🍃 amy macdonald - this is the life 🍃
Bazen şansımın döndüğü mucizevi anlar oluveriyordu. Mesela altıncı sınıfta sırf uyuyana kadar playstation oynadığımdan arkadaşlarımla seri katil olduğu hakkında arkasından gizlice teoriler ürettiğimiz öğretmeninden delicesine korktuğum dersin ödevini yapmayı unutmuştum, o zamanlar fazla tembeldim. Ertesi günü sıramda tir tir titreyerek oturmuş öğretmenin ödevi hatırlamaması için dua ederken sınıfa başka bir öğretmenin girip öğretmenimizin hasta olduğundan bugün okula gelemeyeceğini söylemesi şansımın döndüğü bir zamana örnekti. Ya da lisenin ikinci yılında yine sabahlara kadar oyun oynadığımdan çalışmakla hiç uğraşmadığım fizik sınavının başka bir güne ertelenmesi de buna güzel bir örnek olabilirdi. Yanlışlıkla ailemin yanında küfür ettiğimde duymamış olmaları ya da bir gece yarısı gizlice babamın arabasını kaçırdığımda ufak bir kaza yapmam ve bu yüzden arabada küçük bir göçüğün olması fakat babamın bunu hiçbir zaman fark etmemesi gibi. Velhasıl işte yine böyle mucizevi bir andaydık ve benim şansım öyle bir dönüvermişti ki Do Kyungsoo akşam paylaştığımız minik odaya geldiğinde konuşmamız gereken bir meselenin oluşunu çoktan unutmuş, yorgun argın kendini yatağına attığı gibi uyuyakalmıştı.
Kendimi dünyanın en şanslı insanı gibi hissediyordum ki böyle hissetmekte çok haklıydım çünkü Do Kyungsoo tarafından boğularak öldürülmekten ucuz kurtulmuştum. Bir zahmet bu durumuma sevinmeliydim. Bunun şerefine yüzümde aptal bir gülümseme ve kalbimde şimdilik huzurlu bir hisle yarım bıraktığım kitabımı hazır ortam sessizken okumaya karar verdim.
Çok geçmemişti ki sessizlik telefonuma gelen titremelerle bozulmuş, dikkatimi dağıtmayı başarabilmişti. Zaten ne zaman işlerin yolunda gittiğini zannetsem bir aksilik çıkıverirdi. Bu sefer yine kim kıçını bir köpeğe yem olmaktan kurtardı diye iç çekerek grup sohbetini açtığımda gördüğüm Chanyeol'den gelen 'Minseok hyung görmesin ama doğum günüsü için sürpriz parti ayarlayacaktık ya onu konuşmak için her zamanki mekanda buluşalım, hyung sen gelme' mesajı beni birkaç saniyeliğine yorumsuz bırakmıştı. Diğer mesajda Minseok, 'napalım Chanyeol biz seni böyle kabullendik' diyordu, Chanyeol ise Minseok'un demek istediği şeyi anlamamış olsa gerek (hiç şaşırmamıştık) 'hyung bu mesajı görmemiş gibi yapar msn' diye soruyordu. Kyungsoo yan tarafımda mışıl mışıl uyumasaydı koca bir kahkahayı patlatabilirdim fakat onun yerine gülüşümü dudaklarımı kanatmaya yakın bir şekilde ısırarak saklamaya çalışmış ve gruba, 'Kyung uyuyor, gelemez' diye bir mesaj atarak onları bilgilendirmiştim. Chanyeol anında, 'o zaman iyi geceler KYUNGSOO' yazıp kalp yollamıştı sanki Kyungsoo uykusunda mesajını görecekmiş gibi...
Devam eden dakikalarda konuşmaya Kyungsoo dışında herkes katılmaya başladı ve böylece her zamanki mekanımızda Minseok'un doğum günü partisinin ayrıntılarını konuşmak için ben, Chanyeol, Jongin, Sehun ve Jongdae buluşmaya karar verdik. Junmyeon ve Yixing yapacak çok işleri olduğundan katılamama ihtimallerinin olduğunu haber vermişlerdi ama yarın onları bilgilendireceğimiz konusunda anlaşmıştık, ha bir de Minseok'un güya haberi olmadığından o da katılamıyordu bu davaya. Diğer yandan mesajları kaale alınmayan Jongdae 'bakın striptiz klübünde kutlamalıyız, bi' dinleyin beni' diye sayıklayıp duruyordu ve eminim Kyungsoo olsaydı ona geçen sefer Yixing'in doğum gününü kutlamaya gittiğimizde sarhoş sarhoş direk dansı yapmaya çalışırken kafasını direğe geçirdiğini ve ertesi günü şişik bir alınla dolaştığını hatırlatmaktan büyük bir zevk alırdı. Striptiz işini unutsundu, bir daha kendimi rezil edecek şeyler yapmaya gitmeyecektim.
Velhasıl kelam Kyungsoo'yu uyandırmamaya çalışarak cüzdanımı ve anahtarlarımı cebime sıkıştırarak sessizce yurttan sızıverdim. Gruptan mesajlar gelmeye devam ettiğinden yine çareyi sohbeti sessize almakta bulmuştum. Ama bu Jongdae'yi durdurmamış, bana özelden striptiz işini bir düşünmemiz gerektiğini söyleyen mesajlar atarak beni rahatsız etmeye başlamıştı. Ben de bu sefer çareyi onu engellemekte buldum. Kesinlikle bir daha o striptiz mekanına gitmeyecektim, ölümü bile sokamazlardı oraya. Korkunç bir deneyimdi. Üstelik Jongin de oradaydı ve hoşlandığınız kişiyle yarı çıplak kadınların önünüzde direk dansı yapmasını izlemek dünyanın en boktan şeyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fotoroman // sebaek
Krótkie Opowiadania- Ya bu ateş bir gün sönerse? - O zaman tekrar yakarız.