what doesn't kill me makes me kill you

979 54 220
                                    

Hailey, kaşlarını çatarak bana bakmayı sürdürdü. "Ses kaydını geri mi istiyorsun?"

Hızla kafamı salladım, zaten ona minnet etmek fazlasıyla kötü hissettiriyordu bir de uzatmasına katlanamazdım. 

"Eğer ben sana bunu verirsem," Dedi elindeki cihazı görebileceğim şekilde havaya kaldırırken. "O küçük kız için adaleti kim sağlayacak?"

Ona muhtaç olmasam gözlerimi devirmiş olurdum, ancak o an için bu uygun değildi.

"Bilmiyorum Hailey, benim sorunum değil."

"Senin sorunun değil mi?" Diye sordu hayretle. "Nasıl bir insansın sen?" 

Konuşmanın bir anlamı olmadığını anlayarak ayaklandım. O ses kaydını bana geri vermeyecekti, neden versindi ki? Richard'a bir kez ihanet etmiştim zaten geri almış olmam bir şeyi değiştirmezdi. 

Odadan çıkmak için araladığım kapıyı yavaşça kendime çektim. 

"Bu kadar çok mu istiyorsun?" Hailey'in sesine karşın parmaklarımın arasındaki kapı kolunu sanki bunu beklercesine bıraktım ve ona döndüm. "Ben de seni istiyorum, Olivia. Hem de çok." 

Şaşkınlıkla aralanan dudaklarımı birbirine bastırarak ona bakmayı sürdürdüm. Biraz önce bana ahlak dersi veriyorken nasıl da kendi çıkarları için ödün verebildiğine şaşırmıştım.

"Benim zaten bir kız arkadaşım var, Hailey." 

Hailey gülümsemeye çalıştı ancak bu zoraki bir gülümsemeydi, bir o kadar da acıklıydı. "Biliyorum." Dedi sakince.

Yutkundum. Kapana kısılmıştım. Benden onunla yatmamı istiyordu. Richard'ın ses kaydına karşılık bedenimi vermeliydim. Richard buna değer miydi?

Dört yıldır birlikte olduğum kadına, Ashley'e ihanet edemezdim, o bana asla etmezdi. 

Richard'a ihanet etmem Ashley'e olacak olan ihanetten çok farklıydı. Ahley masumdu, Richard ise şeytanın ta kendisiydi.

Suçlu olması ihaneti hak ettiğini mi gösteriyordu? Hem de benden gelen bir ihaneti. Görevim onu savunmaktı, bunun için para alıyordum. Buna rağmen onu sattım, ona karşı olanlarla iş birliği yaptım. Bu beni de suçlu yapardı. 

Yutkunarak karşımdaki kadına baktım. Kötü biri değildi, bunu biliyordum ancak beni zorunda bıraktığı şey çok adiceydi. Geçen sene bana olan ilgisine karşın ondan uzaklaşmış olmamı unutmamış zamanı geldiğinde de beni kapana kıstırmıştı. 

Derin bir nefes alarak arkamı döndüm ve kapıya yöneldim. Omzumun üzerinden ona baktığımda gözlerindeki hayal kırıklığı ile beni izlediğini fark ettim. Gideceğimi düşünmüştü. 

Beklediğinin aksine, kapıyı kilitlemek için parmaklarımı hareketlendirdim. Richard için Ashley'e ihanet edecektim. Bu, işimi düzgün yapamamamın karşılığıydı ve bundan sorumlu olmamasına rağmen benim haricimde Ashley de bedelini ödeyecekti. 

Adımlarımı Hailey'e yönelttiğim sırada yüzündeki şaşkınlık kendimi garip hissetmeme sebep olmuştu. O bile benden böyle bir iğrençliği beklemiyor gibiydi. 

Ellerimden birini yanağına götürdüm. Parmaklarım pürüzsüz teninde gezinirken gözlerini kapatarak yanağını elime yasladı. "Bu anı o kadar çok bekledim ki." 

Fısıltısı üzerine yutkunarak dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Hiç beklemeden iştahla karşılık vermişti. Dudaklarında daha fazla oyalanmadan boynuna öpücükler bırakarak ilerledim.

Kalçasını yaslamakta olduğu masadan destek aldığımda kendini bana bastırmış, kokusunun burnuma dolmasını sağlamıştı. Şekerli parfümü bana Ashley'i hatırlattı. Belki onu hayal edersem daha kolay olur diye düşündüm.

Bana yasladığı bedenini yavaşça masasının üzerine bırakarak bacaklarını araladı. Bir an tereddüt etsem de başlamıştım artık, geri dönüşü yoktu. 

Hailey ile geçirdiğim dakikaların ardından derin nefesler ile doğruldum. Bana saatler geçmiş gibi gelse de duvarda asılı olan saate baktığımda yanıldığımı anladım. 

"Teşekkür ederim Olivia," Dedi Hailey karnına kadar sıyrılan elbisesini düzeltirken. "Anlaşma anlaşmadır." 

Çekmecesini açarak içerisinden çıkardığı ses kayıt cihazını bana uzattı. Hızla elinden aldım, buraya kadardı. Gidecektim ve bu hatayı bir daha asla tekrarlamayacaktım. 

Adımlarımı kapıya yönelttiğimde arkamdan seslense de durmadım. Kendimi dışarı atmıştım. Koridorda ilerlerken kalbimin üzerinde hissettiğim ağırlık çok fazlaydı. Vicdanım şimdi mi kendini gösteriyordu? Richard'ın kurbanlarına karşı neden yoktu da şimdi vardı? Vicdansız biri daima vicdansızsındır, bu duruma göre değişebilen bir şey olmamalıydı. 

"Bayan Suarez." Arkamı dönerek bana yaklaşmakta olan görevliye baktım. Klinlik bölümünden çıkmış, hapishane koridorlarında ilerliyordum. "Bay Ramirez sizinle görüşmek istiyor." 

Dalgınlıkla kafamı sallarken adımlarımı tek hücreli koğuşlara doğru yönelttim. Bu hapishane beni boğuyordu. Önümdeki görevlinin geçmem için açtığı bilmem kaçıncı demir kapının ardından onu gördüm. 

Yatağında oturmuş, beni bekliyordu. Kendi hücresinde olmasına rağmen elleri kelepçeliydi. Beni gördüğünde ise yüzünde herhangi bir şey değişmeden içeri girmemi bekledi. Her zamanki alaycı halinden eser yoktu, ciddi görünüyordu. 

Kaşlarımı çatarak anlamaya çalıştım. Görevli giderken kapıyı açık bırakmıştı. Gözleri benden sonra kapıyı bulduğunda o söylemeden kapıyı kapatmıştım. Onu kızdırmamak için elimden geleni yapıyordum. 

"Merhaba Richard." Dedim yavaşça." Benimle konuşmak istemişsin." 

Kafasını sallayarak beni incelemeye devam etti. Bana bir yabancıya bakarmış gibi bakıyordu, ya da bir kurbanına bakarmış gibi. 

"Hayatım boyunca insanlar bana ihanet etti," Dedi ayağa kalkarken. Tam önümde durduğu sırada nefeslerim hızlanmış, kalbim göğüs kafesimden kurtulmak istercesine çarpıyordu. "Ama senin ihanetin, Olivia. İşte bu beni kırdı." 

Gözlerimi kırpıştırırken aklıma bir bahane gelmesi için Tanrı'ya yalvardım. Hiçbir şey, aklıma hiçbir şey gelmiyordu. 

"İçimde kalan son güven duygusunu sende kullandım." Gözlerindeki soğuk ifadeden mi yoksa sesinin tınısından mıdır bilmem, tüylerim ürpermişti. 

"Richard." Diyebildim sadece. Bu kendimi savunmam için yetersizdi.

"Beni öldürmeyen şey, bana seni öldürtür." 

Boynumda hissettiğim buz gibi demirle gözlerim ardına kadar açılsa da sesimi çıkarmama fırsat tanımadan elini dudaklarıma bastırdı. "Bana ihanet ettin."

Beni kelepçelerini bastırarak boğmaya başlarken gözlerimden akan yaşlarla yalvarırcasına ona bakıyordum. O ise benim nefes alamamamdan aldığı zevk ile gözlerini kapattı. 

Gözlerime dolan yaşlar görüş alanımı kısıtlasa da hala onunla göz teması kurmayı, kendimi acındırmayı düşünüyordum. Ne kadar aptaldım, kime acımıştı ki bana acısındı?

Satan Himself ⛓ Richard RamírezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin