devil eyes, ep16

1.2K 151 31
                                    


Kampüs bahçesinde salına salına yürürken tek düşündüğü Jisung'tu. Ne ara onun için bu kadar delirir olmuştum, diye geçirdi içinden.

Onu ağlatıyordu, aklına geldikçe kayışlarının kopmasına neden oluyordu ve daima depresif bir ruh haline bürünüyordu ancak ardından aklına düşen Jisung'un ince, uzun kirpikleri, ısırılası yanakları ve tapılası gözlerinin görüntüleri onu gülümsetiyor ve tüm dengesini şaşırtıyordu.

Jisung harika biriydi, hayaliyle bile bir tuhaf hissettiği ve daha fazlasını hissetmek isteyeceği biriydi. Aralarındaki ilişki de en az Hyunjin'in hissettikleri kadar farklıydı. Hem iki yabancı hem de bir aile gibiydiler. Jisung, Hyunjin'in evi gibiydi ama sanki Hyunjin adresinden emin değildi. Arzuladığı ama elde edemediğiydi.

O akşam ona gözlerine bakmak istemeseni ağlayarak söylemesinin ardından Jisung başını dizlerinden kaldırmıştı ve Hyunjin'in yanaklarını avuçlayıp birer birer düşen gözyaşlarını silmişti, yine de bakmamıştı gözlerine.

Hyunjin nasıl tepki vermesi gerektiğini de kestiremiyordu çünkü ölümden çok korkuyordu ama onu Jisung'un gözlerinin öldüreceğini bilmek içten içe hoş da hissettiriyordu. Cennetsi bir ölüm yolu.

Şu sıralar yalnız kalmaya korkuyordu, Jisung'un anlattığı şeytan ve tanrı saçmalıklarından sonra her an karşısına olağanüstü bir yaratık çıkabilir gibi hissediyordu. Aslına bakarsanız, kampüste boş boş adımlamak bile tedirgin ediyordu Hyunjin'i ancak Felix, Seungmin'in yanına gitmek istediğini söyleyince ona kendisiyle birlikte gelmesi için ısrar edememişti.

Az da olsa Jisung'un nerede olduğunu tahmin edebiliyordu ancak yanına gitmeye cesareti yoktu, çünkü Jisung, Hyunjin'in yanaklarındaki gözyaşlarını sildikten sonra tek kelime etmeden ayaklanmış ve evi terk etmişti. Hyunjin o gece diğerlerinin yanında bile oturamamış ve hepsi gidene kadar Felix'in odasına kendini kilitleyip hıçkıra hıçkıra ağlamıştı.

Hyunjin onu anlayamıyordu, tıpkı kendini anlayamaması gibi. Duyguları birbirine karışmış ve çözülmek için sadece bir çift gözü mırıldanıyorlardı, Hyunjin'i deli eden buydu. Tüm vücudu hastaydı Jisung'un bakışları için.

"Gıcık," diye mırıldandı yerdeki sıradan bir taşa tekme atarken. "Sevmiyorum seni."

"Kimi sevmiyorsun?"

Hyunjin şiirler yazabileceği kadar kutsal olduğunu düşündüğü sesi duyunca irkilmiş ve karşısındaki meraklı bakışlarla yakasını inceleyen çocuğa bakmıştı. Hiçbir şey demedi, Jisung'un sorusu havada asılı kaldı.

Derin bir nefes alıp verdi Jisung. "Bana kırgın mısın?"

Hyunjin Jisung'un nereden çıktığını anlayabilmek için kıstığı gözleriyle etrafına baktı, dalgınlığından fark edememişti ancak adımlaya adımlaya genellikle Jisung'un istila ettiği eskimiş banka kadar gelmişti.

Jisung'un henüz kalktığı banka oturdu Hyunjin, şimdiden ruhuna bir ağırlık çökmüştü. "Normal değil mi?" diye sordu Hyunjin, ses tonu alaycı olmasına rağmen oldukça yorgundu. "Beni ağlarken bıraktın," bankta arkasına yaslandı ve zaman zaman maviyi gösteren gökyüzüne baktı. "bana..." diyeceği şey boğazında bir yumru kalmış gibi hissetmesine neden olunca devamını getirememişti.

Jisung da yavaş hareketlerle yanına oturdu, kaşlarını kaldırıp baktı karşısındaki halsiz görünen çocuğa. "Sana?" dedi cümlesine devam etmesini isteyerek.

"O an bana sarılmana ihtiyacım vardı."

Aralarında ikisini de rahatsız eden bir sessizlik oluştu, sanki onların hüznünü hissetmiş gibi gökyüzü de ara ara gösterdiği mavilikleri tamamen saklamış ve moralleri bozuk gençlerin hatrına havayı bozmuştu.

"Bir çözümü yok mu?" diye umutsuzlukla sordu Hyunjin. Bir an için Jisung'un boşluğuna gelmiş ve "Neyin?" diye sormuştu ancak soru ağzından çıkar çıkmaz anlamıştı neyi kastettiğini.

"Benim bakışlarımı tanrı lanetledi Hyunjin, tanrıdan başkası bozamaz."

"Hiç mi yok?" diye mırıldandı Hyunjin titrek sesiyle, boğazından minik bir hıçkırık kopmuştu. "Ben senin için tanrıya dua edebilirim." dedi omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başlamadan hemen önce.

"Hyunjin," diye fısıldadı Jisung, sesinin Hyunjin üzerindeki etkisini iyi kullanıyordu. "Şu anda da bana sarılmaya ihtiyacın var mı?"

Cevap olarak Hyunjin hemen yanındaki lanetli çocuğun kollarının arasına girmişti, başını Jisung'un boynuna gömmüş ve sıcak gözyaşlarıyla Jisung'un ürpermesine izin vermişti. İçine çektiği kokuyla kendini telkin etmeye çalışmış ve ruhunda birikmiş keskin acıyı bencilce de olsa Jisung'un hissetmesini istemişti.

Jisung kollarını onun ince beline sarmış ve kollarının arasında ağlamasına izin vermişti, burnunu kolları arasındaki bedenin yumuşak saçları arasına gömmüş ve onu içinde hissetmek ister gibi koklamıştı, istemsizce onun da gözleri dolmuştu, Hyunjin'in canını yakanın kendisi olduğunu bilmek ona çok kötü hissettiriyordu. Başını hafifçe eğerek dudaklarını Hyunjin'in çene çizgisine denk getirmiş ve hemen sonrasına da yumuşak dudaklarını Hyunjin'in kulağının hemen altına yavaşça bastırmıştı. Hafif öpücüklerini yavaş yavaş boynuna doğru devam ettirmişti, her öpücük bir özür mahiyetindeydi.

Hyunjin kendini mayıştıran minik öpücüklerle giderek sakinleşmiş ve bir zaman sonra sadece iç çekmeleri duyulur olmuştu.

Jisung dudaklarını sakinleşen bedenin boynundan çekip onun belinde sıkıca yer edinmiş ellerinden birini gevşetmiş ve sırtına çıkarmıştı, yavaş yavaş sırtında aşağı yukarı rastgele çizgiler çiziyordu ve bu Hyunjin'i tamamen yumuşatmıştı.

Hyunjin yavaşça kafasını yaslandığı boyundan kaldırmış ve kızarmış gözleri ve burnuyla hemen dibindeki yüze bakmıştı. Ağladığı için tıkanmış burnuyla "Daha iyiyim." diye mırıldandı.

Jisung ona melekleri kıskandıracak bir gülümseme bahşetmiş ve hemen ardından ağladığı için bir bebeği andıran çocuğun saçlarını karıştırmıştı. "Haftasonu," demişti, sesini olabildiğince pozitif tutmaya çalışıyordu. "Evime gelmek ister misin Hyunjin-ah?"

Hyunjin birden aldığı teklife oldukça şaşırmıştı, içinden bir ses gitmemek için hiçbir sebebi olmadığını fısıldarken beyni ona bunu kesmesini, Jisung'un onu sadece daha da çok yıprattığını hatırlatıyordu.

Jisung kollarından ayrılan bedenin kızarmış gözlerine anlık dalgınlıkla bakmış ama anında kaçırmıştı bakışlarını, Hyunjin onun inatla gözlerine bakmamasına kaşlarını çatarken sırf Jisung'un bu yaptığı son hareket yüzünden kararını vermişti. Tek istediği verdiği karardan sonra pişman olmamaktı.

"Bana adresini ver, geleceğim."

iyi geceler,, tatlı rüyalar  ♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

iyi geceler,, tatlı rüyalar  ♡

devil eyes, hyunsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin