Ne?
Annem mi?
Peki Mary İ kim öldürmüştü? Bu olanlarda neyin nesiydi.
İki gün içinde hayatım değişmişti.
Önce kurt kız oldum şimdi mary nin ölümü ve annem.. .
Sahi nasıl bulacaktım annemi ve tabi mary İ öldürenleri.
Mary nin yanından kalktım ve göz yaşlarımı sildim bunu ona kim yaptıysa bunu ödeyecekti.
Evin bodrumuna atladım. Rafları karıştırdım. Kutuların içine baktım. o da neydi? Siyah bi defter bulmuştum bi lise yıllığına benziyordu. İçini açtım Sayfaları karıştırdım. Bu yıllık da ki herkes çok tuhaftı. Kimi elinde alev topuyla kimi saçlarında yılanlarla poz veriyordu ve bi kurt Adam vardı. Biride silik çıkmıştı tam atlarken. Yıllık böyle devam ediyordu. Yanlış hatırlamıyorsam 5 atlayıcı saymıştım. Birinin adı hiç yabancı gelmiyordu.
Susan...
Ve işte mary, o da yıllıktaydı.
Neyse yıllığı çantama koydum ve yeşil defteri aramaya devam ettim. Bu sırada yukarıdan ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Hemen yukarı atladım ama ben gelmeden gitmişlerdir. Mary nin cesedi yerinde yoktu. Neler olduğunu anlayamamıştım. Bu kadar hızlı hareket ettiklerine göre onlarda atlayıcıydı.
Yapacak bi bir şey kalmamıştı. Onları bulmak artık imkansızdı.
Tekrar bodruma atladım. Yeşil defteri aradım. İşte oradaydı. Üzerinde bir yığın kağıt vardı. Sanırım mektuptu. Kâğıtlara baktığımda hepsi tek bi kişiden gelmişti Susan...
Defteri unutum büyük bi merakla mektupları okumaya başladım. Mektuplarda aklımda kalan kısımları şunlardı:
" Sevgili Mary
Canım kızım Lucy i bulman ve onu eğitip korumanı istiyorum. Biliyorum çok yorgun ve üzgünsün ama senden başka yardım isteyeceğim kimsem yok. Lütfen onu bul ve yardım et. "
Nasıl yanı Susan benim Annem miydi?
Ve beni mary e emanet etmişti.
Başka bi mektupta şunlar yazıyordu
" Canım arkadaşım mary
Lucy i koruduğu için sana minnettarım. Henüz onun karşısına çıkma. Kendini keşfetmesini bekle ve o adamdan koru. Kızımı dikkat çekmemesi için David é bırakmam gerektiğini biyorsun. Lütfen onu koru. Seni seviyorum canım arkadaşım. "
Ne yani babam aslında babam değilmiydi yani beni neyden korumaya çalışıyorlardı ki şimdi. Kafam iyice allak bullak olmuştu. Oradaki kağıtları ve defteri çantama doldurup biraz hava almak için dışarı çıkmıştım. Bahçe kapısından birinin geldiğini görmüştüm.
Buda kimdi böyle?
Sakın adımlarla eve doğru ilerliyordu. Beni görmemişti.
Uzun boylu, siyah saclı ve ayıptır söylemesi çok cooldu. Sanırım 19-20 yaşlarındaydı. Evin merdivenlerin çıkmaya başladı. Bir yandan Mary teyze evde misin? diye bağırıyordu. Kapıya vurmaya başladı. Cevap gelmeyince tekrar bağırdı. Sonra aşağı indi. Dayanamayıp saklandığı yerden çıktım.
-heey sende kimsin
-ben Peter sen kimsin
-burda ne arıyorsun? Mary tanıyor muydun?
- Evet tanıyorum tabi o benim teyzem
-ne teyzen mi
-.evet şimdi sen anlat bakalım kimsin ve burda ne arıyorsun?
Her seyi anlatmaya başlamıştım tabiki atlayıcı olduğum dışında
- ben lucy. mary benim cok iyi dostumdu. Daha doğrusu tek dostum. Onu ziyarete gelmiştim ama malesef...
-...
- malesef o ölmüştü.
Bunları söyleyip hıçkırarak ağlamaya başlamıştım.
- ne ne dedin sen olamaz o ölemez.
O da ağlamaya başladı. Koşarak yukarı çıktı ve kapıyı yumrukladı. Bende yanına çıktım
Hey sakin ol
Birden kapıyı kırdı. Koşarak içeri girdi. Evin her yerini aradı sonra yanıma geldi
- nerdeee nerde dedim sana
Şimdi olanları ona nasıl anlatacaktım ki? Acaba atlayıcı ları biliyo muydu?
- şey atlayıcı ları biliyo musun? dedim
Başını salladı.
Olanları ona tüm ayrıntısına kadar anlatmıştım. İlk defa mary den başka biriyle bu kadar uzun konuşmuştum
O sadece dinliyordu.
Sonra,
- bu Drek ve adamlarının işi olmalı dedi sessizce.
Ayağa kalktı ve dışarı çıktı. Arkasından koşup nereye gidiyosun dedim.
- onları bulmam gerek dedi
- bende geleceğim o adamları öldürmek için and içtim
- hayır ben hallederim dedi koşmaya başladı
O koşunca önüne atladım
Çok şaşırmıştı. Sende mi dedi. Başımı salladım
- peki sen dedim
- ben atlayıcı değilim dedi
- mary İ o adamları nerden tanıyorsun sahi o adamlar kim?
- ben ben... neyse boşver
- söyle Nesin sen belliki birbirimize ihtiyacımız var.
-benim kimseye ihtiyacım yok
- öyle mi sen nereye gidersen seni takip edicem hadi kurtul bakalım benden
Hiç bi şey söylemeden yürümeye devam etti. Tabi bende arkasından. Hayatımda ilk kez böyle yüzsüzleşiyordum. Böyle bayağı yürüdük sonunda dayanamayıp
- nereye gideceğimizi söyle böyle gidersek akşama varmış oluruz. Dedim
- bulgaristana gidiyorum evime gidip arabamı alacağım. Dedi
Yanına geldim ve elini tuttum bana o şaşkın bakışını hala unutamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATLAYICI
FantasyLucy nın sıradan hayatı atlayıcı gücüyle değişiyor. Annesini ve bu kötülükleri kimin yaptığını bulmaya çalışıyor. Bu zorlu yolda yeni dostlar ve masum bir aşk kazanıyor. Bakalım Lucy amacına ulaşabilecek mi?