|Abel Gyu|
Sorunsuz bir şekilde yolcu etmiştim annem ile ablamı. Annemle doğru düzgün vedalaştığımı söyleyemezdim ama. En azından benim açımdan. Hala aklımdaydı sözleri. Bana sıkıca sarılıp yanağımdan öpmüştü kapıdan çıkmadan önce. Ben ise sadece kısaca sarılıp geri çekildim. Pişmanlığını görebiliyordum yüz ifadesinden. Ama pişman olmak için çok geç idi. Geç olmasından kastım, çocukluğuma dayanıyordu. Yıllardır kuruyordu annem benim kalbimi. Sarılıp öpmek için fazla beklemişti.
On yaşındaki Abel’ın ihtiyacı vardı anne sevgisi ve anlayışına. Benim değil...
Onlar gittikten sonra kendimi yatağıma attım ve telefonumu elime alıp, gelen bildirimlere bakmaya başladım. Herkes Ruminate için çok heyecanlıydı. Tahmini üç hafta sonra, uygulama olarak sunulacaktı. Tanıtım, insanları çok meraklandırmıştı. Bir sürü mesaj alıyordum ancak cevap veremiyordum şu an hepsine. Kısa kısa teşekkür dönütleri yazmaktan başka bir şey yapamıyordum.
Ayriyeten, YouTube kanalıma Ruminate'in nasıl oynandığı ve hikayesini nasıl kurguladığımı anlatan bir video çekecektim. Bunu, Bay Namjoon istemişti. Oyunun kurucusu olarak sorumluluk almam gerekiyormuş. Benim de hoşuma gitmişti bu. Ayrıca, oyunun müzikleri de yine benim kanalıma yüklenecekti.
Ben de, videoyu Felix ile çekmek istediğimi söyledim Bay Namjoon'a. Aslında kabul edeceğinden ümidim yoktu ama çok iyi bir fikir olduğunu söylemişti. Bu da beni rahatlatmıştı.
Hayatımdaki düğümlerin çözülmeye başladığını hissediyordum. Gerçi... Min Ho ile konuşmamıştım hala. Neden o gün Lia çağırınca hemen gittiğini merak ediyordum. Aslında çok garip gelmiyordu iyi düşününce. Onlar üniversiteden beri birlikte bu işi yapma hayalleri kuruyorlardı ve yakın arkadaşlardı. Yine de... Min Ho'nun hayatında büyük bir yerim vardı. Keza, onun da benim hayatımda öyle. Yaşadıklarımı bilmesine rağmen ona yüz veriyor oluşu canımı sıkıyordu. Min Ho benim en yakın arkadaşımdı. Onu, Lia'nın ağlarında bırakmak istemiyordum.
Bencillik miydi bu bilmiyorum. Haklı olduğuma inanmak istiyorum sadece.
Derin bir of çekerek ellerimi kafamın altına koydum ve bakışlarımı odanın içerisinde gezdirdim. Gözlerim duvarda takılı kalınca, Felix'in cümlesi yakılandı kafamda.
"Bir sorun olursa duvarı tıklat."
Gülümsedim. Sorun olmasa da onu çağırabilirdim değil mi?
Yatağımdan kalkıp salona girdim ve duvara yaklaşıp iki parmağım ile tıklattım. Umarım Alex yanlış anlamazdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruminate | Lee Felix
Fanfiction"Ruminate bir RPG oyunu değildi, zeka gerektiren bir bulmaca oyunuydu ve sende eksik olan şey tam da bu... Lee Felix." Dijital oyun geliştiricisi olma hayalim yaklaşık 3.5 milyon abonesi olan Lee Felix yüzünden suya düşmüştü. Gdesingner'da öyle bir...