Sayfalarını dolup taşıran bu cümleleri kime nasıl anlatabilirdin ki ya da olur olmaz yerlerde dolan gözlerini
İçinde fırtınalar koparken kendini sessizlikle şartlandırmak zorunda oluşunu kime nasıl anlatabilirdin ki ..Oysa ben ağlamak istiyordum,utanmadan..
çekinmeden içimdekileri dökmek
yenilmeden savaşmak istiyordum.
Ben istiyordum ki sükunet iki gönüle çöktüğü zaman vedalar saramasın orayı.
İsterdim ki orası hep samimi kalsın,
İsterdim ki insanlar birbirlerini sadece sevdikleri için kalabilsinler orada,
muhtaç oldukları için değil..
Bir gönül kırıldıysa,o gönül onarılsın isterdim
Oyalansın değil..
O yalan olsun diye değil...Ben isterdim ki bazı şeyler anlaşılsın diye gecelerce mürekkep dökülmesin o sayfalara,
insanlar birbirlerine söyleyemediklerini de anlayabilsinler isterdim.
Meğer çok şey istemişim,
Bilmiyordum..Her şeyin yitik hâle geldiği şu zamanda ayakta durmaya gücü kalmayan kırık dallar haline gelmişiz üstelik,
bilmeden..
Biri dokunsa kırılacak,dokunmasa yeşermeyeceğini düşünecek kadar hassas olmuşuz ..
İncinmişiz yani
Ziyadesiyle..Üstelik anlatamamaktan,içine atmalardan kayıp ruh halini benimsemeler başlamış bile.
Sorsan 'sen bağı bahçesi çiçekli evlerin kızı'
şimdi nasıl da harabesin..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YARALI GÜNLÜK
RomanceÂdil olmayan hikayelerin başrolündeydim ben.. Ben bana bıraktığın enkazın altından kalkamayan 'BİR YARALI GÜNLÜK' Keyifli okumalar :)