Bana bağlanacak

2.5K 220 54
                                    

Seokjin Namjoon'nun ağzından çıkanları şok olmuş bir şekilde dinliyordu.

"Sen de kabul ettin öyle mi? Bir Min'i eşin olarak intikamından vaz geçmen için sana vermelerini kabul ettin?"

Namjoon sinirli bir şekilde içkisini bir yudumda bitirmek için kafasına dikti. "İntikamdan vaz geçtiğimi kim söyledi?"

Seokjin bir salağa anlatır gibi tekrar açıkladı. "Omegayı kabul etmişsin, karşılığında Min ailesinin üzerinden çekilmek zorundasın."

"Omegayı kabul ettim çünkü iyi bir fikrim var. Min Sung Woo'nun oğlunu ne kadar sevdiğini gördüm. Onu sadece bir kere öldürmektense oğlunu kullanarak her gün öldürmeyi tercih ederim."

Seokjin elini çenesine götürüp konuştu. "O bir omega da olsa bir kurt. Gece yatağında boğazını kesmeyeceğini nerden biliyorsun o kadar hafife alma derim."

Namjoon sırıttı. "Savaştığını görmek keyifli olacak. O adamın oğluna yaptıklarımdan sonra keşke bu teklifi hiç sunmadan direkt ölseydim diyecek."

Seokjin kaşlarını çattı.
"Ona ne yapmayı planlıyorsun?"

Namjoon kendisine bir bardak daha içki koyarken, gözlerinde ki nefreti Seokjin okuyabiliyordu. "Onu kendime bağladıktan sonra babasının evine bırakacağım ve o adam gözlerinin önünde oğlunun açlıktan ve susuzluktan ölmesini izleyecek."

Şöyle bir gerçek vardı, eğer bir omega alphasına bağlanırsa ve bu omega alphası tarafından bir ısırık ile işaretliyse, alphası onu terk ettiğinde ve ya ondan ayrıldığında kendisini aç bırakarak ölüme süreklerdi. Bu yüzden dünyada çok az omega vardı. Ve çoğu omegalar hiç bir zaman bir eş sahibi olmadan hayatlarına devam etmeyi tercih ediyorlardı.

"Bence tehlikeli bir oyuna giriyorsun Namjoon. Sen onu kendine bağlayamadan ya o seni kendine bağlayıp seni terk ederse?"

Nadir olsa da alphalarında omegalara bağlanabildiği bir gerçekti. Ama bir alpha bir omeganın kendisini işaretlemesine asla izin vermeyeceği için bu neredeyse hiç görülmemiş bir vakaydı.

Namjoon bu fikire güldü.
"Saçmalama Seokjin, bir Min paçavrasına bağlanacak kadar aptal değilim."

Seokjin pek ikna olmuş olmasa da "Peki sen öyle diyorsan." diyerek konuyu kapattı.

Namjoon Hang Seo ile anlaşarak Yoongi'yi ailesinden almadan iki hafta mühlet vermişti.
Bu iki hafta boyunca Yoongi'yi görmesi serbest olduğu için, omegayı tanımak adını bu gece onu yemeğe çıkartacaktı.

Planını uygulayabilmek için omegayı kendisine aşık etmek zorundaydı.

Haber verdiği gibi saat sekizde Min'lere ait olan villanın önüne park etti. Yoongi'nin abisi Du-Ho'ya mesaj atıp geldiğini bildirdi.
Çok bekletilmeden arabasının yolcu koltuğunun kapısı aralandı. Namjoon daha Yoongi'yi görmeden güzel kokusunu almıştı zaten. Yoongi'nin üzerinde beyaz bir gömlek ve krem bir pantolon vardı. Kol çantası buz mavisiydi. Dudaklarına hafif bir parlatıcı sürmüştü ve doğal olarak pembe olan dudakları daha da hoş duruyordu,  gözlerinde ki hafif far da çok güzel görünüyordu. Namjoon içinden iltifat etmeye devam ederken, Yoongi yan koltuğa geçip oturdu.
Onunla buluşmaya gelmek için süslenmesi Namjoon'un hoşuna gitmişti.

Namjoon kendine tokat atmak istedi. Ondan bu kadar etkilenmemesi gerekiyordu.

"Merhaba."
Bir omega için kalın bir sese sahip olsa da ses tonu çok sevimliydi. Namjoon da cevap vermeden sadece başı ile selamladı omegayı.

Yoongi usluca yanında otururken yol boyunca hiç soru sormadı. Hatta nereye gideceklerini bile konuşmamışlardı. Ama Namjoon onun güzel kokusu altında endişesini de hissedebiliyordu.

Omeganın bu kadar gergin olması hoşuna gitmediği için radyoyu açtı.
Radyodan gelen şarkı arabayı doldurduğunda Yoongi'nin gülümsediğini gördü.

Namjoon içinde ki bu hislere hakim olabileceğini sanmıyordu ama savaşmak zorundaydı.
Yoongi ne kadar güzel gülümserse gülümsesin ona merhamet etmemeliydi.

"Red velvet."
Namjoon omeganın bir şey söylediğini duyunca ilgisini ona çevirdi. "Efendim?"

Yoongi utangaç bir gülümseme ile "En sevdiğim grup." dedi.

Namjoon da ona gülümsememek için kendini zor tuttu. Hatta arabanın direksiyonunu sıktı. Bu kadar etkilendiği için kendine kızmaya başlamıştı ki onun öfkelendiğini hisseden Yoongi korkup yerine sindi.

Yoongi'yi korkuttuğu için kendine dahada sinirlenen Namjoon küçük omeganın iyice tedirgin olduğunu hissedince çıkmaz bir döngüye girdiğini düşündü.

Omegayı daha fazla korkutmamak için konuşmaya karar verdi.
"Seni kendi aileme ait olan restoranlardan birine götürüyorum. En ihtişamlı otelimizin çatı katında. Oraya sürekli ünlüler geliyor. Belki bir gün idollerini de görebilirsin."

Yoongi'nin kokusu ne kadar heyecanlandığını ele vererek daha da tatlı bir hale gelirken, omega yine sevimli bir gülümseme bahşetti ona. "Gerçekten mi?"

Namjoon biraz önce ki gerginliğin tekrar yer almaması için hafifçe gülümsedi. "Evet. Gerçekten. Çalışanlara talimat veririm, geldiklerinde senin için bir imza isterler."

Omega heyecanlı bir şekilde kıpırdandı ve minik dişlerini gösterecek şekilde güldü.
"Bak sana en sevdiğim şarkılarını açayım."
Yoongi telefonunu eline alıp arabanın Bluetooth'una bağlanarak çalan şarkıyı değiştirdi.
Yolculuk boyunca Yoongi'nin açtığı her şarkıyı dinleyen Namjoon anlamıştı.

Belki Yoongi ona değil ama o Yoongi'ye deli bir şekilde bağlanacaktı.

Don't shoot me +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin