Zühre, ertesi sabah hastanenin kapısından içeri girdiğinde keskin ilaç kokusu her yanı sarmıştı. Beyaz gömlekli doktorlar odaları dolaşarak hastalara bakıyorlardı. Yanından gecen doktora Gülizar'ı görebilirmiyim diye sorduğunda. Doktor, "İkinci katta yattığını, hayati tehlikesinin kalmadığını ve onu görebileceğini," söyledi.
İkinci kata çıktığında bir odanın kapısının önünde iki tane asker bekliyordu. O odanın Gülizar'ın bulunduğu oda olduğunu anladı. Askerlere, "Yüzbaşının eşi olduğunu, Gülizar'ı görüp çıkacağını söyledi. İçeri girdiğinde Gülizar verilen ilaçların etkisiyle hala uyuyordu. Onun yüzüne baktı. Kan kaybının da etkisiyle bitkin ve yorgun, cildinin rengi de bir hayli soluk görünüyordu. Onun ölmediğine, yaralı da olsa kurtulmasına sevinmişti. Sevinçten güzel gözleri ışıldıyordu. Zühre sandalyenin üzerine oturdu. Umarım uyanması uzun sürmez diye içinden geçirdi. Kendisine yardım ettiği için teşekkür etmek istiyordu.
Gülizar bir süre sonra uyandı. Karşısında Zühre'yi görünce şaşırdı.
Zühre, "Seni iyi gördüğüme sevindim. Kendini nasıl hissediyorsun"
"Biraz halsizliğim biraz da ağrılarım var ama zamanla onlarda geçer sanırım."
" Bana yardım ettiğin için sana teşekkür etmek istiyorum. "
Unuttun mu? Çocukluğumuz birlikte geçti."
"Altınlarımı, bütün eşyalarımı alacağınızı ve Hasan Ağanın kızı olduğum için bana kötülük yapacağınızı düşünmüştüm."
"Eşkıyalar altınları, paraları alırlardı. Ama sana kötülük yapmazlardı. Arazileri baban aldı. Bunun için seni suçlayamam, köydeki herkes perişan oldu."
"Babama arazileri devlet verdi. Bunun için babamı suçlayamazsınız."
Gülizar, "Bizde o arazileri dedemizin zamanından beri kullanıyoruz, bu yapılanlar doğru değil," diye itiraz etti.
Odaya hemşirenin girmesiyle sessizlik oldu. Hemşire hastanın ateşine baktıktan daha sonra hasta ziyaretinin kısa tutulması için uyarıda bulunup dışarı çıktı.
Zühre, "Ara sıra gelip seni ziyaret etmek istiyorum. Hastanede bazı şeylere ihtiyaç duyabilirsin onları sana getiririm."
Gülizar, " Kendini bana yardım etmeye mecbur hissetmeni istemem." dedi sevecen bir sesle.
Zühre, "Sen benim çocukluk arkadaşımsın, eşkıyaların elinden kurtardığın için sana minnet duyuyorum. Ama beni soymaya kalktıkları, babama düşmanlık yaptıkları için kızgınım. Daha fazla seni yormak istemiyorum, yine gelirim kendine iyi bak," diyerek odadan çıktı.
Köyde bulunanlar, çocuklarının baskın yediğini duymuş ve yaralananlar olduğundan haberdar olmuşlardı. Evlerde, feryatlar yükselmeye başladı. Daha sonra ölen kimsenin olmadığını öğrenince sakinleştiler.
Zühre ara sıra hastaneye uğrayarak Gülizar'ın ihtiyacı olan elbise, pijama ve havlu gibi ihtiyaçlarını karşılamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Köyün Toprakları (Tamamlandı)
Historical FictionBu kitabın bir bölümü gerçek, bir bölümü kurgu olarak yazılmıştır. Yüzbaşı, "Daha sonra içerim, seninle konuşmak istediğim bir şeyler var" dedi. Zühre heyecanlanmıştı, kalbi hızla atmaya başladı fakat bunu belli etmek istemiyordu. Üzerindeki elbisey...