Merhaba arkadaşlar işte ben. İşte ben deyince aklıma İşte Benim Stilim geldi neyse konumuz bu değil. Geç kaldığım için üzgünüm :( Hem kendimi derslerime verdim hem de yazma isteği pek doğmadı açıkçası. Bunalıma falan girdim galiba. Ama merak etmeyin toparlandım. Ve bölüm yazdım huhu. Biraz saçma oldu ama o kadar da iğrenç değil. Bu arada hikayenin yarısını müziksiz, yarısını Taeyeon OST'larıyla yani multimedia ile yazdım. Farkı anlayacaksınız zaten :D Bir kısımda saçma sapan şeyler yazılıyken bir kısım edebiyatımsal oldu :D İşte diyemedim siz anlayın :D Taeyeon'un sesi adamı edebiyatsallaştırıyo. Bir duygusal oluyorum yani. Neyse oha 99 kelime yazmışım. Buda 100.kelime.
Multimedia: Derp Yulhan + Taeyeon OST Collection
“Son dakika haberi: SNSD Taeyeon ve EXO Baekhyun çıkıyor! Birlikte arabada görüntülendiler!”
Oh, hayır!
Şok içinde televizyona bakakaldık. ŞİMDİ NE YAPACAKTIK ACABA? OF TAEYEON BE OF! Tiffany çoktan telefonu almış Taeyeon’a ulaşmaya çalışıyordu ama telefonu kapalıydı. Baekhyun’un telefonu da öyle. Ne yapıyordular acaba? Yalnız Taeyeon sağolsun, çok afedersiniz ama s.çtık.
Şirkete gidip oradalar mı öğrenmemiz gerekiyordu ama şimdi şirkete gidersek ölebiliriz. Bu yüzden en iyisi gitmemek. Hepimiz sinirden salonda volta atıyorduk.
“Ne yapacağız şimdi!” diye bağırdı Yoona.
“Aissh cidden! Ben demiştim dikkatli ol diye. O ne yaptı, beni dinlemeden çıktı gitti. Beni dinlemezse böyle olur---“
“Sooyoung cidden bunların sırası mı sence? Şuan bir çözüm üretmemiz gerekiyor!”
“Kızlar şirketi arayalım?” dedi Jessica.
Hyoyeon lafa atlayarak “Arayalım da bir azarı da biz yiyelim.” Dedi.
“Unni şuan önemli olan Taeyeon unninin güvenliği!”
“Tamam be Seohyun arıyorum.”
Hyoyeon eline telefonunu aldı ve şirketin ezbere bildiği numarasını tuşladı. Arama tuşuna basar basmaz şirket telefonu açtı. Hyoyeon hoparlöre alarak konuştu:
“Junhee unni ben Hyoyeon, telefonu patrona bağlar mısın?”
“Tabii Hyoyeon, biraz bekle lütfen.”
Araya bir müzik girdi ve üç saniye sonra telefon açılma sesi geldi.
“Alo?”
“Patron, ben Hyoyeon. Taeyeon--“
“HEMEN ŞİRKETE GELİN! ŞİMDİ SİZİ ARAYACAKTIM. REZİLLER! HEMEN GELİYORSUNUZ!”
Patronun kükremesinden sonra şirkete gitmemiz gerektiğini anladık. Valla hayran falan dinlemeyeceğiz bodoslama gireceğiz artık. Ne yapalım. Zaten batacağımız kadar battık. Hemen üzerimize bir mont alıp evden çıktık. Araba yoktu. Doğru, saat 11’den sonra yurdun önünden gidiyordu. Saat şuan 12 olmuş olmalıydı. Yapacak bir şeyimiz olmadığı için yürümeye karar verdik. Zaten çok uzun bir yol değildi. Hızlı adımlarla birbirimize tutunarak ilerledik. Çünkü hava bir yaz akşamına göre çok soğuktu. Jessica ile kol kola girdik ve şirkete doğru resmen koştuk. Kızlar da hemen arkamızdaydılar. 10 dakika sonra şirkete geldik. Kapüşonlarımızı çektik ve emin adımlarla girişe ilerledik. Hayranlar bizi fark edince çıldırdılar. Küfürler havada uçuşuyordu. Her neyse. Zaten bunların olacağını biliyorduk değil mi?
Korumalar eşliğinde şirkete girmeyi başardık. Bazı idolleri gördük ama selam vermeye tenezzül etmemiştik. Koşarak yukarı çıktık ve SM’ın odasının önüne geldik. Birbirimize “Hwaiting!” dedikten sonra kapüşonlarımızı çıkardık ve kapıyı tıkladık. İçerden kızgın bir “Gel!” sesi gelince heyecanım iyice artmıştı. Kapıdan içeri girdiğimizde Taeyeon ve Baekhyun’u gördük. Taeyeon ağlıyordu. Baekhyun ise üzgün - kızgın gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Fanboy
FanfictionAslında içime doğmuştu benim adımı söyleyeceğin. Fakat inanmak istemiyordum. Çünkü biz seninle yakın değildik. Yoona varken ben mi? Böyle bir şeyin olması imkansız gibiydi. Adımın ilk hecesini söylediğinde kalbim çıkacaktı sanki yerinden. Ama sen ba...