Yere yığılmıştı ve göğsünden akan kan yerdeki parkeyi ıslatıyordu. Bu o adamdı. David in yanındaki adamlardan biriydi. Evet bu o, iki adım daha yaklaşmıştım. Gözleri hala açıktı. Yanına eğidim ve yakasını topladım.
- Söyle! David Hunter nerde? Söyle dedim söyle!
Zorlukla konuşuyordu. Peter elini omzuma koydu. Biraz önce ateş ettiği silah diğer elindeydi. Adam kesik nefesle konuştu.
- O, o şuan Kanada da. Ve annende orda. dedi. Kelimeleri zorlukla çıkarıyordu. Son söylediği kafama mermi gibi çakıldı. " annen de orda". Zorlukla bir nefes daha aldı ve gözlerini kapattı. Elimde sıkı sıkıya tuttuğum yakasını hışımla bıraktım. Peter kollarımdan tutup kaldırdı.
- Hemen atlayalım bu adam tek gelmiş olamaz. Alacaklarımızı aldık. Bodruma inmemize gerek kalmadı. Dedi Edmund ve elini kulağına götürdü
- Geri dönüyoruz. Dedi. Victoria ve John un kollarından tutup atladı. Bende Peterın gözlerine baktım.
- Annemi bulacağım dedim.
- Bende senin yanında olacağım. Dedi.
Yine elinden tuttum ve arabanın yanına atladım.
Victoria olup biteni tüm ayrıntısıyla diğerlerine anlatıyordu. Benim aklımsa annemdeydi. Acaba şimdi ne yapıyordu? O David eğer anneme bir şey yaptıysa... Dişlerimi ve yumruğumu sıkıyordum. Peter ellerini başının arasına almış ve öne doğru eğilmişti. Yol boyunca ikimizde tek kelime etmedik. Sonunda eve gelmiştik. Arabadan teker teker indik. Birden Jennifer çığlık atarak koşmaya başladı.
- Edmund kızlar!
Bizde arkasından koştuk.
Kapının önünde kan izleri vardı. Ve kırılmıştı. Direkt içeri daldık. Merdivenin altındaki kitaplık kırılmış, bütün kitaplar yırtılmıştı. Ev resmen talan edilmişti. Anna üst katlara bakıyordu. Bize sesledi.
- Buraya gelin!
Koşarak en üst kata depoya gittik. Anna Alice i kollarının arasına almış başını tutuyordu. Alice ağlıyordu.
- Tatlım bana neler olduğunu anlat. Megan nerde?
Alice hiçbir şey demiyor sadece hıçkırarak ağlıyordu. Teo yanlarında diz çöktü. Alice i kucağına aldı.
- Hayatım olanları anlatman gerek. Daha kötü şeyler olabilir dedi.
Alice hıçkırıklar arasında konuşmaya çalışıyordu.
- Sssecretlar.... Oonlar.... Onlar... Meganı öldürdü. Ssilah sesi duydum. Megan... Megan.. Beni buraya gizledi.
Tekrar ağlıyordu. Jennifer olduğu yere düştü ve dizlerine vurarak ağlamaya başladı. Yanına oturdum. Ona sarıldım. Bunca zaman bana sarıldığı gibi. Gözlerimden akan yaşlar omzuna damlıyordu. Fred merdivene oturmuş ve donmuş bi vaziyette yere bakıyordu. Edmund a baktım. Gözlerini sildi ve aşağı koştu.
- O adamı bulacağım.
Jenny ayağa kalktı.
- Bende geliyorum. Dedi. Gözlerini sildi ve saçlarını geriye doğru attı. Nick onu öptü ve elinden tutup koşarak aşağı indiler. Bizde onların peşinden koştuk.
- Lucy! Kanadaya atlıyoruz. Önce Nick ve Jenny i götür. Bende Victoria ve John u alıyorum. Sonra gelip Peter ve Fred ı al. Anna ve Teo evde dursunlar. Hadi çabuk!
Elim ayağıma dolaşmıştı. Nick ve Jenny in kollarından tuttum. Peter a başımı salladım ve atladım. Kanada daydık. Onları Edmunların yanına bıraktım. Tekrar eve atladım. Peter ve donuk haldeki Fredi alıp atladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATLAYICI
FantasyLucy nın sıradan hayatı atlayıcı gücüyle değişiyor. Annesini ve bu kötülükleri kimin yaptığını bulmaya çalışıyor. Bu zorlu yolda yeni dostlar ve masum bir aşk kazanıyor. Bakalım Lucy amacına ulaşabilecek mi?