5

409 64 81
                                    

Medya: Dolunay

5.BÖLÜM

Al işte! Şimdi Yeliz kim diye düşün dur. Kimdi bu Yeliz? Kız mıydı yoksa erkek miydi? Alena tabiki kızdı.Yeliz diye erkek ismimi olur! Kimdi acaba Yeliz? Ve bizim "bilmem kim" ile ne derdi vardı?

Derin bir of çekerek düşünmeye başladım. Eski sevgilisi olabilirdi? Ya da eski nişanlısı? Ya da eski evlisi? "Ne diyorum ben ya?" diyerek kafamda kurduklarımı atmaya çalıştım. Ben bir şey yazmayınca bilmem kimde bir şey yazmamıştı.

Telefonumu yatağımda bıraktım ve biraz daha kitap okumak için kitaplığıma doğru adımlarımı attım. En sevdiğim asla da okumaktan bıkmayacağım suç ve ceza kitabını milyonuncu kez tekrar okumak istiyordum.

Okuduğum çoğu kitaba hayran kalan bir insan olmama rağmen suç ve cezanın bendeki yeri ayrıydı.

Raskolnikov'un kimeseye diyemediği ama bir o kadarda diyemediği için içinde büyüttüğü derdi, Sonya'nın hem istemediği hayatı yaşaması hem de toplumun onu bu hayat yüzünden aşağılamaları,öte yandan bazı insanların iki yüzlülüğü, bazı insanların iyiliği ve daha nicesi...Aslında toplumdaki insanlara ayna tutulmuş haliydi.

Kitabı rafından aldım ve tekrar yatağıma kuruldum. Tam okuyacaktım ki annemin sesini duymam bir olmuştu. Gerçekten bu kadında kitap dedektörü vardı. Ne zaman kitabı okumaya başlasam çağırıyordu.

Annemin sesi biraz daha gelmeye başladığında daha fazla bağırmaması, kesinlikle azar işitmemek için değil, yanına gittim. Tabiki giderken de muhteşemüstü sızlanmamalarımı da unutmamıştım.

"Anne neden tam kitaba başlayacakken çağırıyorsun? Valla sende dedektör var" diyerek sızlanmalarıma devam ederken annemin dediği cümlelerle durmuştum.

"Aman kızım öyle denk gelmiştir. Bak ne diyeceğim bizim Kebuter teyzen varya onun yeğeni gelmiş. Hani şu Antalya'da okuyan bildin mi?" Bilmesem bile,ki tabiki bilememiştim,konunun uzamaması için "bildim anne bildim.Ee ne olmuş ona?"diyerek konuyu anlatmasını bekledim.

"Heh işte onlar birazdan bize gelecekler, git bir üstünü falan giyiniver, gelincede hoşgeldin de"

"Anne gecenin on ikisinde misafir mi gelir? Hem Kebuter teyze yabancı mı? Üstümde ne var ayrıca?" diyerek bitmek bilmeyen sorularımı sıralamaya başladım.

"Evladım, benim derslerinde zeki ama insan ilişkilerinde saf olan kızım, saat daha 9, ayrıca  inek desenli pijama ve beni çekemeyen anten taksın yazan t-shirtle geziyorsun. A-aa! Git bir saçını maçını yap üsütünü değiştir.Ay sen nasıl benim kızım olabiliyorsun?"

"Ben böylemiydim, ben fönsüz bakkala gitmezdim" diyerek gençliğini anlatmaya başlayınca "Tamam anne ben halledicem nolur ki anlatma anladım, evet sen çok süslüymüşsün, bakımlıymışssın, evet babamla ben seni bu hale getirmişiz,tamam ben yukarı çıkıyorum" diyerek odama ışık hızında ulaştım.

Sırf annemin dilinden kurtulmak için siyah kot, beyaz bir t-shirt giydim. Saçım zaten topuzdu ki hiç kimse için muhteşem topuzumu bozamazdım. Gerçekten anlamıyordum neden acaba gecenin dokuzunda daha doğrusu,neden evimize gelirlerdi ki?Zaten günlerde birbirlerini görüyorlardı,yetmiyor muydu?

Annemin en çok vakit geçirdikleri arasında babam ve benden sonra birinci sırada Kebuter teyze vardı.Tamam insaniyetli, becerekli bi kadındı ama ağazında bakla ıslanmıyordu. Hemen o an içinden geçenleri söyleyen biriydi.

ÇEKİLİŞ |YARI TEXTİNG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin