- Bölüm 16 -

442 34 29
                                    

Merhaba. Geç gelen bölüm için çok üzgünüm ama yazma isteği bir türlü gelmedi. Hatta yavaş yavaş bu isteği kaybediyorum. Tavsiyesi olan var mı? Sizce ne yapmalıyım?

Bölüm çook güzel olmadı çünkü ilham gelmiyor dediğim gibi. Ama umarım beğenirsiniz. Buyurun...

Multimedia: Atarlı Luhan :D

Aşkta mantık aranmaz Yuri.”

Aşk mı? Anam… Minho bana abayı yaktı mı yoksa? Bir bu eksikti bu da başımıza geldi ne güzel. Minho’ya tip tip bakarken imdadıma Tiffany yetişti.

“Minho bizim gitmemiz gerekiyor, güle güle!” dedi ve kolumdan çekiştirerek çalışma odamıza götürdü.

“Oh oh muhabbeti kurmuştunuz aşağıda. Yarım saattir seni bekliyoruz!!” dedi Tiffany girer girmez.

“Üff tamam çatlamayın geldik.” Dedim. Bık bık bık ötüyorlar kafamın dibinde ya Allah’ım sen sabır ver. Onları susturmak adına Mr.Mr.’ı açtım ve “Hadi prova edelim canlı performans var akşama.” Dedim. Şarkıyı prova etmeye başladık.

2 saat sonra kendimizi yere attık. Şarkıyı 32 kere prova ettik ve şuan bacaklarımız felç durumda. Herkes yakınırken ve şikayet ederken onları umursayacak halim yoktu. Hem çok yorgundum hem de şu son haftada yaşadığım olayları düşünüyordum. Minho beni seviyor. Ben Minho’yu sevmiyorum. Luhan’ı seviyorum. Luhan beni seviyor. Ben Minho ile çıkıyorum. Ama aslında Luhan ile çıkıyorum. Aissh! Her şey düğüm olmuş durumda. En mantıklı seçeneği düşünmeliyim. Şu düğümü çözmem lazım.

Yoona beni dürtünce ona baktım. “Unni hadi kafeteryaya ineceğiz.”

Şuan çok aç olmama rağmen kafeteryaya inmek istemiyordum. Luhan veya Minho. İkisinden biri kesin oradaydı. Onları görmek istemiyordum. Luhan’ı görmek istemiyorum çünkü onunla oyun oynuyormuş gibi hissediyorum. Minho da aynı şekilde.

“Ben gelmeyeceğim. Siz gidin.”

Taeyeon oradan “Hadii!” diye bağırınca Yoona kolumu tuttu ve “Geliyorsun unni! Akşama performans var aç açına gidemeyiz!”

Çok ısrar ettiği için kalkmak zorunda kaldım. Birlikte kafeteryaya indik. Sandığımın aksine ne Luhan vardı ne de Minho. Rahatlamıştım. BoA unni ve TVXQ birlikte oturuyordu. Super Junior da ayrı bir masada oturuyordu. Onlar dışında kimse yoktu. Biz de başka bir masaya oturduk.

“Evet yemekleri kim alıyor?” dedi oturur oturmaz Sunny.

“Kim hayrına yemekleri alır? Çok yorgunum.”

“Sanki biz yorgun değiliz Tiffany.”

“Off tamam ben alırım. Yanımda 3 kişi daha gelsin ama.” Dedim.

Jessica, Taeyeon ve Hyoyeon ayağa kalktı. Birlikte sıraya girdik. Sıra bomboş olduğu için hemen yemeğimizi aldık. Elimdeki iki tepsiyle birlikte arkama dönmüşken sert bir şeye çarptım ve yemek döküldü. Luhan’ın üzerine.

“Yahh!” diye bağırdı Luhan.

“Özür dilerim yanlışlıkla oldu!” dedim ve tepsileri Hyoyeon’a verdim. Hemen ıslak mendil aldım ve tişörtünü tuttum.

“Ohaa sapık!” diye bağırdı Luhan. Bir saniye. Bu sahne niye bana bu kadar tanıdık geliyor? Luhan ile göz göze geldik ve kahkaha atmaya başladık. Oha resmen eski yemekhane olayının aynısı oldu. Hemen ıslak mendili eline verdim ve “Sen sil o zaman.” Dedim. Gidecekken Luhan kolumdan tuttu ve “Sen sil. Sen döktün sonuçta.” Dedi. “Üff peki.”

Gizli FanboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin