İçeri girdim ve neye uğradığımı şaşırdım.
Kulübem oldukça küçüktü. Tek odalıydı ve kulübemin tamam ahşaptan oluşuyordu. Sadece ahşap bir yatağım ve iki çekmeceli küçük bi komidinim, küçük bi ayna ve Yerde eskimiş bi kilim vardı. Buraya en Son iki yıl önce gelmiştim. Bulgaristanı pek sevmezdim ama yinede ne olur ne olmaz diye burayı yapmıştım.
Karşımda gördüğüm şey beni şok etmişti adeta dilim tuttulmuştu.
Peter mavi bi yaratığı dönüşmüştü. Yatak kırılmış, kilim parçalanmıştı. Peter öylece ayakta duruyordu. Bana kısa bi bakış attı. Gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Sonra aniden ahşap duvarı parçalayarak dışarı çıktı ve koşmaya başladı. Arkasından koştum ama yetişemedim. Ormana girdi ve gözden kayboldu.
Bu yaşananlar beni çok yormuştu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Geri kulübeye dönmüştüm. Artık şu gece korkum kalmamış gibiydi. Derin bi nefes aldım ve kırık yatağa oturdum. Başımı ellerimin arasına aldım ve Ağlamaya başladım. Ciğerim sokulene, boğazım ağrıyana kadar bağırarak ağladım. Yalnızlığımı ilk defa bu kadar içten hissetmistim.
Birden ağzımı biri kapattı ve önümde kel kafalı, keçi sakallı, uzun boylu, iri yarı, suratsız bi adam belirdi, sağ gözünün altında pençe izine benzer bi iz vardı. Yara skar doku oluşturmuş ve feci görünüyordu. Diğer iki adamı sağımda ve solumda duruyordu. Üçüde siyah giyinmişti. İki adamdan biri ellerimi ve ayaklarımı beyaz sıkı bi iplikle bağladı. Diğeri saçlarımdan tuttu ve kafamı geriye doğru çekti. Sonra diğer adam omurgama bi iğne batırdı. Bu acı tarif edilemez bi acıydı. Çığlık attımve Bütün gücümün bedenimden yavaşça çekildiğini hissettim. Odaklanıp atlamaya çalıştım ama olmuyordu. Karşımda duran kel adam iğrenç bir kahkaha attı. Sarı dişleri ortaya çıkmıştı. Ellerini arkasına bağladı ve Bana doğru eğilerek konuşmaya başladı. O iğrenç nefesi yüzüme çarptı.
- fazla çabalama güzelim bu uyuşturucuyu bi file bile yapsan iki günden önce uyanmaz. Ama uyuşturucu etkisini gösterene kadar hala bi on dakkamız var değil mi George.? Küçük Lucy miz kocaman kız olmuşta bizim peşimize düşmüş öyle mi? Eeee karşındayım hadi bakalım ne yapabilirsin?
Bana doğru iyice eğilmişti. Göz göze geldik. Gözlerinden nefret okunuyordu. Son bi kuvvetle gerildim ve burnuna kafa attm. Burnundan kanlar gelmeye başladı burnunu tuttu ve sonra eline baktı. Bana pis pis sırıttı ve yüzüme o koca eliyle tokat attı. Gözümün önü kararmıştı. Bi kaç saniye gözümü açamadım . O iğrenç ses tonu yine kulaklarımdaydı.
- söyle bakalım mary i nereye götürdünüz.?
- sen kimsin bizi nerden tanıyosun? Diyebilmiştim zorlukla. Omurgam hala hissizdi.
Yine kocaman bi kahkaha attı ve iğrenç nefesinin eşliğinde konuşmaya başladı.
- ben David Hunter, secret atlayıcıyım. Mary ve senin annen olacak kadın da fox atlayıcı. Biz normal insanlarla asla ilişkiye girmeyiz bu türümüzü tehdit eder. Ama senin annen ve mary insanlarla iletişime geçti onlara aşık oldu ve onlarla evlendiler. Çocukları oldu. Kimileri senin gibi çift güçlü oldu, kimileri normal oldu ve aileleri onları terk etmek zorunda kaldı. Çünkü bulduğumuz çocukları melezliği önlemek için yok ediyoruz. Bazı gücü olan çocuklarda ortada yok. Onları bir türlü bulamıyorum. Ah tanrım onları bi elime geçirsem etlerini lime lime edicem. Onların arasında sadece atlayıcılar yok tabi bir çok çeşit güç var. Aslında annen seni bizim elimizden kurtarmak için terk etmişti ama nihayet seni bulduk. Mary tuzağını hazırlarken Peter i hedeflemiştik ama bir taşta iki kuş vurduk.
Yine o anlamsız kahkahasından attı. Anlattıkları ile beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Bunca zaman bildiklerim meğer birer yalanmış. Annem aslında beni korumak için gitmiş. Ağlamaya başlamıştım. O ise karşımda sırıtıyordu.
- Eeee son dakikalarını yaşıyorsun bi şey söylemek ister misin?
Demişti o mide bulandırıcı sesiyle. Omzumla gözlerimi silmeye çalıştım ama en küçük hareketimde omurgamdan gelen acı bütün vücuduma yayılıyordu. Bana doğru iyice yaklaştı ve saçlarımı eline dolayıp aniden çekti.
- Seni küçük velet bunca yıl elimizden iyi kaçtın şimdi ölümünü büyük bi zevkle izlicem.
Gözlerimin içine doğrudan bakıyordu . Bu gözler kim bilir kaç ölüm görmüştü.
Ve yine kahkaha, bu sefer adamlarıda gülüyordu. Başıma gri bi silah dayamıştı şişman olan adam. Gözlerimi kapatmış ve ölümümü bekliyordum ağzımdan tek bir ses çıkaramıyordum.
Bu zamana kadar yaşadıklarımı düşünüyordum. Çoğu babamdan yani babam sandığım adamdan dayak yemek ve anneme küfretmekle geçmişti. Sessizce bekliyordum. Kafamdaki silah gittikce basısını arttırmıştı. Ateşlemeden bile kafamda delik açmayı başarmıştı sanırım. Aniden silah hafifledi. Ve bir kurt uluması duymuştum. Uzaktan ama çok güçlüydü. Ve sonrası karanlık.
Yeni bölüm +15 vote den sonraaaa. Okuyup beğeniniz lütfen hayalet okuyucu olmayın please.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATLAYICI
FantastikLucy nın sıradan hayatı atlayıcı gücüyle değişiyor. Annesini ve bu kötülükleri kimin yaptığını bulmaya çalışıyor. Bu zorlu yolda yeni dostlar ve masum bir aşk kazanıyor. Bakalım Lucy amacına ulaşabilecek mi?