3. İCTİSAS
Bölüm Şarkıları:
Fujita Maiko - Yowamushi
Fujita Maiko - Hotaruİctisas: Ağacı kökünden çekip koparmak.
Dünyayı bir kar küresine benzetiyordum.
İçinde bir balerinin ya da birbirini sevdiğini düşündüğüm iki çiftin değil de, çiçekler veren bir ağacın olduğu; ters çevirdiğin anda kar tanelerinin değil, çiçeklerin renkli yapraklarının döküldüğü bir kar küresi...
Hayır, dünya buna benzemiyordu. Dünya içinde yangınlar yanan bir kar küresine benziyordu. Küreyi çevirdiğinde içeriden ateşin sesi yükseliyor; tersi çevirdiğindeyse yanan ateşlerin üstüne buz gibi sular dökülüyordu. Ateş ve su birbirine karışıyor, fakat ne ateş sönüyor ne de su buhar olup yok oluyordu.
Bahçede oturmuş, hemen tellerin arkasındaki Yusuf amcanın bahçesindeki kedinin tüylerini okşarken yüzüne yayılan o saf şefkati izliyordum. Tellerin önünde duran bisikletin ve çiçek fidelerinin varlığını tekrar hatırlayınca bakışlarım Yusuf amcadan uzaklaşıp bisikletin önünde duran kasaya kaydı. Her nedense bu çiçek fidelerini ve bisikleti getirenin Evren olduğunu düşünüyordum. Belki de mantıklı gelen tek cevap zaten buydu. Bana arabasıyla çarpmış, bisikletimi bir hurdaya çevirmiş, tüm çiçek fidelerimin mezarı olmuştu.
"Ne kadar da sessizsin bugün," dedi Yusuf amca bana bakmadan. Hâlâ kediyi okşuyordu. "Normalde de sesi çok çıkan bir kız çocuğu değilsin, ama bu aralar daha sessiz görünüyorsun."
Bir süre anlam veremeyen gözlerle ona baktım.
"Sana diyorum." Bakışlarını yavaşça bana doğrulttu. "Neden bu kadar sessizsin bu aralar, güzel melisa çiçeğim."
"Sessiz değilim ki," dedim saf saf.
Yusuf amca buruk bir tebessümle şekil verdiği dudaklarını araladı. "Bir şey canını mı sıktı yoksa?"
Dudaklarımı birbirine bastırdım, canımı sıkan o kadar çok şey vardı ki... Yine de alışmıştım. Kendimi odama kapatır, mangalarımdan birini açar, sayfaları çevirirken kendimi oradaki çizimin yerine koyardım ve dünyam bir anlığına değişirdi. Bir anlığına, gerçekten pembe bir dünyanın içinde nefes alabildiğimi düşünebilirdim.
"Canımı sıkan bir şey yok, Yusuf amca."
Yusuf amca derin bir nefes aldı, gözlerinin beni bulduğunu fark ettim. "Senin bisikletine ne oldu?" diye sordu. "Bu bisiklet yeni sanırım."
Tellere doğru yürüyüp omzumu tellere yasladım. "Küçük bir kaza geçirdim," diye itiraf ettim. Yusuf amcanın yüzüne yayılan dehşeti izlerken, kalbim bir küstüm çiçeği kadar durgundu. "Önemli bir şey değil. Bir yerime bir şey olmadı."
"Ne kazası bu?"
"Bir araba bisikletime çarptı," dedim kuru bir sesle. "Bisikletim bir hurda hâline gelince de, arabanın sahibi bana yeni bir bisiklet hediye etti."
Yusuf amca avuçlarındaki kedi tüylerini yavaşça silkerek, "Babanların bundan haberi var mı?" diye sordu, gözlerindeki şefkat beni gülümsetiyordu.
"Hayır. Yok."
"Böyle bir şeyi ailenden saklamamalısın. Bu kazanın doğurduğu sonuçlar daha yaralayıcı olabilirdi. Sana bir şey olabilirdi, gül kızım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL KUYUSU
Teen Fiction"Kaburgam acıyor," diye fısıldadı, gül kuyusu. "Kaburgamı çaldın benden." Adam kızın yüzünü tam kaburgalarının üstüne bastı. "Burada, gül kuyusu," dedi ifadesiz bir sesle. "Burası senin sürgünün. Buradayken ne ölüme kavuşabilirsin, ne de kendini ger...