Özel Bölüm "Dokunulmamış beyaz gül"

38.4K 2K 44
                                    

O lanet, günah yuvasından çıkarken gözümün önü kararıştı. Ufak bedeni peşim sıra sürüklerken herkese, herşeye öfkeliydim.

Önce kendime öfkelendim. Onların yüzüne gerçeği haykıramadığım için, o aptal amcamın yanında ki şeytanı görmesini sağlayamadığım için, o iblise baba dediğim için...

Sonra arabaya sürükleyip, koltuğa mıhladığım küçük bedene sinirlendim. Merhametine, masumiyetine, o adamın önünde eğilişine...

En çokta saygıyla başını eğmesine sinirlendim işte...

Kimse Güvercinin merhametini hak etmiyordu. Ben bile...

Araba ellerimin altından kayıyordu adeta. Eklemlerim direksiyona kilitlenmiş, ne kadar sıkarsamsam sıkayım rahatlayamıyordum. Ayağım benden habersiz gaza sert baskılar uygularken gözümün önüne annem geliyordu...

Yengemin o gülen suratını yüzünden silmek için neler vermezdim.

Bir de annen 'Erva'yı görseydi' diyordu. Düşündükçe kusasım geliyordu. Ölüsüne bile saygısı yoktu annemin. O pis ağzına almamalıydı ne annemin ne de Erva'nın ismini. Kelimeler kirleniyordu onun sesinde...

Hele babam olacak adam...

Utanmadan nasıl da kurulmuştu baş köşeye. Amcam salak gibi karısını yanı başına almıştı.  Bir birlerine bakışlarını yakaladıkça masayı suratlarında parçalamamak için zor tutmuştum kendimi...

Öfke git gide yükseliyordu bedenimde. Fazlaydı... Bu öfke çok fazlaydı...

Uğultu gibi gelen Erva'nın sesi bir anda kulaklarımı doldurdu.

"DEMİR..."

Ah... Tüm bunlar yetmezmiş gibi bu kızın adımı söyleme şekli bile dünyamı alt üst ediyordu. 

Onun sesinin ikazıyla ayağım freni buldu. Sarsırılarak duran arabada oksijen iyice tükenmişti sanki. Soluklarım sıklaştı. Nefes ciğerlerime girmiyordu.

Bağırmak, haykırmak istiyordum. 

Hatta isyan etmek... Annem ne kadar kızsada isyan etmek istiyordum. Belki çıka gelir, kulaklarımı çeker, günahtan öteye çekerdi beni.

Annemin görüntüsü gözümün önüne gelirken direksiyonu daha çok kavradım.

Tutamadım feryatlarımı. 

Direksiyona geçirdim ellerimi. Anlamsızca bağırmaya başladım. Taşmıştım işte. Deli sular gibi oluk oluk akıyordum. 

Bu nasıl bir acıydı?

Annemin hasreti yetmezmiş gibi onun katilleri gününü gün ediyordu. Arsızca pisliklerine devam ediyordu...

Erva'nın titreyişleri bir nebze olsun sakinleşmemi sağladı ama onu korkutmamak adına kendimi dışarı attım.

Nefes almaya çalışıyordum ama kızgın lavlar ciğerlerime akıyordu. Oksijen zehir gibiydi artık. Dünya dar geliyor derlerdide inanmazdım. Dar geliyordu işte. Sanki kapalı bir kutudaydım.

Annemi istiyordum...

Annemin şefkatine ihtiyacım vardı...

Annemin göz yaşları aklıma geldikçe geri dönüp onları kanlı ellerimle boğmamak için zor tutuyordum kendimi.

Boğazımda ki yumru büyüdü. 

Kendimi en yakın ağaca yaslayıp sakinleşmeye çalıştım. Derin nefesler aldım...

Annemin namazlığının bağında ki göz yaşları geldi aklıma...

"Neden?" dedim haykırarak. İsyana giriyordum biliyordum ama bu feryadım Yaradana değildi. Bu feryadım şeytanın dostlarınaydı. Kirlenmiş ruhlarınaydı...

(Tüm Kitapçılarda!) Yusuf yüzlü, Demir yürekli.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin