14 ⊹ Asıl böyle fotoğraflar, değerli olanlar.

362 46 89
                                    

Alarmı susturdum gözlerimi açmadan. 5 dakika sonraya kurduğum ikinci alarm beni yeniden uyandırdığında alarmı kapatıp doğruldum ve telefonu açıp saate baktım. 4'ü 6 geçiyordu. Evet, sabahın 4'üne ayarlanmış bir alarmla uyanmıştım. Namjoon'un "Ne kadar erken gidersek orada o kadar çok vakit geçiririz." cümlesi hepimize çok mantıklı gelmişti. Ama 5'te yola çıkacağımızı hiç düşünmemiştim. Varacağımız yer ise denizdi. Denize gideceğimiz o zaman gelmişti işte.

Bir saat önceden uyanmam kendimi tanıdığım içindi. Bunun yarım saatini uykumun açılmasını beklemekle, hazırlanmakla ve yarım saatini de her şeyi son kez kontrol etmemle geçecekti. Karanlık hava yatağa geri dönmemi emrediyordu sanki. Ama gideceğimiz minik tatil düşüncesi gülümsememi sağlıyor, beni hareket ettiriyordu.

Hızlıca hazırlandıktan sonra her şeyi kontrol etmeye başladım. Aldığım kıyafetleri, birkaç kağıt oyununu, alabileceğim başka şeyleri, yaptığım minik kekleri... her şeyi kontrol ettim. Aşağıya indiğimde annem ve babam koltukta oturuyorlardı. Yarı uyur yarı uyanık bir durumdaydılar. Annem benim ayak sesimi duyduğunda hızla kafasını kaldırıldı ve babamı dürttü hafifçe.

"Sonra telefonda konuşurduk." dedim kıkırdayarak. "Yine de seni görmek istedik." dedi babam uykulu bir sesle. Güldüm bu hallerine. Saat 5'e yaklaşıyordu. "Niye bu kadar erken gidiyorsunuz, anlamadım." dedi annem söylenir gibi. "Daha fazla vakit geçirmek için." dedim gülümseyerek.

O sırada dışarıdan gelen korna sesi hepimizin ilgisini çekmişti. Babam derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı. Beraber kapıya ilerledik. Üzerime bir hırka verdi annem ve yanaklarımdan öptü. Babam bana sarıldı sıkıca "İyi eğlenceler." dedi fısıldar gibi. "Teşekkür ederim." dedim ve kapıyı açtım yüzümdeki gülümsemeyle. Jin sürücü koltuğunda ve Taehyung yanındaydı.

Koşar adımlarla arabaya ilerledim ve yolcu kapısını açtım. Arkamı dönüp kapının önünde duran annemle babama el salladım tatlıca. Onlarda gülümseyerek el salladılar bize. Babam hafif yüksek bir sesle bağırdı. "Kızıma iyi bakın. Başınız belaya girerse beni arayın hemen." dedi ikisine. Jin pencereyi daha çok açarken cevap verdi. "Sizi hızlı aramalara aldım, 1 numaraya bastığımda sizi arıyorum direkt." dedi gülerek. Babamın minik kıkırdaması gelmişti kulağıma. Arabaya bindim ve kapıyı kapattım.

Jin arabayı çalıştırdığında orta koltuğa oturup heyecanla öndeki koltuklara doğru eğildim. "Naber güzellik?" dedi Taehyung kafasını bana çevirerek. "Çok heyecanlıyım." dedim hızlıca. "Ben de öyle." dedi Tae kollarını açarak. Birkaç dakika sonra bizim üçlünün evlerindeydik. Korna sesinden sonra hızlıca evden çıktılar. Yoongi aşırı uykulu görünüyordu ve elinde büyük örtüler vardı.

Kook ve Joon heyecanla yanıma oturdu. Kook'un tarafından açık olan kapıdan Yoongi bize baktı. "Bu saatte bu kadar heyecanlı olmak yasal mı?" dedi gözlerini açamazken. Namjoon güldü buna. Yoongi hemen "Sen gülme, hepsi senin fikrindi." dedi parmağını sallayarak. "Ben arkaya geçiyorum, uyuyacağım." dedi yüzündeki minik gülümsemeyle. "İyi uykular." dedim minikçe kıkırdarken. "Bu saatte bu kadar tatlı olman da yasal değil." dedi gülerek.

Kapıyı örttü ve arkaya geçti. Yavaşça örtülerden bir yatak yaptı kendine ve rahatça yattı oraya. Jin, onun yattığından emin olduktan sonra arabayı çalıştırdı yine. Önce Jimin'i sonra Hoseok'u aldık, ikisi arkamızdaki koltuğa oturmuştu. Araba üç koltuk kısmından oluşuyordu tam olarak. Bir de arkada büyük ve açık bir bagajı vardı, Yoongi orada yatıyordu.

Hava hafiften aydınlanmaya başlamıştı çoktan. Yumuşak bir görünümü vardı gökyüzünün. Otoyola çıktığımızda Jin'in uyuklamasından korkan Tae habire onunla konuşuyordu. Joon bir şiir kitabı okumaya başlamıştı. Jungkook müzik dinlemek için kulaklık çıkarmıştı. Gözlerimi beklentiyle ona çıkardığımda önce gülmüş sonra kulaklığın bir kulağını bana vermişti. Mutluca arkama yaslanmış ve açtığı müziği dinlemeye başlamıştım.

Ucubeler Kulübü [bts]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin