devil eyes, ep04

1.9K 229 55
                                    


Hyunjin ve Felix, okulun çıkışına doğru yürürlerken aynı zamanda bir şeyler laflıyorlardı. Hatta ikisi de büyük ölçüde neşeli sayılırdı. Çünkü Felix, Seungmin adına bir şeyler yapmaya karar vermişti ve bu konu hakkında pozitif yöndeki planlarını, ilk adımı atmaya karar vermekteki asıl rolü oynayan kesin olarak kararlaştırdığı duygularını anlatıyordu Hyunjin'e. Hyunjin de aynı heyecanla onu dinliyor ve kendi fikirlerini verip biricik arkadaşını destekliyordu.

"Seungmin hakkında hayaller kurarken yanlışlıkla dün okul bahçesinde fazla oyalandım. Yanlışlıkla seni unuttum," utangaç bir şekilde kıkırdadı ve kıstığı şirin gözleriyle ona aynı ifadeyle bakan Hyunjin'e baktı. "Eve beraber gideceğimizi bilmeme rağmen gelemedim, özür dilerim."

"Saçmalama Felix," dedi yüzündeki samimi gülümsemesiyle göz deviren Hyunjin. "Tabii ki hoşlandığın çocuk hakkında zibilyon tane hayal kurarken en yakın arkadaşını ektiğin için sana kırgın değilim."

Böyle deyince sanki trip atıyormuş gibi göründüğünü fark edince Hyunjin de kıkırdadı ve Felix'in tepkisine baktı.

"Peki sen ne yaptın?" diye sordu Felix.

"Ben mi? Kütüphaneye gittim... Biraz dolaştım boş boş, öyle işte."

"Kütüphaneye gittin ve... boş boş dolandın, hmm. Bence biraz detay atladın."

"Çok da sayılmaz," dedi Hyunjin gergince gülümsemeyerek. "Sadece biraz, ımm..."

Felix okulun bahçesinden çıkmadan hemen önce adımlarını durdurdu ve ondan bir iki santim uzun olan arkadaşına sorgulayan bakışlarını gönderdi. Kıstığı gözleriyle ve muazzam bir açıda eğdiği başıyla harika görünüyordu Felix. Eh, eğilen başıyla beraber aynı açıda eğilen uzun demir küpeleri de cabası.

"Biraz garip davranıyorsun Hwang Hyunjin, hemen bana doğruları anlatıyorsun."

"Tamam," dedi Hyunjin kelimeyi olabildiğince uzatarak. Neyi anlatacaktı ki arkadaşına, en yakın arkadaşının aşkının geçici olma ihtimali olduğunu düşündüğünü çünkü Seungmin ile doğru düzgün bir bakışma bile yaşamadığını... Bunlara artı olarak dün hayatının aşkıyla güzel bir bakışma yaşadığını ve kendinden emin olduğunu mu?

"Ah, şey," diye bir nevi kekeledi Hyunjin ve yürümeye devam etti. Yanında onunla beraber yürüyen arkadaşına yandan bir bakış attı. "Ben aşık oldum."

Felix duyduklarıyla kafasını aniden Hyunjin'e çevirirken Hyunjin adımlarını ondan kaçarcasına hızlandırmış ve neredeyse koşar hale gelmişti. Felix de ona yetişmek için koşmaya başladı ve uzun olanın arkasından "Hey!" diye bağırdı.

Biraz sonra Hyunjin gördüğü kişiyle birden durunca Felix de yanlışlıkla sırtına çarpmıştı. Felix yeniden "Hey," deyip yeni bir cümle kuracakken Hyunjin onun sözünü eliyle durdurarak kesti ve nefes nefeseyken hızlı hızlı konuşmaya çalıştı. "Bugün de ben seni ekiyorum, hoşçakal Felix!"

Arkadaşını bırakıp hemen yan taraftaki kumluk alandaki çocuk parkına giriş yaptı, bakışlarına aşık olduğu çocuğun tekli kaydırağın ucunda oturup kitap okuduğunu görmüştü çünkü. Titreyen adımlarını dengelemeye çalışırken Felix'i çoktan unutmuştu.

