Peter beni yavaşça bıraktı ve etrafımızı izlemeye başladık. Yine evler, caddeler ve insanlar yavaş yavaş belirdi. Bu yeri tanıyordum. Burası büyüdüğüm yerdi. Burası New York tu. Hergün dayak yediğim ve evden kaçtım, anneme hergün lanetler okuduğum yerdi.
Evimin önüne gelmiştik. Evin karşı tarafında ki çalılıklarının arkasına saklandık.
- Peter nasıl buraya geldik? Kimse yok. Dedim.
- Biraz bekleyelim. Senin zihninde olduğumuz için bedenin nereye giderse bizde oraya gidiyoruz büyük ihtimal. Ahh saklan eğ başını. Dedi kafama nazikçe bastırırken. Çalıların arasındaki boşluktan eve baktım. Annem ve ben el ele tutuşmuş bahçe kapısından içeri giriyorduk. İkimizde ağlıyorduk. 15-20 dakika sonra annem evden tek başına ağlayarak çıktı. Bi köşeye geçti ve atladı.
Her şeyi şimdi anlıyordum. Annem beni korumak için David e bırakmıştı. Korumak için. Burnum sızlıyordu. Gözlerim yine yanmaya başlamıştı. Peter a döndüğümde gözlerinde biriken yaşları gördüm ve ikimizde tutmaya çalıştığımız göz yaşlarımızı sonunda bıraktık.
- Eve dönelim. Dedim Peter a bakıyordum ve akan burnumu çekmeye çalışıyordum.
- Nasıl döneceğiz? O gerizekalı bize bunu anlatmadı.
Dedi göz yaşlarını elinin tersiyle sildi.
Birden kulağıma bi ses geldi. Bu sesi Peter da duymuş olacak ki ikimizde etrafımıza baktık.
- Dostum gelmek istiyorsanız alıyorum sizi.
Dedi. Bu Nick in sesiydi. İkimiz birden
-- İstiyoruz! Diye bağırdık.
Ve yine beyaz oda. Saniyeler sonra yine odamızdaydık. İkimizde yataklarımızdaydık. Gözlerimi açtım ve tavana diktim. Sonra etrafı inceledim. Nick hala o iskemle de oturuyordu. Jenny ve Megan başımda dikilmiş bana bakıyordu. Pet e baktım. İkimizinde ağlamaktan gözleri şişmişti. Jennifer a döndüm.
- Siz iki gündür burada bizi mi bekliyorsunuz? Dedim.
Jenny gülümsedi.
- Hayır tabiki tatlım. Ben iki gün bu adamla nasıl aynı odada kalıyım. Zaman dilimi farklı olduğu için siz gittiğinizden bu yana bakıyım, 20 dakika geçmiş. Dedi saatine bakarak.
- Vay be harika dedi Peter. Sonra istemeyerekte olsa, Nick teşekkür ederiz. Dedi
Bende teşekkür ettim. Ve ayağa kalkıp Jennifer ın koluna girdim.
- Hadi aşağı inelim. Bi kahve içelim. Olanları anlatayım.
Herkes onayladı ve aşağı balkona geçtik. Megan diğerlerini aradı ve onlarda geldi. Şimdi hepimiz o antika masanın etrafındaydık. Edmund a döndüm ve gördüklerimizi anlattık. Jenny, Anna ve Megan ağlıyordu. Bende ağladım o anları anlatırken tekrar yaşıyordum. Ben ağlamaktan anlatamaz hale gelince Pet devam etti.
- Şimdi! o David ölümün en acı şeklini hak etti. O adam hepimizi ailelerimizden ayırdı. Geleceğimizi yok etti. Bunu ödeyecek! Ödeyecek!
Sinirden kıpkırmızı olan Edmund hışımla ayağa kalktı ve Teo ya döndü
- Teo, Victoria, John ve Jackson u ara hemen gelsinler.
Megan senin şu arkadaşının adı neydi? Onuda ara. Artık savaş başlasın.
Megan yüzünü buruşturdu.
- Edmund emin misin? Onun pek işe yarayacağını sanmıyorum.
- Megan lütfen sorgulama ve ara şu lanet herifi! Dedi
Edmund u ilk kez böyle görüyordum. Sinirden gözlerinden ateş çıkıyordu. Anna da onu ilk defa böyle görmüş olacak ki şaşkın şaşkın bakıyordu.
