Gözümü istila eden güneş ışığıyla uyandım ama gözlerimi aralamadım. Kolumu sağıma attığımda Hyunjin'in bedenini hissettim. Yatakta doğrulup gözlerimi açtım ve sevgilim kişisine baktım.
Dudakları hafif aralanmış ve büzülmüş, yorganı üzerinden atmıştı. Sıcaklamıştı büyük ihtimalle. Yanında benim gibi bir Yunan tanrısı varken sıcaklamaması imkansızdı tabi ona da hak veriyordum.
Üzerine doğru eğilip yüzüne gelen saçları kulağının arkasına götürdüm. Büzülmüş olan dudakları yüzünü kendime çevirince normal halini aldı. O kadar öpülesi duruyorlardı ki kendime hakim olamadan yavaşça öpmeye başladım. Üst dudağını dudaklarımın arasına aldığımda Hyunjin gözlerini araladı. İki saniye falan ne olduğunu idrak etme çabasından sonra kendine geldi ve öpüşüme karşılık verdi.
Öpüşümüz daha çok derinleşirken üzerine çıktım ve dudağını ısırdım. Ağzından boğuk bir inleme çıkınca morartmak istercesine çekiştirerek emdim dudaklarını. Erkekliğini erkekliğimde hissetmemle birlikte dudaklarından ayrıldım.
Gözünün altındaki beni öpüp tek kaşımı ukalaca kaldırıp boynuna yöneldim. Bu zayıf noktasını keşfetmiştim bırakır mıyım sizce?
Keşfettiğim zayıf noktasına ilerleyip tüy gibi bir öpücük kondurdum ve dilimi gezdirmeye başladım. Hyunjin'in vücudu kasılınca gülümsedim. Biraz daha oyalandıktan sonra ıslak ve sesli bir şekilde öptüm. Dişlerimi bastırdığımda ağızından sesli ama titrek bir şekilde nefes verdi.
"F-felix." Kıkırdayıp başımı kaldırdım ve Hyunjin'in terlemiş yüzüne baktım. Dudaklarını uzun bir şekilde öpüp geri çekildim. "Günaydın güzelim. Baya terlemiş gözüküyorsun gece o kadar sıcak değildi aslında."
Salağa yatıp gülümseyerek Hyunjin'in yüzünü incelediğimde ciddi misin der gibi gözlerini kıstı. "Bir zayıf noktamı buldun sürekli kullanıyorsun fark etmedim sanma." Piçimsi bakışlar atarak dudaklarımı dudaklarına sürttüm ve etkileneceğine emin olduğum kısık bir ses tonuyla konuştum.
"Hoşuna gitmedi mi peki hm?" Dudaklarıma doğru nefesini verip burnumu öptü. Bu çocuğun burnumla bir derdi vardı. "İçimde seni becerme isteği doğuruyorsun. Bil istedim."
O konuşurken dudaklarımı ısırarak ve gülerek dudaklarını izliyordum. Ben biliyorum bu işi ayık olun. "Seni durduran mı var?"
Resmen gel sevişelim dediğim Hyunjin gülerek gözleriyle kapıyı işaret etti. "Aşağıdaki yarım akıllıların bazı şeyleri bölmesini istemiyorum."
Tam o sırada çalan kapı sözlerini doğrulamıştı. "Felix hazırlan hadi erken gidelim erken döneriz." Ne zaman geldiğini anlamadığım Lucas kapının arkasından seslenince onu onaylayıp aşağı gönderdim.
Bugün o eve gidip korumalarla konuşup tüm detayları öğrenecektim. Sorumluluk almaktan nefret ediyorum özellikle zorla aldığım sorumluluklardan.
Hyunjin'in düşünceli bir şekilde beni izlediğini fark edince güven verircesine yanağını öptüm. "Merak etme bebeğim sorun yok." Onaylar anlamda başını sallayıp gülümseyince ayağa kalktım. "Hazırlanacağım canım seni dışarı alayım."
Piç gülüşü atıp omuz silkti. "Ben kalmak istiyorum." Kolundan tutup ayağa kaldırdım ve kapıyı açıp koridora gönderdim. İkimizin de yüzünde aptal bir sırıtış varken kapının ardından elimi yaklaş dercesine salladım. Yaklaştığında ben de yüzümü yüzüne yaklaştırdım. "Bu gece bana gel." Cevap vermesine izin vermeden göz kırpıp kapıyı kapattım.
Dolabıma yönelip birkaç siyah parça çıkarttım ve üzerime geçirmeye başladım. Ne kadar garip değil mi? Bir süre önce hayatım çok sıradandı. Okula git, çocuklarla takıl, gece ağlamaktan uyuyama. Okulda git, çocuklarla takıl, geceleri ağlamaktan uyuyama. Bu döngü sürekli devam ederdi.