BÖLÜM 38 / FİNAL

300 33 20
                                    

3 Yıl Sonra...

"Anneciğim, babacığım sizi çok özledim. Ahsen'i görmenizi çok isterdim. Sizi bırakıp gideceğim için çok özür dilerim, çok çok çok özür dilerim. Ama gitmem gerek, İzmir'e sizin tanıştığınız yere taşınıyoruz. Deniz, abim ve Atakan işleri çok büyüttü. Şirket harika ilerliyor, İzmir'deki şirket daha da büyük olduğu için oraya taşınıyoruz. Beni affedin olur mu? Sizi bırakmak istemiyorum ama gitmemiz lazım. İkinizi de çok seviyorum." İkisinin de mezar taşlarını öpüp burnumu çekerek ayağa kalktım.

"Anniş!" Duyduğum sesle ellerim anında gözlerime gitti. Gözyaşlarımı silip gülümseyerek arkamı döndüm.

"Anneciğim, hoşgeldin." Kollarını açarak kucağıma atladığında sarılıp boynuna bir öpücük kondurdum.

"Yağız'la baban nerede? Birde Ecrin ablan?" Elleriyle ıslak saçlarını düzeltirken kaşlarını çattı.

"Lüffen bana Yağız deme anniş, beni çok şinir ediyo!" Gülerek burnunu sıktım.

"Yağız'la iyi anlaş, çünkü artık bizimle kalmaya başlayacak." Ahsen gözlerini bana çevirip kilitlendiğinde ellerimle yanağını sıktım.

"Yapma şunu, korkuyorum."

"Anniş sen ne diyorsun!?" Diye çığlık attığında ellerimle ağzını kapattım.

"Bebeğim bağırma, uyuyan teyzeler amcalar rahatsız olur." Ahsen ağlamaya başladığında mezarlığın yolundan buraya doğru gelen Deniz'i gördüm.

"Deniz, kızını alır mısın sevgilim?" Deniz, Yağız ve Ecrin'in elini bırakıp koşarak yanıma geldi.

"Gel prensesim." Bana 'ne oldu' der gibi göz kırptığında omuzlarımı silkip Yağız'ı kucağıma aldım.

"Halacığım, hoşgeldin." Yağız yanaklarıma bir öpücük kondurup kollarını boynuma sardı.

"Hala, kızın beni çok sinir ediyor." Kaşlarım şaşkınlıkla havalandığında aslında şaşırmamam gerektiğini fark ettim. Birlikte büyümüşlerdi ama kedi köpek gibi kavga ediyorlardı. Midemden yukarı doğru çıkan şeyi hissettiğimde Yağız'ı yere bırakarak mezarlıktan dışarı çıktım.

"Arabaya geçin çocuklar, geliyoruz." Diyen Deniz'i duyduğumda elimi arkaya doğru salladım. Kusmaya devam ederken saçlarıma dokunan ellerle gözlerim utançla kapandı.

"Güzelim, iyi misin?" Diye fısıldadı Deniz, kusmam son bulduğunda. Verdiği peçeteyle ağzımı silerken kafamı salladım.

"Miden mi bozuldu? Hastaneye gidelim mi?"

"Gerek yok, birşey dokundu herhalde. Giderken eczaneye uğrayalım, ilaç alırım geçer." Yanağıma bir öpücük kondurdu. Elini belime sararak ilerlerken 'tamam' dedi ve kapımı açtı.

Bir eczanenin önünde durduğumuzda emniyet kemerimi çıkararak arabadan indim ve koşar adım eczanenin içine girdim.

"Ben bir mide ilacı alayım." Gözlerim raflara dizilmiş gebelik testinde takılı kaldığında derin bir nefes aldım.

"Birde gebelik testi rica edeceğim." Parasını ödeyip gebelik testini kabanımın cebine sıkıştırdım ve eczaneden çıkarak arabaya doğru yola koyuldum. Arabanın kapısını açıp bindiğimde Deniz ve çocukların olmadığını fark ettim.

"Te allam ya!" Diye söylenerek duruşumu düzelttim ve beklemeye başladım. Elinde çantalar ve yanında çocuklarla koşturarak gelen Deniz'i gördüğümde oflayarak bacak bacak üstüne attım. Tabi arabada olduğum için zor olduğunu düşündünüz değil mi? Hayır hayır hiç zor değil, çünkü lanet olsun bacaklarım çok kısa!

Gelecekteki Kocan-Yarı Texting (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin