"Şu an burada Hyunjinle olmam gerekirdi." Seungmin'in elinden mısırı alıp avucuma doldurdum ve yarısını dökerek yemeye başladım.
"Arkadaşla gezmek her zaman sevgiliyle gezmekten daha eğlencelidir." Seungmin'e sen öyle san bakışlarımı atıp filme döndüm.
Kız canavardan kaçıyordu canavar peşinden koşuyordu sonra kızın ayağı takılıyordu yere oturup üstün zekasıyla geri geri sürünerek kaçmaya çalışıyordu falan.
Neden böyle bir filme geldik diye sorgulamak istemiyordum Seungmin en uzun filme bilet alıp sokmuştu beni zorla.
Seninle dışarı çıkmayı özledim ayağına izlemek istediği filme götürmüştü büyük ihtimalle beni.
Hyunjin'in döndüğü günün üzerinden tam 3 gün geçmişti. Her şey yolunda gidiyordu oldukça mutluyduk. Lucas mafya bozuntusunu araştırıyordu bir şeyler bulacağına emindim.
Biz de klasik olan mutlu hayatımıza geri dönmüştük.
Seungmin ve Chris çok yılışık ama çok minnoş bir çift olmuşlardı, Minho ve Jisung her zamanki gibi günde 3-4 kez ayrılıp barışıyorlardı ama sonunda hep diğer gün dudakları kıpkırmızı yanımıza dönüyorlardı, Jeongin bildiğiniz Jeongin işte bebeklik unvanını korumaya devam ediyordu. Changbin bıraktığı spora tekrar başladı her gün kaslarıyla bize hava atıyordu, ablam ve Lucas da mide bulandırıcı ilişkilerine devam ediyorlardı.
Bize gelecek olursak. Ömrümüzün sonuna kadar, son nefesimize kadar kimsenin bizi ayıramayacağına söz vermiştik hatta yemin etmiştik bir daha yollarımızı ayırmaya kesinlikle niyetimiz yoktu.
Tanrıdan tek dileğim ailemi benden almamasıydı. Ben onlarla mutluydum ve hep öyle olacaktım.
"Yuh kız öldü." Başımı çevirip mısırı dilini batırarak alan Seungmin'e baktım. BEN BİR SAATTİR O MISIRI YİYORDUM LAN.
"Ne iğrenç bir insansın." İçimden gelen kusma isteğini geri gönderip derin bir nefes aldım. "Ne var be benden mi tiksiniyorsun?"
Salaktı bu çocuk. "Ben senin salyalarının bulaştığı mısırı yemek zorunda mıyım?"
Seungmin bana kınarcasına bakıp ağızından peş peşe "cık" sesi çıkarttı. "Hyunjin'in salyalarını mideye indiriyorsun ama."
Sesli gülmemek için kendimi sıkıp filme dönecektim ki çok şükür bittiğini fark ettim. "Kalk hadi eve gidelim." Hızlıca ayaklanıp çıkışa doğru yürüdüm.
"Ne evi ya bu kadar mıydı yani?" Bunaltıcı sinema salonundan çıkıp aydınlık olan avm ye giriş yaptık.
Seungmin'e yandan bir gülüş atıp kaşlarımı kaldırdım. "Doğru söylüyorsun buraya gelmişken çarpışan arabalara binmezsek birbirimize ihanet etmiş oluruz."
Seungmin kahkaha atıp elini belime sarınca ben de ona sarıldım ve Avm nin eğlence alanına doğru ilerledik.
Seungmin'le her birlikte dışarı çıkmamızda muhakkak çarpışan arabalara biner birbirimizi remsen düşürmeye çalışırdık.
Eğlence alanına geldiğimizde birer jeton alıp arabalara yerleştik. Neyse ki sıra yoktu beklemeye tahammül edemezdim.
Seungmin'le birbirimize meydan okurcasına baktıktan sonra gazı kökledik. Tam birbirimize çarpacaktık ki yan taraftan bir çocuk aramızda girdi ve ikimize de aynı anda çarptı.
Çocuğa baktığımda ikimize de meydan okurcasına bakıyordu. Küçük velete bak sen daha kimlere bulaştığını bilmiyor. Çocuğa arkadan hızlı bir şekilde vurmak için ilerledim ama o ani bir dönüş alıp Seungmin'e çarptı.