9 - ...

90 19 33
                                    

Şirketin yanındaki kafede oturuyordum saat 12

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şirketin yanındaki kafede oturuyordum saat 12.48'i gösteriyordu. Şirkette duramamıştım.

Garson kız kahvemi getirdiğinde ona gülümsedim ve teşekkür ettim. Masanın altındaki bacağımı durmadan sallıyordum. Farkına vardığımda durduruyordum ama hep tekrar ediyordu. Çok gergindim. Çenemi sıktığımı fark ettim. Serbest bıraktığımda dişlerim zonkluyordu.

Güneş gözlükleriyle içeri Melisa girdi. Bana doğru yürümeye başladı. Karşımdaki sandalyeyi çekti ve oturdu. Gözlüklerini burnunun üzerine indirdi ve "Ağlamaktan gözlerim şişti." dedi ve gözlüklerini geri eski yerine ittirdi.

"Sen çıldırmışsın." demekle yetindim ve az önceki garson kıza bakarak elimi kaldırdım. "Aynısından bir tane daha hanımefendiye." dedim. Gülümsedi ve kafasıyla onayladı.

"Anlat artık. Neler oluyor?" dedi.

"Dün akşam size yemeğe gelirken Kağan'ın belinde silah olduğunu fark ettim. Doğal olarak çok şaşırdım ve ona sordum. Bana açıklama yapmamakla birlikte çok sinirlendi. Sonra da böyle" suratımı Kağan'ın dün geceki suratına benzetmeye çalışarak devam ettim "bana böyle baktı ve Bela benim gibi şeyler zırvaladı." Melisa'nın kahvesi geldiğinde sessizliğe büründük. Kız yanımızdan ayrıldığında devam ettim. "Berkay geldi dün gece. Her şey normaldi. Ben mutfakta sana kızıp içeri girdiğimde gergin bir suskunluğa gömüldüler. Sen geldikten sonra da balkona çıktılar. Biliyorsun zaten gerisini. Sana sordum." fincanımla oynarken düşünüyordum. Sonra Melisa'ya döndüm ve "Sen anlat." dedim.

Kahvesinden bir yudum alıp geriye yaslandı, elini şakaklarına götürdü ve anlatmaya başladı "Sen öyle dedikten sonra bizim bir kasamız var dolabımızın içinde, kontrol etmek istedim. Sebebini sorma. Ben de bilmiyorum. Resmen şeytan dürttü. Şifresini değiştirmiş. Ben zaten kullanmıyordum ama şifresini biliyordum. İçime dert oldu. Rüyamda da Emrah'ın başında bir sürü bela gördüm. Elinde silah, oradan oraya koşturup mafyacılık oynuyor. Sabah uyandım, Emrah işe gitti. Kasanın şifresini denedim. Sonra kullanma kılavuzunu buldum ve şifreyi sıfırladım. Yeni şifre koydum ve açıldı. İçinde bir büyük iki küçük silah var. Hani şu Angelina'nın çantasına koyduklarından." Melisa bitirdiğinde derdi daha da büyümüş gibiydi.

"Berkay'ın belinde de vardı." son bombayı patlattım. Melisa'nın ağzı şaşkınlıkla aralandı. Ben devam ettim. "Ben bu işin peşini bırakmayacağım. Sen merak etme." dedim. "Aynı gece üçünün de silahlanması çok tuhaf değil mi?"

"Belki de biz fark etmedik. Hep vardı." Melisa bir anda gözlüklerini çıkarıp kenara koydu. Gözlerini kocaman açıp bana baktı "Emrah'ın fikriydi sizi yemeğe çağırmak. Berkay'ı da o çağırdı." biraz sessizlikten sonra devam etti "Bahar, dün gece bir şey vardı. O neyse biz onu öğrenmeliyiz." dedi.

"Anlıyorum Melisa. Fakat nasıl öğreneceğiz?"

"Ben Emrah'ın telefonunu karıştıracağım. Sana düşen de Kağan ve Berkay. Artık onlardan nasıl bilgi alacaksın bilemiyorum. Ama bu işin peşini birlikte bırakmayacağız." son kelimeye özellikle bastırmıştı.

Kadın İşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin