"Lix kendini daha fazla ne kadar perişan edeceksin gel işte kafan dağılır." Kolumu çekiştirerek beni ayağa kaldırmaya çalışan Jeongin'in elini üzerimden çektim.
"Oraya gelirsem kafam dağılmaz sikilir." Minho beni yatağımdan zorla kaldırdı ve dolabımın önüne itti. "Eğer şimdi kıyafetlerini giyip iki saate o parti yerinde olmazsan ben senin kafanı sikerim canım." Öpücük attı ve göz kırpıp odadan çıktı.
"Bir Minho'ya sözün geçmiyor zaten." Bana kınarcasına bakan Seungmin'e göz devirdim. "İyi şimdi defolun gidin de iki saat kafa dinleyeyim bari."
Jisung yavru kedi... Pardon sincap bakışlarını atıp gözlerini üzerime dikti. "Ne yani bizi istemiyor musun?" Ona sanki malmış gibi bakıp dolabı açtım. "Kanka böyle yapınca seni yalnızca Minho sevimli buluyor biliyorsun değil mi?"
Kısa bir söylenmenin ve gülüşmenin ardından odadan çıktılar. Yazın gelişini kutlamak için okul bir parti düzenliyordu. Bir okul partisi ne kadar eğlenceli olabilirdi ki? Çocuklar da kafam dağılsın diye beni zorla götürmeye çalışıyorlardı işte.
Dolabın kenarına baktığımda birkaç tane uyumlu kıyafetin özenle seçilerek koyulmuş olduğunu gördüm. Büyük ihtimalle Minho üzerime öylesine birkaç kıyafet takacağımı bildiği için bana çoktan kıyafet seçmişti.
Siyah ince kumaşlı bir gömlek altına da siyah bir pantolon seçmiş tokası parlak bir kemer koymuştu üzerine. Tarzımı bildiği için ona uygun seçmişti kıyafetleri.
Seçtiği giysileri üzerime geçirdikten sonra gömleğimin birkaç düğmesini açtım ve çok ince gelen gümüş renkli bir kolye taktım. Aynanın karşısına geçip yüzümdeki çillere bakınca gözümde bir anda çillerimi teker teker öptüğü zaman canlandı.
"Çok özledim."
Kendim bile duymakta zorlandığım sesim içimi parçalıyordu. Gözlerimden yaşların teker teker döküldüğünü görünce hemen elimin tersiyle sildim ve aynadan kendime bakıp gülümsedim. Çocukların ağladığımı fark etmemesi gerekiyordu.
Kenarda duran kapatıcıya gözüm çarptı. O gittiyse ona verdiğim sözler de onunla birlikte uçup gitmişti. Kapatıcıyı alıp titreyen ellerimle çillerimi kapattım.
Gri saçlarıma şekil verdikten sonra her zamanki parfümümü sıkıp odamdan çıktım. Çocuklar gitmişti. Neden gittiklerini sorgulamamıştım hiçbiri hazır değildi büyük ihtimalle hazırlanmak için kendi evlerine gitmişlerdi. Saate baktığımda Parti'nin başlamasına bir saat kaldığını gördüm.
Eğer uyursam uyanamazdım o yüzden herhangi bir film açıp koltuğa serildim ve saatin gelmesini bekledim.
***
Çalan telefonum biricik uykumun bölünmesine sebep olmuştu. Saate baktığımda parti'nin çoktan başlamış olduğunu gördüm. Büyük ihtimalle film izlerken uyuyakalmıştım. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Efendim Changbin." Arkadan yüksek bir müzik sesi geliyordu demek varmışlar.
"Neredesin sayın amına koyduğum?"
"Uyuyakalmışım geliyorum şimdi."
"Tamam bekliyoruz çabuk ol."
Yüzüne kapattıktan sonra araba anahtarımı alıp dışarıya çıktım. Ilık rüzgar bedenime çarpınca istemsizce gözlerim kapandı. Az da olsa rahatladığımı hissettiğim için mutluydum. Bangır bangır müzik sesi olan bir yere gideceğim aklıma gelince moralim bozuldu.
Arabaya binip parti'nin olacağı mekana doğru ilerledim. Slow bir müzik açtım ve direksiyonda ritim tutarak eşlik etmeye başladım. Gözüm yan koltuğun önüne kaydığında kırmızı bir kumaş parçasının ucunu gördüm. Ne olduğunu anlamak için arabayı sağa çekip kumaşa uzandım.