23 ⊹ Nefret ki duyguların en yoğun olanıydı.

239 37 51
                                    

Taehyung... hiç iyi değildi.

Birini öldürdüğünün görüntüsü, adamın o kanlı yüzü, açık kalmış gözleri aklından bir saniye bile çıkmıyordu. Gözlerinin önündeydi bu görüntüler hep. Bir katil gibi hissediyordu. Arkadaşını kurtarmış olması günahının yükünü hafifletmiyordu onun için. Yanlış olan yanlıştı. İyiliklerinin karşısına koyacağı kefeye yerleştirmiyordu günahlarını. Onları sıfırlayacağı bir teraziye koymuyordu. Günahları günahtı, iyilikleri iyilik. Ve şimdi kendini günahkâr hissediyordu.

Ruhsal olarak iyi değildi. Aslında fiziksel olarak da iyi değildi. Yorgundu, uyuyamıyordu, babasının sözlü hakaretlerine maruz kalıyordu. Bazen sadece sözlü olmaktan çıkıyordu bu şiddeti. Karşılık vermediği için her geçen gün artan bir şiddetten bahsediyorduk. Onun için çok yorucuydu her şey.

Beyni, düşünceleri, zihni onu boğuyordu. Boğuluyordu bu karanlık sularda. Herhangi bir çıkış yolu göremiyordu. Arkadaşları onu çokça aramış, hep birlikte evine gelmişlerdi. Taehyung pencereden onlara bakarken kendini daha kötü hissetmeye başlamıştı. Hepsi çok endişeliydi ve bunun sorumlusu kendisinden başkası değildi.

Onları görmek bir avuç mutluluk vermişti yüreğine. Gözlerini onlara kaldıramamasının en büyük nedeni ise bakışlarından korkuyor olmasıydı. Kendisine bir katil gibi bakacaklarından, onu berbat biri olarak göreceklerinden çok ürkmüştü. Bu yüzden bir kez bile kaldırmamıştı gözlerini onlara. Bir kez bile bakmamıştı arkadaşlarının gözlerine.

Öyle dengesiz hissetmişti ki kendinden korkmuştu. Benden korkuyorlar mı, diye sormadan edemiyordu kendine. Benim bir günahkâr olduğumu düşünüyorlar mı, devamında aklına düşen soruydu. Bir süre sonra hepsi yüzündeki buruk gülümseme ile Tae'ye el sallamış ve ayaklarını sürüyerek, istemeyerek ayrılmışlardı sokaktan. Hepsi çok soluk görünüyordu, yukarı çıkıp penceresinden onların gidişini izlediğinde bu kaçmamıştı gözünden Taehyung'un.

O günün üzerinden birkaç gün geçmişti yüksek ihtimalle. Taehyung hangi günde olduklarını bile bilmiyordu. Yatağının yanına kıvrılmıştı, yerde oturuyordu, kafasını duvara yaslamış, gözlerini kapatmıştı. İçerideki annesinin sesini duymamaya çalışıyordu. Artık hissizleştiğini düşünüyordu ama şimdi yüzünü buruşturması ve gözlerinden akan yaşları engelleyememesi bunun tam aksini belli ediyordu ona.

O, nefret ediyordu. Adamın bağırması, annesinin acı çeken sesi, alkol kokusu, kaba kuvveti... nefret ediyordu. Zaten birini öldürmüştü, birini daha öldürebilir miydi? Kafasını sallayarak bu düşünceyi çıkarmaya çalıştı zihninden. Çok zordu, yapışmıştı şimdi aklına. Kendi saçlarını çekiştirdi ve bu düşünceden yeniden kurtulmaya çalıştı.

Ama içindeki ses ona zaten bir katil olduğunu fısıldıyordu. O ses güçlendikçe güçlendi, Taehyung'un kendisini susturmaya gücü yoktu zaten. O ses gözlerini bağladı ve sadece nefretiyle hareket etmesini sağlamaya başladı. Gözyaşlarını sildi Taehyung ve yalpalayarak ayağa kalktı. Çok sinirliydi, bütün üzüntüsü birden bire sinire dönmüştü sanki. Nefret bütün etrafını, her yanını sarmıştı. Nefret ki duyguların en yoğun olanıydı.

Kapıyı gözleriyle açarken kapının duvara çarparak yüksek bir ses çıkarmasına izin verdi. Hızla adımlayarak koridordu geçti ve odanın kapısını açtı. Babası ona dönmüştü hızla. Annesi yerdeydi, yanağını tutarken ağlıyordu. "Sonunda ayağa kalktın galiba?" dedi adam dalga geçerek. İçki şişesinden bir yudum daha aldı yerinde duramazken. Birkaç yalpalayan adım attı. "Taehyung git." dedi annesinin kırgın sesi. Son bir umut onu korumaya çalışıyordu.

Siniri her geçen saniye artıyordu Taehyung'un. Burnundan derin nefesler alıyor, gözü daha fazla kararıyordu. Tam kapının yanında duran şişeyi aldı ve duvara vurarak kırdı. "Senden nefret ediyorum." dedi sessizce. Koşar adımlarla adamın üzerine doğru yürüdüğünde kendinde değildi. Sanki günahları onu yönetiyordu. O gerçekten de günahkârın tekiydi.

Ucubeler Kulübü [bts]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin