı.

Ucubeler Kulübü [bts]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin