(Yazardan)
Hyunjin kucağına yığılan bedenle ne yapacağını bilememişti.Korku bütün hücrelerini sarmıştı.Jeongin'in astımı olduğunu biliyordu.
Çok ileri seviye olmasada,yine de koşması kesinlikle onu kötü etkilerdi.Neden bunu bile bile koşmuştu?
Hızlıca kucağındaki beden ile arabaya ilerlemişti.Jeongin'i arka koltuğa yatırdıktan sonra hızlı hareketlerle öne geçmiş ve arabayı sürmeye başlamıştı.
Eve vardıklarında,korumalarını değiştirmesi gerektiğini anlamıştı.Böyle gerizekalı insanların koruma olması hiç mantıklı değildi.
Arabayı ani bir fren ile durdurup,baygın bedeni tekrardan kucağına alıp bahçenin kapısının açılmasıyla koşar adımlarla eve girmişti.
Jeongin'i odasına götürüp yatağa yatırdıktan sonra,cebinden telefonunu çıkarıp arkadaşı Chan'i aramıştı.
Kendisi doktordu fakat,silah alım satım yapıyordu.Bu yüzden Jeongin'e yardımcı olabileceğini biliyordu.
Chan,10-15 dakikaya orda olacağını söyledikten sonra,telefonu kapatmış beklemeye başlamıştı.
Yavaşça yatakta öylece yatan bedenin yanına oturmuş,saçını okşamaya başlamıştı.
Onu kaçırmak gibi bir düşüncesi yoktu,onunla tanışmayı bile düşünmüyordu.
Fakat bir kaç hafta önce kafede olan olaydan sonra mecburen böyle bir şey yapmıştı.
O gün,Jeongin'i rahatsız eden kişi Hyunjin'in düşmanı diyebileceğimiz biriydi.
Hyunjin adama saldırınca,adam Jeongin'in, Hyunjin için önemli olduğunu anlamıştı.
Muhtemelen,Hyunjin o gün Jeongin'i kaçırmasaydı,o adam kaçıracaktı.
Hyunjin bunun olmasına izin verecek değildi.Herkesten sakındığı çocuğu öylece bir şerefsizin eline veremezdi.
Aşağıdan gelen seslerle,Chan'in geldiğini anlamıştı.Bir veya iki dakika sonra odanın kapısı açılmıştı.
Chan elinde bir çantayla,Hyunjin'in yanına gelmişti.
Hyunjin Jeongin'i işaret edip,"Astımı var,kaçmak istediği için koştu.Sonra bayıldı."
Chan kafasını sallayıp,çantanın içerisinden bir kaç tane iğne ve burun kanülü çıkarmıştı.
Etrafı incelerken,derin bir nefes alıp Hyunjin'e dönmüştü.
"Onu sanırım,alt odaya götürmeliyiz"
Hyunjin anlık olarak afallamıştı,o kadar ciddi bir şey olduğunu anlamamıştı.Sesinin titrememesi için özen göstersede başarılı olamamıştı.
"O kadar mı ciddi durumu?"
"Tanrım,sonra konuşalım Hyunjin."
Hyunjin hızlıca kafasını sallayıp,Jeongin'i tekrar kucağına almıştı.Ardından koşar adımlarla aşağıya inmişti.
Bu odayı genel olarak ciddi şeylerde kullanırdı.Bir adamı vurulduysa,veya en basitinden kendi vurulmuşsa.
Odanın sol tarafındaki sedyeye Jeongin'i bırakıp arkadaşına hızlı olması gerektiğiyle ilgili bir şeyler söyledi.
Chan önce elindeki iğneleri vurduktan sonra,burun kanülünü takmıştı.
İşi bittikten sonra çöpleri sedyenin hemen yanındaki çöpe atmıştı.
"Anlat bakalım,yaptığın gerizekalılıktan sonra nasıl hissediyorsun?"
Hyunjin arkadaşının konuşmasıyla göz devirmiş, biraz ilerde olan sandalyeyi sedyenin başına çekip oturmuştu.
"Keyiften yapmadım heralde"
"Keyiften yapmadığını biliyorum Hyunjin,ama yinede yaptığın şey doğru değil."
"Biliyorum,ama eğer ben yapmasaydım o şerefsiz yapacaktı."
Hyunjin iç çekip,kafasını Jeongin'e çevirmişti.Baygın olsa bile çok güzeldi. Şekilli dudakları,bir tilkiyi andıran gözleri,her gördüğünde ısırmak istediği minik burnu ve yumuşacık görünen saçları vardı.
"Eninde sonunda kaçmaya çalışacağını biliyordum.Yani hiç bir şey yapmadan durmasını beklemek aptallık olurdu."
"Hyunjin, seni anlıyorum ona çok değer veriyorsun.Ama onun bir hayatı var,arkadaşları var okuması gereken bir okulu var. Onu bunlardan mahrum bırakman yanlış."
Hyunjin sessizce kafasını sallamıştı.
"Arkadaşlarıyla en kısa sürede görüştüreceğim.Haftayada okula gitmesini sağlayacağım zaten."
"Doğru düşünmüşsün.Ben bu hallerini birazda psikolojisine bağlıyorum."
Hyunjin elini saçlarından geçirip arkadaşına cevap vermişti.
"Kendisi zaten çok hassas,korkakta biri.Bebek gibi savunmasız.Ama arkadaşlarıyla görüştüğünde ve okula gittiğinde kafasının dağılacağına inanıyorum."
Chan ile biraz daha konuştuktan sonra Chan evine dönmüştü.Hyunjin'e kanülü iki saat sonra çıkarması gerektiğini söylemeyi unutmamıştı.
Hyunjin,Chan gittikten sonra Jeongin'i izlemeye başlamıştı.Çok seviyordu.Gerçekten çok seviyordu.
Jeongin'in kendisinden nefret ettiğini biliyordu.Bu konuda onu yargılayamazdı.Zaten Jeongin'in ona hemen aşık olmasını,kollarına atlamasını beklemiyordu.
Muhtemelen hiç bir zaman sevmeyecekti kendisini.Bu gerçeği bilse bile kendini hayal kurmaktan alıkoyamıyordu.
Mesela,sevgili olsalardı.Jeongin'de onu sevseydi ne olurdu? Jeongin tarafından sevilmenin nasıl bir his olduğunu merak etmişti bir anda.
Bazenleri,Jisung ve Seungmin'i kıskanmadan duramıyordu.Sürekli Jeongin'le temas halindelerdi.
Birbirlerine sıkça sarılır,sevgilerini belli ederlerdi.
Hyunjin kendi arkadaşlarıyla kesinlikle böyle bir ilişkiye sahip değildi.
Daha çok birbirlerine hakaret eder,sevgilerini birbirlerine vurarak belli ederlerdi.
Chan en az onlar kadar deli dolu olsada,onlara göre daha olgun olduğu gözardı edilemeyecek bir şeydi.
İç çektikten sonra cebindeki telefonunu çıkardı Hyunjin.
Jeongin'in bir kaç fotoğrafını çektikten sonra,burnunu yumuşacık görünen saçlara götürmüş ve güzel kokuyu içine çekmişti.
Jeongin'in kendine has,çok güzel bir kokusu vardı.Hyunjin o kokuyu ömrü boyunca unutabileceğini sanmıyordu.
Telefonunda ki fotoğraflara bakıp gülümsedikten sonra,bir saat sonrası için alarm kurmuştu.
Ardından Jeongin'i izlemeye devam etmişti.
Ona uyandıktan sonra herşeyi açıklayacakı.Neden burda olduğunu,ve anlatması gereken diğer şeyleri.
Ay selamm
Çok saçma olduğunu düşündüğüm bir bölüm oldu açıkcası.
Geçiş bölümü gibi düşünebiliriz.
İlerideki bir kaç bölümü elimden geldiğince soft yazmaya çalışacağım dosöpzepaşa
Beğenmediğiniz bir şey varsa yazabilirsinizz
Umarım beğenirsinizzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saudade' hyunin
RandomHyunjin,Jeongin'i çok seviyordu. hyunin/minsung/changlix/chanmin #hyunin-2