Bölüm 2 kısım 3

5.8K 282 6
                                    


Ertesi sabah Belgin saat altıya kadar uyuyabilmişti. Tüm gece yatağın içinde dönüp durmuş; ve altıdan sonra da daha fazla uyuyamayacağına karar verip kalkmıştı. En son ne için bu kadar heyecanlı hissettiğini hatırlamaya çalıştı. Muhtemelen hayatının en heyecanlı sabahıydı, kalbi bir kuş gibi göğüs kafesinin içinde çırpınıyordu.

Kahvaltısını erkenden yaptı, rahat ama şık kıyafetler seçmeye özen göstererek hazırlandı. Kahvecinin iki olağanüstü çalışanının ve tabi ki sevgili yeni patronunun gölgesinde kalmamak için elinden geleni yaptı. Onlar aklına gelince istemsizce burun kıvırdı, kendini yanlarında patates gibi hissediyordu. Küçük tombul bir patates... Bu düşüncesine sesli bir şekilde güldü. Siyah askılı bir bluz ve ispanyol paçalı bir pantolon seçmişti. Boynuna çok sevdiği uzun kelebekli kolyesini takmıştı.

Evden çıkarken annesi ile vedalaştı. Sevimsiz bir ifadeyle kapıda bekliyordu fakat kızının yüzündeki mutluluğu görünce o da fark etmeden yumuşamıştı.

Saat dokuza çeyrek kala kahvecinin önündeydi. Önceki gün gördüğü çalışanlardan biri kapının önünü süpürüyordu. Onu görünce neşeli bir şekilde:

''Günaydın sen Belgin olmalısın. Ben Mehmet'' dedi.

Belgin:

''Memnun oldum Mehmet'' diye yanıtladı.

İçeriye hızlı bir bakış attı. Tabi ki aradığı kişi orada değildi. Onu farkeden diğer çalışma arkadaşı:

''Merhaba Belgin, ben Melek. Tahir Bey seni yukarıda bekliyor'' dedi.

Belgin:

''Çok memnun oldum'' diyerek gülümsedi.

Hızlı adımlarla merdivenleri tırmandı. Uriel ya da Belgin'in bildiği isimle Tahir Bey masasında oturuyordu. Belgin gördüğü manzaranın filmlerden çıkmış gibi göründüğünü düşündü. Kesinlikle yüksek bütçeyle çekilen kaliteli bir filmden...

Uriel Belgin'i görünce gülümsedi:

''Tam zamanında geldin, beklemekten pek hoşlanmıyorum. Dün senin için daha iyi olabilecek bir iş düşündüm ama önce şunu sormam gerek. İngilizce biliyor musun?''

Belgin ani gelen soru karşısında şaşırdı:

''Evet iyi derecede İngilizce biliyorum. Fakat kahve yapmak için bu ne işe yarar onu bilmiyorum'' dedi.

Uriel gülümseyerek:

''Peki nerede öğrendin?''

Belgin:

''Bir proje için 6 aylığına Avrupa'da bulunmuştum. Bu süre zarfında öğrendim.'' dedi

Uriel:

''Bu benim için yeterli. Şirketimin yurt dışı yazışmalarına ayıracak yeterli zamanı bulamıyorum. Eğer kabul edersen bu yazışmaları çevirip her gün bana bir rapor sunacaksın. İstersen aşağı da yardım edebilirsin boş zamanlarında. Tam olarak çalışma alanın da işte tam şurası'' dedi, eliyle işaret ederek.

Belgin ani gelen iş teklifi karşısında çok sevinmişti. Dün küçük toplantılarını gerçekleştirdikleri cam kenarında şimdi. Ofisin devamı ile uyumlu bir masa vardı.

''Bilmiyorum ki başarabilir miyim? Yani ben bir hemşireyim bu konuda bir eğitimim yok'' dedi.

Uriel:

''Benim için söylediklerin yeterli, hadi gel sana işini anlatayım'' dedi

Geniş odanın içinde Belgin'in masasına doğru yürümeye başladı. Belgin istemsizce onu takip ediyordu. Uriel sandalyesini çekti, Belgin bu eski ve artık çok kişinin yapmadığı jest karşısında gülümseyip oturdu ardından teşekkür etti.

Uriel Belgin'in üzerinden bilgisayara uzandı birkaç site açıp, birkaç şifre girdikten sonra bahsettiği yazışmalara ulaştı.

''İşte bahsettiğim yazışmalar bunlar'' dedi.

O sırada Belgin, Uriel'in yakınlığının vermiş olduğu uyuşukluk hissi ile ekrana bakıyor, aklını oraya veremiyordu. Sadece sesini, kokusunu, erkeksi yüzünü düşünüyordu. Melekler her zaman insanlar üzerinde hayranlık uyandırırdı ama Belgin, Urielden olması gerekenden de fazla etkileniyordu. Bu anın tadını çıkarmak istercesine kokuyla ciğerlerini doldurdu. O sırada Uriel bakışlarını Belgin'e çevirdi ve anlayışlı bir gülümsemeyle:

''İşlere hızlı başladığımız için şaşırdın sanırım. Ben en iyisi sana bunları yazayım'' dedi.

Yine Belgin'in üzerinden kalemliğe uzandı. Kâğıda birtakım adresler, yönergeler ve şifreler yazdı. Belgin yazının güzelliğine hayran kaldı. Bu adamın neden kusurlu bir şeyi yok diye düşündü. Kendi yazısı çirkin sayılmazdı ama kesinlikle bunun kanında çivi yazısı gibi kalırdı.

Uriel yazacaklarını tamamladıktan sonra:

''Öyle sanıyorum ki şimdilik bu kadar bilgi yeterli. Daha sonra sormak istediklerin için bir toplantı yaparız. Birkaç yasal prosedür için gerekli evrakları da yazdım onları tamamlayıp bana getirirsin. Benim birkaç işim var çıkmam gerek.''dedi.

Belgin:

''Teşekkürler Tahir Bey'' diye cevapladı.

Gerçekten de onun buradan ayrılacak olmasına üzülmüştü. Sonraki birkaç saat boyunca değişen bir şey olmadı. Belgin yazışmaları Türkçeye çevirdi, birkaç kahve içti, aşağı indi, Melek ve Mehmet ile sohbet etti, öğle arası için mutfakta kendine sandiviç yaptı. Atıştırdıktan sonra yukarı çıktı, tam kendi masasına oturacakken, gözüne Tahir Beyin masası ilişti. ''Biraz göz atmaktan zarar gelmez'' diye düşündü. Masanın üzerinde herhangi bir fotoğraf veya anı kalıntısı yoktu. Sadece çalışmak için ne gerekirse onlar vardı. Arkasındaki kitaplığa döndü. Birçok dilde yazılmış kitaplarla doluydu. ''Bu adam kaç dil biliyor?'' diye düşündü. Bazılarının alfabesini bile tanıyamadı. Bunların fotoğrafını çekip görsel araması yaptı. Bir tanesi eski Sümerce idi. Diğer kitapların hangi dilde yazıldığına dair bir bilgiye rastlamadı. Bu adam tarihi eser kaçakçısı mıydı? Çok zengi bir koleksiyoncu mu? Yoksa pek çok dilin yanında ölü dilleri de bilen bir deha mı? Gerçekten de onda tuhaf bir şeyler vardı. Düşüncelere dalmışken hemen arkasından gelen sesle irkildi.

Uriel:

''Merak ettiğin her şeyi sorabilirsin ama karıştırmak pek hoş değil'' dedi.

Belgin rezil olmuştu, ne diyeceğini bilemedi:

''Sadece kitaplarınız bir anlık dikkatimi çekti bakmamda bir sakınca olduğunu düşünemedim. Özür dilerim'' dedi.

Mahcup bir şekilde masasına döndü. Birkaç dakika sessizlik içinde bilgisayarlarının ekranına baktılar, derken şiddetli bir yağmur başladı. Belgin bu adamı ilk kez bir yağmurdan sonra gördüğünü hatırladı. Rüyasında. Her ne olursa olsun bunu çözemiyor ve ikna olmuyordu. Dönen sandalyesini çevirip yağmuru izlemeye daldı. Güneş yavaş yavaş gökyüzünü terk ediyordu.

ARZ CAZİBESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin