Hüzün...

148 13 4
                                    

Media: Edmund

- Benim hikayem dedi Peter derin bir nefes aldıktan sonra.

- Benim hikayem basit başlamıştı annem ve babamla harika sıradan bi hayat yaşıyordum. Babam bi kurt adamdı. Annemde atlayıcı. Bu ikiliyle ne kadar sıradan olabilirse işte. Dedi gülümseyerek.

-Sürekli yer değiştiriyorduk. Bunun nedenini küçükken anlamamıştım. 13 yaşıma geldiğimde öğrenmiştim. Secretlardan kaçıyorduk.

- David yani. Dedim şaşkınlıkla.

- Aslında olay sadece Davidden ibaret değil. Onlar bi tür. Saf ırk. Ve melezliği engellemeye çalışıyorlar. Yani bi kurt sadece başka bi kurtla birlikte olabilir. Yada bi atlayıcı, bi atlayıcı ile. Babamı ben13 yaşındayken gözlerimin önünde defalarca bıçaklayarak öldürdüler. Ölümü benim gözlerin önünde oldu anlıyor musun? Annem beni kaçırmasaydı belki belki bizde...

Durdu, başını öne eğdi. Bir damla göz yaşının yere düştüğünü görmüştüm. Kolunu tuttum. Ve tebessüm ettim. Masaya oturduk. Ona bir bardak su verdim. Bir yudum aldı ve o acı hikayeyi anlatmaya devam etti. Gözlerimin içine bakıyordu. Ona bakarken yanağımdan küçük bi damlanın yavaşça aşağı indiğini fark ettim. Peter baş parmağıyla yanağımı sildi. Ve gülümsedi.

- Küçük hanım böyle yaparsak devamını anlatamam.

Gülümsedim, devam etmesini ister gibi başımı salladım.

- Annem ile kaçtık. Bu üç yıl böyle devam etti. Bir gün yani 16 yaşıma girdiğim gün gücümü fark ettim. O güne kadar hiç gücüm olmadığını zannediyorduk. Ve bu sayede secretlardan kaçabiliyorduk. Ormanda yürüyüşe çıkmıştım. Brezilya da yaşıyorduk. Geceydi. Ve dönüşmüştüm. Ama diğer kurtlardan farklıydım.

Tebessüm etti.

- Maviydim. Yani sen hiç mavi kurt gördün mü Tanrı aşkına? O gece eve gidemedim sabah eve geldiğimde annem yoktu. Yerde kan izleri ve şırıngalar vardı. O günden beri kendimi affedemiyorum. Yani onu o gece yalnız bırakmasaydım belkide bunlar olmayacaktı.

Kafasını masanın üstüne koydu ve elleriyle kapattı. O anı tekfar yaşıyor gibiydi. Elini iki elimin arasına aldım. Başını kaldırıp bana baktı. Gözleri yaşlıydı. Zorlukla konuşabilmiştim.

- Bu senin suçun değil. O adamları bulacağız ve İntikamımızı alacağız buna emin olabilirsin.

Gözlerini gözlerime kilitlemişti.

- Ben seninde öldüğünü sandım ve ve çok korktum Lucy. Yine korkaklık edip kaçmıştım. Kimsenin beni öyle görmesini istemiyorum. Ve benim korkaklığım yüzden bi kişi daha öldü sandım. Beni affet.

- Peter. Dedim kısık sesle. Elleri hala ellerimdeydi. Bunu bilemezdik. Artık hep birlikte savaşacağız.

O sırada Jennifer yanımıza geldi.

- Hey burda ne oluyo bakalım. Şaşırmıştı. Önce bana baktı.

Hadi içeri geçelim. Edmund un anlatacakları varmış. Noldu Peter? Peçete ister misin?

Jenny ikimize birden şaşkın şaşkın bakıyordu. Peter hayır anlamında başını salladı.

- Ben yukarı çıkıp bi yüzümü yıkayım siz içeri geçin. Dedi gülümserken. Güçlü görünmeye çalışıyordu.

Hızlı adımlarla yukarı çıktı. Jenny koluma girdi ve beni içeri sürükledi. Aklım hala Peter daydı. Bunca yıl bu vicdan azabıyla ve kalp ağrısıyla nasıl yaşamıştı? Ben kendi hayatıma kötü derken onun yaşadıkları kalbimi parçalıyordu.

ATLAYICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin