4. NEVŞAH

175K 13.3K 34.1K
                                    

4. NEVŞAH

*Nevşah: Yeni dal.

Bölüm Şarkısı:
Lord Huron, The Night We Met

Kuğulu bir parkta, bankın üzerinde tek başına oturuyorsun ve kulaklığında Lord Huron, The Night We Met çalıyor. Az önce topladığın, sapı hâlâ taptaze yeşil renkte, pembe kanatlarını açmış bir demet çiçek hemen yanında duruyor. Çiçeklerin saplarından bir tanesi bankın aralığına girmiş, dudaklarında az önce döktüğün gözyaşlarının getirdiği artçı tebessümler var. Göz makyajın akmış, yanaklarında rimelinin pul pul tomurcukları var.

Bana çok benziyorsun.

Yanağımı aracın camına yaslarken, bedenim o kuğulu parktaki bankın üzerinde oturuyordu. Sessizlik beni dört bir yanımdan kuşatmış; zihnim, ıssız bir ormanın içindeki o gövdesi geniş ağaca kalın iplerle bağlanmıştı. Ruhumun bir sürü çiçeği katlettiği bir gecenin sabahındaymışım gibi halsiz hissetsem de, yaşanacak yeni şeylerin getirdiği heyecan hâlâ kalbimin içinde seğiriyordu.

Akşam güneşi aracın içine dokunuyor, yüzüme kalın çizgiler çiziyor, çizdiği kalın çizgiler sanki kâğıt hareket ediyormuş gibi hareket ederek bacaklarıma, tenime, aracın her bir köşesine dokunuyordu. Ön yolcu koltuğuna oturmayı beklemiyordum, yerimin arka koltuk olacağını düşünmüştüm fakat öyle olmamıştı. Kıvılcım'ın ince bacakları Yavuz'un kucağındaydı ve ikisi arka koltukta yayılmış şekilde bir konu hakkında derin bir sohbetin içindeydiler.

Parmaklarımı krem rengi pantolonumun kumaşının üzerine bıraktım, dizlerime doğru gerilmiş olan pantolon bağlarını parmaklarımla yavaşça ütüledikten sonra gözlerimi ön konsola indirdim. Ön konsoldaki plaklar dikkatimi çekmişti, plakların üzerinde de eski kasetler vardı. Kaşlarımı kaldırdım.

"Ee, Gülçehre?" dedi Kıvılcım aniden. "Görüşmeyeli nasılsın?"

"İyiyim," diye yalan söyledim. "Teşekkür ederim. Sen nasılsın?"

"Aynı, güzelim."

Yavuz, "Nereye gittiğimizi bilmiyor, değil mi?" diye sordu kaşlarını kaldırarak.

"Ben mi?" diye sordum saf saf.

"Yok, ufaklık. Soruyu Kıvılcım'a sordum ama evet, soruda bahsettiğim kişi sensin..."

"Kes şunu," diye homurdandı Kıvılcım. "Onun aklını karıştırıyorsun."

Evren konuşmuyordu, tüm dikkatini direksiyona vermiş durumdaydı. Uzun, kemikli ve beyaz elleri direksiyonu öyle sıkı kavramıştı ki, eklemlerinin etrafını saran çivit mavi renkteki damarlarını görebiliyordum. Gözlerimi ellerinden uzaklaştırdım. Bu kadar sık bakmamalıydım, onu rahatsız etmekten korkmaya başlamıştım.

"Nereye gittiğimizi bilmiyorum," dedim başımı sallayarak.

"Merak da mı etmiyor bu?" diye sordu Yavuz, ona bakmasam da yüzünde allak bullak bir ifade olduğundan emindim.

"Çenen çok çıkıyor," dedi Kıvılcım tekrardan. "Biraz susmayı denesen mi, sevgilim?"

"Bu aralar beni çok azarlıyorsun." Yavuz'un, Kıvılcım'a sokulduğunu fark ettim. "Yoksa seni yeteri kadar yoramıyor muyum? Yorulmak istediğini düşünmeye başladım."

Kıvılcım parmaklarını Yavuz'un burnuna sertçe vurarak, "Yaramaz," diye homurdandı. "Böyle şeyleri arsızca dillendirmen hoşuma gidiyor ama hiç sırası değil, biliyorsun."

GÜL KUYUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin