6 - Görümcelik Damarı

107 24 51
                                    

Okan son derece nazik davranıp hepimizin ilk içkilerini ısmarlamıştı ve bize sahneye yakın bir masa ayarlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Okan son derece nazik davranıp hepimizin ilk içkilerini ısmarlamıştı ve bize sahneye yakın bir masa ayarlamıştı. Üstelik söylemeden geçemeyeceğim, beni gördüğüne sevindiğini söyledi. Benim de tabii ki elim ayağım birbirine dolaştı ve bir arjantin bardak devirdim. Neyse ki kırılmadı. Okan ise sadece gülmekle yetindi. Sonra koluma dokundu ve arkadaşlarımın yanına gidip onu beklememi istedi. Sanırım biraz erken çıkacak. Ben de uslu bir kız oldum ve Okan'ı dinledim.

Müzik o kadar gürültülü çalıyordu ki seslerimizi duymadığımız gibi dudak okumak da zorlaşmaya başlamıştı. Yine de bass gitarın her tınısını vücudumda hissetmek hala hoşuma gidiyordu.

Melisa tam karşımda bana imalı bir şekilde bakıyordu. Ben ise ondan gözlerimi kaçırmaya çalışıyordum. En yakın arkadaşınızın her halinizi bilmesi ve kaşınızın kalkış şeklinden bile her şeyi anlaması bazen can sıkıcı olabiliyordu.

Bir saat sonra Okan yanımıza geldi. Kulağıma eğildi ve "İstersen çıkabiliriz." dedi. Masada kulaktan kulağa iletişim kurarak mekandan ayrıldık. Sonunda kapının önüne çıktığımızda resmi olarak herkesi tanıştırabilmiştim. Okan, Melisa ve Emrah'a dönüp "Bar ilk tanışma için pek uygun olmuyor. Malum kimse kimseyi duyamıyor." dedi. "Yakınlarda çok güzel ve sakin bir yer biliyorum, oraya oturup muhabbet edebiliriz." dediğinde hepimiz bu fikri beğendik.

Okan önümüze düştü ve biz de onu takip etmeye başladık. Melisa onun yanında yürümem için kaş göz yapıyordu ki Okan arkasını döndü. Melisa öyle donup kaldı. Okan elimi tuttu ve geçen sefer olduğu gibi cebine soktu. Kendimi onun yanında buluverdim. Dönüp ona gülümsemekle yetindim.

***

Sobaya en yakın masaya oturmuş kahvelerimizi içiyorduk. Okan anlatıyordu biz dinliyorduk. Ben daha çok hayranlıkla dinliyordum. Ara sıra masanın altından elini dizimin üzerine koyuyordu. Bana her temas edişi içimi eritiyordu. Bir anda her şeyin bu kadar iyi oluşundan huzursuz oldum. En çok da Okan'ın hiç kusuru olmayışından rahatsız oldum. O bir şeyler anlatırken ben onun yakışıklı yüzünü inceleyip mutlaka bir kusuru olmalı diye düşünüyordum. Ya yoksa?

Peki benim kusurlarım neydi? Melankolik oluşum. Kesinlikle bu bir kusur olabilirdi. İnatçı olmam. Evet, bu da bir kusur sayılabilirdi. Çok sevdiğimde aşırı kıskanç olmam. Bir de güvensizlik problemim vardı.

Ya Okan gerçekten kusursuzsa? O zaman da beni sevebilir miydi?

***

Gece güzel bitmişti. Okan yine beni evime bırakmıştı ve gitmişti. Flört döneminde olduğumuzun ikimiz de farkındaydık. Ama bir tık ileri bir flört dönemi.

Ertesi gün kapının çalmasıyla yatakta kendime geldim. Sabahlığıma uzanıp giydim ve saçlarımı elimle düzeltip kapıya gittim. Delikten baktığımda gördüğüm yüz beni şaşırttı. Hızlıca kilitleri açtım ve "Ağabey." dedim. Hemen boynuna sarıldım.

Kadın İşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin