(Jeongin)
Boğazımda ki sızıyla gözlerimi aralamıştım,en son hatırladığım şey kaçmaya çalıştığım ama başarısız olduğumdu.
Hafifçe dikelerek,bir haftadır alıştığım odaya boş bakışlar atmaya başlamıştım.
Yorgun hissediyordum,ve boğazımda ve başımda ağrı vardı.
Tekrar yattıktan sonra gözlerimi kapatıp odaya birinin girmesini beklemiştim. İllaki biri gelirdi.
Dediğim gibi de olmuştu.Bir kaç dakika sonra,kapı açılmıştı.Kapının açılmasıyla kapalı olan gözlerimi açmıştım.
Odaya giren Hyunjin ile göz göze geldiğimizde gülümseyerek yanıma gelmişti.
"Nasıl hissediyorsun?"
"Boğazım ve başım ağrıyor."
Çatallı çıkan sesimle yüzümü buruşturdum.
"O zaman beklemelisin,ağrı kesici ve su alıp geliyorum."
Cevap vermemi beklemeden odadan çıktığında gözlerimi devirdim.
Planımın kusursuz olduğunu düşünmüştüm,ama sanırım hesaba katmadığım şey Hyunjin'in dışarda olacağıydı.
Kaçmaya o kadar odaklanmıştım ki evden çıkış sesini bile duymamıştım.
Elinde ağrı kesici ve bir bardak su ile odaya giren Hyunjin'e kısa bir bakış atıp oturur pozisyona geldim.
Elinden aldığım ağrı kesiciyi ve suyu içince boğazımın azda olsa rahatladığını hissetmiştim.
"Bir şey konuşmamız lazım"
Hyunjin'in konuşmasıyla bakışlarım ona döndü.Sessizce kafamı salladım.Ne konuşacağımızı bilmiyordum,açıkçası bilmekte istemiyordum.
"İstersen biraz dinlen"
"Gerek yok."
Sert çıkan sesimle cevap verdiğimde,kafasını sallayıp yatağa oturmuştu.Ardından beni kendisine çekip sırtını duvara yaslamıştı.Benim kafam ise onun göğsündeydi.
Ne kadar rahatsız olsamda karşı gelecek halim yoktu.
"Öncelikle neden burda olduğunu merak ediyorsun değil mi?"
"Evet."
Cevap verdikten sonra derin bir nefes almıştı.
" O zaman anlatayım."
"Açıkçası,nasıl anlatacağımdan emin değilim.Saçmalamamayı umuyorum.Çünkü seni korkutmak istemiyorum."
Kafamı göğsünden kaldırıp göz göze gelmemizi sağladığımda,gözlerinde ki anlamlandıramadığım bakışlarla bakıyordu.
Başımı tekrar göğsüne koyduktan sonra başıma bir kaç öpücük kondurduğunu hissetmiştim.
"Seni ilk gördüğümde,13 yaşındaydın.Jisung ve Seungmin ile oyun oynuyordun. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen,hâlâ aklımda. O zaman gerçekten çok dikkatimi çekmiştin,başta basit bir ilgi olduğunu düşünmüştüm. Ama zaman geçtikçe yanıldığımı anladım.
15 yaşındaydın, hatırlıyorsundur muhtemelen,okul çıkışı saatin akşama doğruydu ve hava karanlık olurdu. Jisung ve Seungmin yanında değildi. Okulunun sağ tarafındaki sokakta bir adam sana dokunmaya çalışmıştı.Aklım çıkmıştı,gerçekten."Cümlesini bitirdikten sonra iç çekip devam etmişti.
" O gün,adamın üzerine atladığımda, o kadar korkmuştun ki sadece koşarak uzaklaşmıştın. Herneyse,o adam benim ilk öldürdüğüm kişiydi."
Gözlerim şokla açılırken,içimden bir ürperti geçmişti.
"Babam zaten mafyaydı,silah alım satım işi yapıyordu.Onun için adam öldürmek yemek yemek kadar basit bir şeydi. Ama benim için değildi,hiç bir zaman birinin yaşama hakkını elinden almak hoşuma gitmemişti.
Ama o gün,öfke tüm benliğimi ele geçirmişti. Açıkçası haketmediğini söyleyemem,bir tacizcinin layığı olam kesinlikle ölümdür."Bir kaç saniye duraksadıktan sonra tekrardan konuşmuştu.
"13 yaşında seni gördüğüm zamandan beri,seni takip ediyordum.Bunu sapıklık olarak adlandırabilirsin ama benim için tamamen seni korumak için yaptığım bir şeydi. Aklına gelir mi bilmiyorum ama markette karşılaştığın,ve seni evine kadar takip eden kişi bendim.Saat geçti ve başına bir şey gelebilirdi,bende o yüzden her zaman yaptığım gibi eve sağsalim gidene kadar seni takip ettim.
Ayrıca,bu anlattıklarım sana basit bir şey gibi gelebilir ama benim için gerçekten çok önemli ve anlatması zor şeyler.""Hyunjin,bunlar bana basit gelmiyor."
"Güzel.Devam ediyorum."
Kafamı sallayıp devam etmesini beklemiştim.
"Sana gereğinden fazla değer verdiğimi sen 14 yaşındayken anlamıştım. Gülünce çıkan gamzen o zamanlar çok hoşuma giderdi."
Hafifçe güldü.
"Gerçi hala çok hoşuma gidiyor."
"Herneyse,dediğim gibi gamzen çok hoşuma giderdi.Veya tilkiyi andıran gözlerin,fındık gibi olan her gördüğümde ısırmak istediğim burnun.Her ayrıntını çok seviyordum.
Bir gün evde otururken,her zaman yaptığım gibi bir şeyler çiziyordum.
Çizimim bittikten sonra,seni çizdiğimi fark etmiştim.Gerçekten,seni çizmeyi düşünmemiştim.Elimi kalemi aldığımda ellerimin beni yönetmesine izin verirdim.
O gün yaptığım o resmi saatlerce izledim.O zaman hissettiklerimin basit bir ilgi olmadığını anladım.
Gelelim seni neden buraya getirdiğime,geçen haftalarda kafede olan olayı hatırlıyor musun?"Kafamı salladım,unutmak gibi bir lüksüm yoktu.
"Kafedeki adam,benim düşmanım diyebileceğim biri.Bu zamana kadar senin varlığından kimsenin haberi yoktu,sana zarar gelmemesi için söylememeye kararlıydım. Ama o gün o adama saldırınca,senin benim içim önemli olduğunu anladılar.
Eğer seni ben kaçırmasaydım,çok yüksek ihtimal onlar kaçıracaktı ve muhtemelen sana her türlü eziyeti yapacaklardı.""Nasıl yani?O adam karşıma çıkmasaydı hiç bir zaman benimle tanışmayacak mıydın?"
"Hayır.Seni her zaman uzaktan sevmek istiyordum,ne olursa olsun.Birini sevip onunla birlikte olduğunda bile,ben seni uzaktan sevecektim.Belki acı çekecektim,üzülecektim ama yinede her zaman düşüncem buydu."
"Anladım."
"Son olarak ailenin ölümü var."
Kanımın donduğunu hissediyordum,onların ölümüyle Hyunjin'in ne alakası vardı?
"O yangında seni kurtaran,bendim Jeongin."
Selaammmmm
Uzun bir bölüm oldu sanırım,az çok anladınız zaten.
Diğer bölüm birazcık geçmişle alakalı olacak.
Beğenmediğiniz bir yer varsa yazabilirsiniz
Umarım beğenirsinizzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saudade' hyunin
RandomHyunjin,Jeongin'i çok seviyordu. hyunin/minsung/changlix/chanmin #hyunin-2