3 - Yeni Heyecan

141 26 35
                                    

"Margarita

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Margarita."

Gözlerimi takılı kaldığı raftan çekip bana bardan içki uzatan barmene döndüm. "Ben margarita istemedim. Yanlış oldu galiba." Eğer ne söylediğimi bilmeseydim asla duyamazdım.

Basçı gitarın hangi teline vurursa vursun tüm vücudumda o notayı hissedebiliyordum. Kalbim titriyordu. Sebebinin gitar olduğuna inanmak istedim.

"Benden." dedi ve göz kırptı.

İstemsizce gülümsedim. "Teşekkür ederim." Galiba az önce barmenle flört etmeye başlamıştım.

"Yarım saat sonra işim bitiyor. Benimle de bir margarita içer misin?"

Çok tatlıydı. Kendimi gülümserken buldum. "Çok isterim." dedim.

Orda tatlı barmenimin gelmesini beklerken adını bile bilmediğim bir adama göz süzdüğümü fark ettim. Bir an için kendimi kötü hissettim. Konfor ortamından uzaklaşıyordum. Bu tedirginliğim bu yüzdendi. O bildiğim, tanıdığım kollardan kendimi başka kollara atmak beni korkutuyordu. Ama buna ihtiyacım vardı. Kendime olan güvenim ve kadınlık gururum bu durumdan memnundu.

***

"Çok güzel gülüyorsun." yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına attı.

Eğer esmer olmasaydım şu an domates gibi olurdum. "Teşekkür ederim." tatlı barmenime minnetle gülümsedim.

Okan, benim tatlı barmenimin adı buydu. Kısa, kıvırcık saçları, sol kulağındaki küçük, halka küpesi, bal rengi gözleri, uzun boyu ve tabii ki zaafım olan geniş omuzları vardı. Belki de margaritayı fazla kaçırmıştım.

İçimi bir anda kaplayan isteğe engel olmadan elimi kaldırıp baş parmağımı yeni çıkan sakallarına sürttüm. Bu hareket hoşuna gitmiş olacak ki çarpık bir gülümsemeyle gözlerini gözlerimden alıp dudaklarıma çevirdi. Artık sakallarına avucumu bastırıyordum. Çenemdeki parmaklarını hissettim. Beni kendine doğru çekti. Aslında buna gerek bile yoktu. Çünkü istemsiz olarak ona çekiliyordum zaten. Dudağımın tam kenarına daha çok yanağıma uzun bir öpücük bıraktı. Sonra alnını alnıma yasladı ve işaret parmağıyla yanağımı okşadı.

"Seni eve bırakmalıyız artık." nefesini dudaklarımın üstünde hissedebiliyordum.

"Bence de." demekle yetindim. Barın arkasına geçip çantamı ve montumu bana verdikten sonra kendi deri ceketine uzandı. Onun ceketini giyişini izlerken kendim giyinmeyi unutmuştum. Bunu fark etmiş olacak ki yanıma gelip bana gülümsedi ve montumu elimden alıp giymem için tuttu.

Bu kadar nazik ve romantik bir erkek görmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki. Belki de hiç görmemiştim.

Barın kapısından çıktığımızda Ankara soğuğu yüzümüze vurdu. Tam elimi cebime atmaya yelteniyordum ki birden elimi yakaladı. Dönüp ona sarhoş gülümsedim. Yani hem hayran hem de minnet dolu. Kalbim ısınmıştı. Sonra ikimizin elini de kendi deri ceketinin cebine soktu. O anda bu kadar içtiğime pişman oldum. Bu hisleri ayık bir kafayla gerçekten yaşamayı çok istedim.

Kadın İşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin