|Abel Gyu|
Kafeden, kendimizi nasıl attığımızı şaşırdık. Acele ile çıktığımız için az kalsın yolun ortasına yuvarlanıyoduk. Neyse ki Felix elimden tutup koşarak kafeden uzaklaştırmıştı bizi. Kaldırım kenarında durup, derin derin nefesler alarak kendimize gelmeye çalışıyorduk.
Min Ho, Lia'yı itmiş ve şaşkınlık ile kızgınlık barındıran bir ifade ile ona baktıktan sonra bizim olduğumuz yere doğru gelmeye başlamıştı. O, odadan çıkmadan biz kafeden çıktık. O kadar hızlıydık ki, Min Ho, muhtemelen sadece, çıktıktan sonra hızla kapattığımız kapının üstündeki çanların gürültülü bir ses çıkararak sallanmaları dışında bir şey görmemişti.
Nefeslerim düzene girince doğrulup Felix'e baktım. O da bana döndü eş zamanlı olarak.
"Yaptığı şeyi gördün, değil mi?"
Kafasını salladı. İçimdeki öfke tekrar kendini belli ediyordu. Sinirle dişlerimi sıktım.
"Nasıl yapar bunu ya? Resmen, Min Ho'yu kullandı! Bizi fark ettiği için yaptı hem de... İnanamıyorum, bu kızın yaptıkları beni aşıyor artık."
"Ben her şeyi beklerim artık ondan. Ama..." diyerek duraksadığında, ağzından çıkacak cümlelere odaklandım, "Bir ihtimal, aralarında gerçekten bir şey olabilir mi?"
Kaşlarımı çatarak; "Ne demek istiyorsun?"
"Yani, Lia ya gerçekten de Min Ho'dan hoşlanıyorsa? Bir planı yoksa? Aynı evde yaşıyorlar sonuçta, bilmediğimiz bir şey yaşamış olabilirler. Belki, Min Ho da ondan-"
"Hayır! Min Ho asla ona karşı bir şey hissetmez."
"Nereden bileceksin, Abel? Min Ho'nun bir tuhaf olduğunu görmüyor musun sen de?"
"Felix, mümkün değil. İtti onu! Hayır... Min bana böyle bir hainlik yapmaz."
Bundan kesinlikle emindim. Emin olmak istiyordum daha doğrusu. Min Ho çok iyi biliyordu, o kız yüzünden neler yaşadığımı. Kendisine yaklaşmasına izin vermezdi. Ki vermemişti de, Lia'yı itmişti. O da farkında olmalıydı asıl amacının. Lütfen öyle olsun...
"Sen neden bu kadar kafayı taktın ki Min Ho'nun aşk hayatına?"
Felix'in sorusu ile anlamaz bakışlar attım. O da ne demekti şimdi? Ayrıca bu şüpheci bakışlar neyin nesiydi?
"Ne? Aşk hayatı dediğin kişi benim en yakın arkadaşım-"
"Arkadaşınsa arkadaşın! Bu kadar müdahale etmen hiç normal değil... Bundan hiç hoşlanmıyorum, Abel. Haberin olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruminate | Lee Felix
Fanfiction"Ruminate bir RPG oyunu değildi, zeka gerektiren bir bulmaca oyunuydu ve sende eksik olan şey tam da bu... Lee Felix." Dijital oyun geliştiricisi olma hayalim yaklaşık 3.5 milyon abonesi olan Lee Felix yüzünden suya düşmüştü. Gdesingner'da öyle bir...