Felix de ona arkasından el sallamış ve "İyi şanslar!" diye fısıldayarak bağırmıştı.

Evet, derin bir sese sahip olan Lee Felix'in biricik arkadaşı için yapmayacağı şey yoktu. Fısıldayarak bile bağırmıştı hemen şimdi.

"Sanırım gece gündüz sayıkladığın tatlı çocuk bu, değil mi? Göz de göz diye tutturduğun? Aptal çocuk."

Felix birinin ona cevap vermeyeceğini bilmesine rağmen kendini mırıldanmaktan alıkoyamamış ve kafasını iki yana sallayarak elleri cebinde evinin yolunu tutmuştu. Dün istemeden de olsa arkadaşını ekmişti ve bugün de o ekilmişti, yalnız yürüyordu kaldırımda. İlahi adalet, diye düşündü.

Felix gözden kaybolurken Hyunjin de gayet rahat bir tavır takınmaya çalışarak salıncağın tepesine kuruldu ve çıkarttığı gıcırtıyla da yanlışlıkla kitap okuyanı korkuttu.

Kısa bir anlığına soğuk bir ifadeyle Hyunjin'in yüzüne baktı ve gözlerinden özellikle kaçınarak kitabını okumaya devam etti.

Hyunjin'in yüzündeki gülümseme hayal kırıklığıyla kaybolurken hala da yanakları tatlı çocuğun bakışlarına olan hayranlığını sorguluyordu. Utanmasa çocuğa direkt "Bakışlarına olan hoşlantım normal değil, nedenini söyler misin?" diyecekti.

Ama merak ettiği daha farklı bir şey vardı. "Selam," diye mırıldandı ağzında geveleyerek. Artık o da tatlı çocuğun direkt yüzüne bakmıyordu. "Neden gözlerime bakmıyorsun?"

Kitap okuyan kulağa saçma gelebilecek bir tanışma cümlesi olduğunu düşünüp şaşkınlıkla aniden başını kaldırdı ve "Ne..?" dedi.

Hyunjin ise onun ağzından çıkan ilk kelimeyi çoktan beyninin en parlak kısmına not etmişti. Ne, diye düşündü. Biçimli dudaklarını benim için oynattığı ilk kelime.

"Seninle şu ana kadar en fazla 3 saniye bakıştık."

"Neden benimle senli benli konuşuyorsunuz?"

Hyunjin'in hevesi giderek kursağında kalıyordu ama pes etmeye pek niyeti yoktu. O bakışlar için her şeyi yapardı.

"Ben Hyunjin." dedi birden. Onunla senli benli konuşmak istiyorsa önce tanışmalı ve samimi olmalılardı, değil mi?

"Ben de Jisung." dedi diğeri hala karşısındakinin gözlerine bakmaktan kaçınırken.

"Tanıştığıma memnun oldum Jisung."

"Ben de."

Her ne kadar bu çok resmi bir konuşma olsa da Hyunjin'e göre ortaya atılan bütün kelimeler cennet şelalesinden saçılan çiy damlalarından farksızdı.

Jisung'a haddi olmayacak bir şekilde tutulmuştu. Henüz çok yeni bu hisler için yanıp tutuşuyordu. Sanki şu an birbirlerine iki yabancı olarak yaklaşmaları tuhafmış gibi davranıyordu. Hemen şu an birbirlerine sarılmaları, bir saniye bile birbirlerinden uzakta durmamaları gerekiyormuş gibi hissediyordu.

Hyunjin, bu tatlı çocuktan çok kısa bir süre içinde hoşlanmaya başlamıştı.

O sırada başını hafifçe eğerek en azından küçük bir bakış yakalamaya çalıştı Jisung'tan.

Hyunjin, Jisung'a aşık sayılmazdı.

Hyunjin Jisung'tan hoşlanıyordu ama imkansız gözlerine çoktan aşık olmuştu.

♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



devil eyes, hyunsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin