final ep, part02 (alt)

1.3K 121 113
                                    

Yorgunlardı ama yüzlerindeki gülümseme onların yorgunluğunu saklar gibiydi. Derin bir nefes aldı Hyunjin. Göğsüne yaslandığı ruh eşine alttan bir bakış atıp çenesine öpücük kondurdu ve inlemesine engel olamayıp yavaşça ayaklandı.

"Nereye?" diye sordu Jisung. Hyunjin'in tüm yorgunluğuna rağmen ayaklanmasının sebebini biliyordu aslında. Yine de bu sona yaklaşmak istemediğinden olsa gerek, bilmiyormuş gibi yapmayı tercih etmişti.

Zaman, gelmişti.

"Artık zamanının geldiğini biliyorsun." dedi Hyunjin küçük gülümsemesiyle kapıdan Jisung'a doğru. Bu sefer Jisung iç çekti.

Hyunjin'in peşine doğru o da ayaklandı. Yöneldiği koridorlardan çatıya doğru gittiğini anlayabiliyordu. İkisi de çıplaktı, koridorlar hafif loştu, vakit akşamüstüydü ve evdeki ışıklar da yanmıyordu, pencerelerden süzülen kızılımsı güneş ışıkları ikisinin aşklarına renk katacak kadar yeterliydi.

Jisung Hyunjin'e yetişip kollarını beline doladığında Hyunjin'in dolgun ve kızarmış dudakları arasından mahzun bir kıkırtı yükselmişti. "Hey," demişti uzamış saçlarını kulağının arkasına koyup. "Biricik sevgilim Jisung, biliyorsun değil mi bunun bizim için bir son olmadığını?"

"İstemiyorum." diye mırıldandı Jisung kafasını Hyunjin'in omzuna gömüp sağa sola sallarken. "Bence böyle olmasına gerek yok, gerçekten. Farklı bir şekilde devam edebiliriz?"

"Edemeyiz." diye fısıldadı Hyunjin. "Edemeyiz, Jisung. Ne ben senin aşık olduğum bakışların olmadan, ne de bu laneti sonlandırmadan devam edemeyiz."

Jisung, sanki tüm dünyanın yükü omuzlarındaymışçasına derin bir nefes çekti ciğerlerine, ciğerlerine omzuna yaslandığı Hyunjin'in dolunca içinde çiçekler açmış gibi hissetti, yüzünde hüzünlü bir tebessüm belirdi. "Seni çok seviyorum." diye fısıldadı uzun bedenin kulağına doğru.

"Bakışlarımdan bile sakınacak kadar."

Duydukları üzerine Hyunjin de gülümsedi, onun üzerinde Jisung'ta olduğu kadar hüzün yoktu, birkaç kırıntı serpiştirilmiş gibiydi sadece ruhuna.

Onun için önemli değildi, bu dünyada Jisung'la mutlu olamıyorlarsa istedikleri gibi, onlar da kendi dünyalarını yaratırlardı.

Sevgilisinin bedenini kolları arasından sıyırdı ve ellerini kenetleyip önden adımlamaya başladı Hyunjin. "Üşüyor musun?" diye mırıldandı.

Hayatlarının bir sonraki adımı sonsuzluk olsa dahi, sevgilisini düşünmeden edemiyordu Hyunjin.

"Hayır." dedi Jisung, sesi titremişti ve gözleri boncuk boncuk olmuştu.

Hyunjin kenetlediği elini dudaklarına götürdü ve uzun uzun soluyarak öpücüklerini kondurdu.

O sırada çatının merdivenlerine varmışlardı, şehirden bir hayli uzak olduğu için çıplak çıkmaları ikisi için de sorun değildi, onları kimse göremezdi. Pişmanlıkla ikisinin aziz aşkını izleyen şeytan ve tanrı dışında.

"Bakışların için," diye fısıldadı Hyunjin, sesini yükseltirse ortam bozulur diye düşünmüştü. "Bir sürü şiirler yazdım. Hiç görmememe rağmen bakışlarına dünyayı ve aşkımızı sığdırmaya çalışıp çizimlerini yaptım. Sonunda huzurla gözlerine bakabileceğim için benden mutlusu yok şu anda."

Fısıldamasına rağmen sesindeki yaşam sevinci Jisung'un karnındaki kelebekleri kaldırmıştı, Hyunjin birazdan istediği şeye kavuşacaktı ve bunu asla bir ayrılık olarak görmüyordu.

Belki de Jisung'un gözlerini buğulaştıran Hyunjin'in ona duyduğu sonsuz aşktı.

Çatıya çıktıklarında güneşin son ışıkları çıplak bedenlerine yansıyor ve yunan tanrılarını aratmayan bir görsel şölen sunuyorlardı dünyaya.

devil eyes, hyunsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin