Gecenin geri kalanında Uriel Belgin'in zihnini etkiledi fakat bu pek kolay olmuyordu. Yaşadıkları her anı rüya gibi işliyordu ancak Belgin'in zihni karşı koyuyor sürekli yeni sorular üretiyordu. Uriel, bunun için hkayedeki boşluklara dikkat çekmek doğru olacak diye düşündü, ya da boşluklar yaratmak. Örneğin, karşısına ilk çıktığı kahveci dükkanından çıkarken onu sorduğu barista kız hiç birini görmediğini söyleyecekti veya işe girdiği halde neden ondan kimse evrak talep etmemişti. Böyle şeyler rüyalarda olurdu. Tüm hikayeyi rüyalaştırdıktan sonra, Belgin'in kahvecide çalışması ile ilgili anıları rüyalaştırmak için ailesinin anılarını da zihinlerinden kaldırdığında neredeyse sabah olacaktı. Uriel ayrılık vaktinin gelmiş olduğuna üzülerek Belgin'in alnına şevkatli bir öpücük kondurdu.
Yataktan kalktı, kanadından düşen bir parça tüyü Belgin'e bırakacaktı. Böylece en azından onu bu odadayken koruyabilmiş olacaktı. Uriel tüyü Belgin'in bulamayacağı bir yere saklamaya karar verdi.
Yerde serili olan küçük halıyı yavaşça kenarından kaldırdı, ardından yer döşemesini ve kanat tüyünü döşemenin altına yerleştirdi. "Onu bulamaması daha iyi" diye düşündü, böylece varlığına dair kanıtı olmayacaktı.
Yerden doğruldu, pencerenin yanında ufak bir çalışma masası vardı. Biraz dağınık olan masanın üzerindeki bir kitap dikkatini çekti "melekler sözlüğü". Belgin ile buluşmasına aracı olan kitap. Kitabın hemen yanında da, onunla insan formunda ilk karşılaştığı gün Belgin'in boynunda olan inci kolye duruyordu. Uriel kanat tüyünü bırakmıştı,karşılığında ona dair bir şey alabilirim diye düşündü ve kolyeyi bileğine doladı.
Yavaşça arkasına döndü, Belgin yüzünde sevimli bir tebessüm ile derin bir uykudaydı.
"İyi insanlar rüyalarında gülümserlerler" diye düşündü Uriel çünkü onların savunmasız anlarında karşılarına çıkacak yaşanmışlıkları olmaz.Tekrar Belgin'in yanına döndü, yüzüne düşen bir parça saçı eliyle nazikçe kulağının arkasına sıkıştırdı. Yumuşacık teni ve bahar çiçeklerini andıran bir kokusu vardı. Uriel o anda kalmak istedi, gidemiyordu. Bu sırada Belgin'in göz kapakları hareket etmeye başladı. Uriel anladı ki gitme vakti gelmişti. Hızlı ama isteksiz adımlarla balkona çıktı ve kendini alacakaranlık gökyüzüne bıraktı. O evine döndüğünde Belgin için hiç varolmamış olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARZ CAZİBESİ
FantasíaBir insan kadınının görüp görebileceği en yakışıklı erkekti. Kadim bir güzelliği vardı. Sadece tek bir kez bakmak bile insanı şair yapmaya yeterdi. Bal rengi bakışları insanı dilsize çeviriyordu. Yüzüne bakıldığında yaşını tahmin etmek mümkün değild...