işte tam burası

756 86 95
                                    

hatalarım varsa kusura bakmayın iyi okumalar!! 🍪🐻

Korkularınızdan ne kadar çok kaçarsanız işte başınıza gelme olasılığı da o kadar yüksektir. Kendime küçükken bunu fazlaca hatırlattığımdan ve bu yüzden de bir şekilde başıma korktuğum geldiğinden ileriki yıllarımda kendime hep korkusuz demiştim. Korkusuzsun sen, Byun Baek. Yatağının altında gecenin bir yarısında aniden belirip seni boğazlayacak canavarlar yok ya da dolabında saklanan kötü kalpli bir hırsız. Sen korkusuzsun ve korkmadığın zaman göğüs geremeyeceğin hiçbir şey yok. Hep böyle yüreklendirirdim kendimi, hatırlatırdım bir korkusuz olduğumu çünkü yalnızca bu yolla yaşayabiliyordum huzurluca. Fakat bilirsiniz hiçbir zaman şanslı biri olmadım, olamadım. Eğer şanssız biri olarak doğduysanız bu hayatınız boyunca hep böyle süregiderdi. Bir de şanssız olduğunuzu kabul edip kaderinize bile bile boyun eğdiğiniz bir şey vardı ki bu yaptığım belki en aptalca şeydi. Kendinizin ne kadar şanssız olduğunu kabul ettiğiniz vakit evren kafasında sizin için kurduğu emellerinden vazgeçip hayatınızı sizin aklınızdan çıkmayan olumsuzluğa göre değiştiriyordu. Yani demeye çalıştığım şey şanssızsanız bile sakın bunu kabullenmeyin. Kabullenirseniz yakanıza yapışırlar ve kurtulmanız uzun bir zaman alır.

Benim de en büyük korkum buydu işte. Şanssız olduğumu kabullenmiştim ve bunun her seferinde bana bir bokluklar çıkaracağının farkındaydım, bu yüzden her an hayatımı mahvetmesinden delicesine korkuyordum ne zaman güzel bir şeye başlasam. Kendime korkusuz olduğumu hatırlattığım her zaman hayat karşıma bir engel çıkartıp beni ağlatıyordu sanki bundan zevk alırcasına. Hayır, Minseok'un doğum gününü kutladığımız gece birilerinin Jongin'le en ateşli ânımda bizi yıkıp ardından da Sehun'un yanlışlıkla üzerime içkisini boşaltması yüzünden içine edilen gece için ağlamamıştım. Bu tarz şeylere gözyaşı dökmemek için kendimle anlaşalı çok olmuştu. Minseok'a hediye verme merasimini kaçırdığım için de ağlamamıştım. Sehun'a en çirkin ve aciz tarafımı gösterdiğim için de ağlamamıştım. Zaten sorun da buradaydı, ben hiç ağlamamıştım. Henüz ağlatılmamıştım ancak yakında öyle bir şey olacak ve ben öyle ağlayacaktım ki uzun bir süre gözlerime yaşlar doluşmayacaktı, biliyordum, bundan korkuyordum. O günün gelmesinden feci korkuyordum ben. Tıpkı Kyungsoo'nun bana en nihayetinde sormasından korktuğum o soruyu duymaktan korktuğum gibi.

"Sehun'la aranızda bizim henüz bilmediğimiz bir şey mi var? İkiniz son zamanlarda çok sıkı fıkı görünüyorsunuz." Kafamı yastığıma gömüp kendimi boğma düşüncesi bir anda çok cazip gelmeye başlamıştı. Böylece elinde sanki bana fırlatmak için özellikle hazır tuttuğu kalın kitabıyla gözlerini keskin nişancı gibi üzerime dikmiş Kyungsoo'ya cevap vermemek için güzel bir sebebim olurdu. Dediğim gibi, bir şeyden ne kadar çok korkup kaçarsanız o kadar çok başınıza gelirdi. Kyungsoo'dan Sehun'u saklamak bir hataydı ve bir gün elbet yakalanacağımıza dair içimde hep bir korku olmuştu. Ha bir de şanssızdım, o da vardı tabii. Bu soruyu duymam pek de kaçınılmaz olmamıştı anlayacağınız.

"Sehun'la aramızda ne mi var?" Olayı espriye vurarak yalandan ve biraz da sinirim bozulduğundan çok komik bir şey söylemişim gibi güldüm. Gözlerimi bilgisayardan dahi ayırıp bakamıyordum kafamı deldiğinden emin olduğum keskin gözlerine. Bir anda tüm dikkatimi dağıtmış kafamı altüst etmişti. "Aramızda dağlar var, Soo."

Kyungsoo esprime gülmedi. Belki anlamamıştır diye gülerek, hem de zoraki olduğu uzaktan bile belli olan bir şekilde, tekrar ettim. Yüzümün kendimi kasmaktan kıpkırmızı kesildiğine emindim, aynadan kendime bakmama gerek dahi yoktu. "Aramızda olsa olsa dağlar olur, anlarsın ya. Ben ve Sehun çok farklı dünyaların insanıyız." Ama Kyungsoo hâlâ gülmüyordu, bir mimiği bile oynamamıştı. O kadar ciddi görünüyordu ki biraz daha böyle bakmaya devam ederse her şeyi dökebilirdim, üstelik döktüğüm yalnızca Sehun'la ilgili olan şeyler olmazdı, ben bu bakışa tüm hayatımı en başından itibaren anlatırdım ayrıntılarıyla. Kyungsoo'nun istese bir bakışıyla hayat hikayemi döktürebilen bakışından hiç ama hiç hoşlanmıyordum. Ondan bir şey saklamamı engelliyordu. Atmasa olmuyor muydu şu bakışları? Yemin ediyorum önüne koyduğumuz her kişi titreyerek anlatırdı hayat hikayesini o bakışların altında. Bazen Kyungsoo'nun süper güçleri olduğundan şüphelenmiyor değildim.

fotoroman // sebaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin