"Kaburgam acıyor," diye fısıldadı, gül kuyusu. "Kaburgamı çaldın benden."
Adam kızın yüzünü tam kaburgalarının üstüne bastı. "Burada, gül kuyusu," dedi ifadesiz bir sesle. "Burası senin sürgünün. Buradayken ne ölüme kavuşabilirsin, ne de kendini ger...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kaan Boşnak, İçi Dolu Her Şeyim
14. LAPİS LAZULİ
Bazen, bir daha çocuk olamayacağın gerçeği yüzüne öyle sert bir tokat çarpardı ki, dudağının kenarından yetişkinliğin kanı akardı.
Ve bazen geçmişin içinde hâlâ ağlayan o çocuğu o kadar kanatırdın ki, aynada gördüğün yetişkinin kendi katilin olduğunu bilerek yaşamak zorunda kalırdın.
Daha önce bir insanı hiç kıskanmamıştım. Bir çocukken, henüz saçlarım yeni yeni salınıp belime uzanıyorken, babamın komşu çocuğunun başını okşadığı o akşamüzeri vaktinde bahçe duvarının arkasına saklanıp sadece burnum görünecek şekilde onları izlerken bile kıskanmamıştım. Sadece canım çok acımıştı.
İşten geldiğini biliyordum; her akşam onu beklediğim için biliyordum. Arabasından inip kaldırımda bisikletiyle dikilen küçük kızın saçlarını okşadığında, neredeyse ona doğru bir adım atmak üzereydim, birden donup kalmış, sadece onları izlemiştim. Kız çocuğu ona gülümsemişti, babam da ona. Basit bir baş okşamaydı, dışarıdan bakan biri hiçbir şey düşünmezdi ama ben çocuk olmama rağmen çok düşünmüştüm.
O gece babam ve tüm dünya uyurken, ben elimde kalan son bebeğe sarılarak sadece düşünmüştüm.
O geceden sonra, o bebeği bir daha görmemiştim. Muhtemelen okulda olduğum süre zarfında o bebeği de yakmıştı. Küllerini bile görmedim.
Uzay'ın gelişi, tek bir çatlağı bile olmayan dev buzdan bir gölün ortasına balyoz darbesi vurulması gibiydi; birden buzda derin çatlaklar oluştu ve dört bir yana salınarak damarlara ayrılan çatlaklardan yukarı sızan su, buzun üzerini kapladı. Öyle bir etkiydi.
Dudağının kenarında bir halka vardı, gözleri doğuştan olduğuna emin olduğum siyah sürmeli kirpiklere sahipti, gözleri Evren'in zehir yeşili gözlerinin aksine elaydı ama ışıkta yemyeşil olduğuna emindim; hatta karanlıkta da açık bir kahverengi olmalıydı. Eğlencenin ateşi yüzüne çarptığında gözleri amber parıltılara sahip bir kahverengi gibi parlıyordu. Uzun boylu, zayıf ama biçimli bir vücudu vardı. Evren'den birkaç ton daha koyu olan vücudu normal bir insanı göz önünde bulundurursak beyazdı ama abisinin yanında daha buğday tenli görünüyordu. Siyah bir tişört giymişti, altında da zincirli, uzun bacaklarını saran kot pantolonu ve siyah beyaz damalı vansları vardı.