Megan suratını astı ve telefonunu cebinden çıkarırken içeri geçti. Edmund Anna ya baktı.
- Anna sen Jennifer ve Lucy ile terası düzenlersiniz olur mu? Dedi sesi tekrar yumuşamıştı. Ve bana tebessüm ederek baktı. Bende ona gülümsedim. Ve ayağa kalktım. Benimle birlikte Anna ve Jennifer da kalktı. Anna Edmund a sarıldı ve yanağından öptü. Edmund şimdi daha sakindi. Jenny de Nick in elinden tutup onu masadan kaldırdı. Banada gelmem için başıyla işaret verdi ve içeri girdiler. Bende gözlerimi kırptım. Teo balkonun köşesinde tek kulağını kapatıp telefonla konuşuyordu. Peter a bakmadan bende içeri girdim. Bir bardak soğuk suyu hızlıca içtim ve ağzımı koluma sildim. Bu pis hareketimi çocukluğumdan beri istemsiz yapardım. Arkamda kıkırdayan Peter ı sonradan fark etmiştim. Ve yine bildik kızarmış kulaklarım ve düzensiz kalp atışlarım sahnedeydi. Bende ona gülümsedim.
- Yukarı çıkıyorum gelmek ister misin? Dedim konuyu kapatarak.
- Önce bi üzerimi değiştireyim hemen geliyorum. Dedi.
İkimiz birlikte merdivenlerden çıktık. O odaya gitti bende terasa çıkmaya devam ettim.
Geçmişim bi dakika olsun gözümün önünden gitmiyordu. Her nefes alışımda kaburgalarım batıyordu sanki. Babamın ölümü kalbimi sızlatıyordu. Anneme bunca zaman okuduğum lanetler yüzüme çarpılıyordu. Gördüğüm manzara karşısında şok olmuş ve gerçek hayatta dönmüştüm.
Jenny ve Nick ellerindeki kumandaya benzer şeylerle terasta koca bir fanus yapıyorlardı. Yaptıkları şey şeffaftı ama dışardan bakıldığında içerisi gözükmüyordu.
- Vaaay bu şeyi nasıl yapıyorsunuz? Dedim heyecan ve şaşkınlıkla.
Jenny yine sıcacık gülümsedi.
- Canııım bunu Meganın ki icat ettti. Şşştt ama Meg duymasın çok sinirleniyo.
- Hadi yaa kim bu adam? Edmund un aramasını söylediği adam mı? Dedim gülerek
- Ahhh evet işte o. Megan sert bi kızdır. Yani öyle sevgili işleri onu bozar. Ama Fred ona bayağı bayağı aşık ve bunu söylemekten hiç çekinmez. Bu da Meg i daha çok delirtiyo. Dedi gülüyordu. Bi kaç dakika sonra Anna ve Peter yanımıza geldi. Birlikte koltuk ve masaları taşıdık. Daha doğrusu çoğunu Nick ve Pet yarış yaparak ve birbirlerine laf sokarak taşıdı. Bizde Anna nın terasın kenarlarını ağaçlarla kapatmasını izledik.
- Bu fanusun özelliği nedir? Dedim Jenny e
- Bunun sayesinde varlığımızı gizlemiş oluyoruz. Çok fazla özel güçlü insan bir araya gelecek ve yaydığımız enerjiden yerimizin bulunması kolaylaşmış olacak. Önceden toplantılarımız için yarım saatte bir yer değiştirirdik. Ama şimdi Fred sağolsun o yükten kurtulduk.
Bu şaşırtıcıydı. Akşamki misafirleride çok merak ediyordum. Burada işimiz bitince tekrar aşağı indik.
Alice mutfakta kek yapıyordu. Bende yanına hemen kahve yaptım. Kızlarla oturduk hem sohbet ettik hemde kek yedik. Beylerse ormanı son bi kez kolaçan etmek için çıkmışlardı.
Her şey hazırdı. Salona geçtik ve beklemeye başladık.
Media: Peter
.............
Yeni bi hikaye buldum. @GlambertG den Büyülü aşk okumanızı tavsiye ederim. Romantik Komedi. Harika yazıyor.
......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATLAYICI
FantasyLucy nın sıradan hayatı atlayıcı gücüyle değişiyor. Annesini ve bu kötülükleri kimin yaptığını bulmaya çalışıyor. Bu zorlu yolda yeni dostlar ve masum bir aşk kazanıyor. Bakalım Lucy amacına ulaşabilecek mi?