...Özel Bölüm.. "Gece karası"

45.1K 2.4K 97
                                    

Gecenin sukutu ve karanlığı, sanki bana ortak olup, ört bas ediyordu her şeyi...

O lanet gecelerden birindeydim işte...

Babam olacak adamın kirli oyunlarını bozma vaktiydi. 

Neredeyse yıllardır yapıyordum bunu. Ama her defasında geriliyordum...

Yüzüme bakan soğukkanlı ve ruhsuz olduğumu düşünürdü. Kendim için zerre korkmuyordum. Benim korktuğum yanımdakilerdi...

Bana ne olduğu umrumda değildi. Pek yaşıyor sayılmazdım zaten...

Kendimi boşlukta hissettiğim o zamanlar o kadar çoğalmıştı ki... Ruhu sıkılır mıydı bir insanın...? Sıkılıyordu işte...

En çok ta böyle zamanlarda arıyordum annemi...

Bugün herşey garip bir şekilde tıkırında gidiyordu. Ali'yi her zaman ki gibi en az tehlike içeren göreve yönlendirdim. Oğuz ise benim gibiydi işte...O bir şekilde sıyrılırdı işin içinden...

Telefonumun titremesiyle tedirgince kulağıma dayadım...

İçlerine sızmayı başaran çocuktu bu... Yıllardır beraber çalışıyorduk ve babamın ruhu duymuyordu...

"Demir bey..." endişeli sesi benide tedirgin etmişti... Soluklanarak devam etti. "Hemen oradan ayrılmalısınız. O mallar sadece ufak birer yem... Hemen çıkın oradan..."

Çoktan arabaya yüklemiştik o lanet tozları... Az sayılmazdı ama çokta değildi...

Telefonu elime alıp Ali ve Oğuz'u uyarmayı düşündüm. 

Yaklaşan siren sesleri bunu engelledi...

Ben mahallenin girişindeydim. Oğuz ise diğer girişinde... Böyle bir mahalle arası seçmelerinin sebebi bizi kapana kıstırmaktı. Bunu şimdi anlıyordum...

Ali'nin motorunun sesi yükseldi...

Akıllı çocuk daha biz bir şey demeden  malları yüklemiş, hazırda bekliyordu...

Oğuz'unda hareket ettiğini görünce derin bir nefes alıp kendi başımın çaresine bakmaya koyuldum...

Duvarlardan atlayıp,ara sokaklarda, bilmediğim gecekonduların önünde gezindim. Polis sireni yaklaştıkça ne yapacağımı bilemez bir hale bürünmüştüm...

Ben bu değildim. Ben her zaman yakamı kurtarırdım...

Kocaman siyah bir kapıya düşünmeden daldım... İçeride büyük ağaç dalları olduğu için saklanmanın kolay olacağını düşündüm...

Bir yandan da Oğuz'u arıyordum...

Bizim arkamız sağlamdı elbet. Bir şekilde kurtulurduk ta, Ali'yi asla bu riske atamazdım...

Mesleğinden olursa kendimi asla affetmezdim...

Oğuz nefes nefese açtı telefonu.Yanında bir kaç adamımızın olduğu da mırıltılardan anlaşılıyordu... Umarım fazla uzaklaşmamıştır diye geçirdim içimden...

"Nerdesin Demir...? Yakalanmadın değil mi?"

"Bir evin bahçesindeyim, siz onları oyalamaya çalışın..."

"Oğlum iki araba var... Ben birini oyalasam diğeri var. Ali'yi riske atamayız... Sen nerdesin? Emniyetli bir yerdesindir umarım..."

"Başlıyacam böyle işe..." diye kendi kendime mırıldandım... 

Karanlık bahçede gezdirdim gözlerimi.

Evin ışıkları kapalı, etraf sakindi. Ev ıssız görünüyordu. Şanslı günümdeydim...

(Tüm Kitapçılarda!) Yusuf yüzlü, Demir yürekli.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin