📸nalbur- ilk gördüğümde anladım📸
Belirsizlikten nefret ederdim. Belirsiz her şey beni deli eder, sinirimi bozardı. Her şey açık ve net olmalıydı. Olmadığı zaman da bunu sağlamak için elimden geleni yapardım. Ancak şimdi, Sehun'un uyuyan huzurlu suratını izlerken, öyle bir belirsizliğin içindeydim ki bu sefer nasıl işin içinden çıkacağını gerçekten bilemiyordum. Sehun her zaman işleri benim için karmaşıklaştırmıştı. O hayatıma girdiğinden beri dünyam altüst, bildiklerim ise karmakarışık olmuştu. İlişkimiz hep karmaşık olmuştu mesela, arkadaşlığın ve ortak arkadaşlar aracılığıyla takılmak zorunda kalan tanıdıklığın arasındaki ince çizgide gidip gelmiştik. Sonra ise arkadaşlığın ve yakınlığın arasında gidip gelmeye başlamıştık, ardından da buydu. Bu, belirsizlik. Nerede olduğumuzu ve durduğumuzu bilememek. Tanrım, ona karşı duygularım bile çok karmaşıktı. Ne hissetmem gerektiğini kestiremiyordum. Daha doğrusu kendi hislerimin ne anlam ifade ettiğini bile anlamıyordum ki. Her şey bozuk kafam için çok fazlaydı. Her şey çok karmaşık ve belirsizdi. Bir yanım saçlarını tüm gece yaptığım gibi okşamamak için içimde bir yerlerde amansız bir savaş verirken, diğer yanım yüzüne tükürüp onu ittirmek, bağırıp çağırmak ve odamdan kovmak istiyordu. Bir yanda canını delicesine yakmak isterken, diğer yanda kırıklarını onarmak istiyordum. Bir yanda ona sımsıkı sarılıp hiç bırakmamak isterken, diğer yanda ondan en uzağa kaçmak istiyordum. Bir yanda suratına okkalı bir tokat atmak isterken, diğer yanda canına kıymak istediğim o suratı tutup öpücükler kondurmak istiyordum ve yemin ederim bu düşünceler benim aklımı yitirmeme neden oluyordu. Böyle hissetmemeliydim, neden böyle hissediyordum ki?
Tüm bu düşüncelerimin ağırlığıyla içime derin bir nefes çektiğim sıra Sehun'un hemen yanımda kıpırdandığını hissettim ve yine uykusunda ağlıyor mu diye kontrol etmek için başımı çevirdiğimde tam tersine uyandığını gördüm. Gözlerini açar açmaz ilk beni görünce önce bir afalladı, kıpırdanmayı kesip yerinde donakaldı ve birkaç kez doğru gördüğünden emin olmak istercesine gözlerini açıp kapadı. Adıma benzer bir fısıltının dudaklarından döküldüğünü işittim, sesi saatlerce uyumanın verdiğinden çatallı ve fazla ağlamaktan kısıktı. "Yok artık." derken gözleri kocaman açılmıştı, sonra buraya nasıl geldiğini hatırlamıyor olsa gerek etrafına bakıp nerede olduğunu çözmeye çalıştı ve en sonunda yapboz parçalarını birleştirdiğinde yerinden sıçrayıp yere kapaklandı.
"Hassiktir."
Sehun'u tanıdığım günden bu yana ilk defa küfür ederken duyuyordum. Vay be, bugünleri de göreceğim aklımın ucundan geçmezdi. Sehun sinirlendiği nadir zamanlar bile ağzını bozmazdı.
"Sakin ol," diye uyardım şapşal tepkisine gülmeme engel olamayarak, doğrulması için elimi uzattığımda Sehun hipnoz olmuş gibi bir süre ona uzatılan elime baktı fakat tutmak için bir hamle yapmadı. Düştüğü yerde uzanmış dünyayı ilk defa gören biri gibi bana bakıyordu inanamayarak. Bir şeyler demek için ağzını açtı ama sesi düzgün ve anlaşılır çıkmayınca yüzünü ekşiterek elini boğazına götürdü. Hemen yerimden doğrulup komodinimin üzerindeki sürahidne ona bir bardak su doldurdum. Sehun bu sefer ona uzattığım şeyi kabul etti ve bardağı kafasına diktiği gibi bir içişte suyu bitirdi. Geri yerine koyarken benden gözlerini kaçırmış, küçük bir teşekkür mırıldanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fotoroman // sebaek
Nouvelles- Ya bu ateş bir gün sönerse? - O zaman tekrar yakarız.