(Ben geldiiiim! Treasure Era 2.kitaptayız. Sizlere söylediğim gibi Jaehyuk ile devam ediyorum. Konuları sizden sakladım. O yüzden konuları anca kitabı okurken öğreniyorsunuz. Bugün günlerden 1 mart. Normalde 9 gün sonra yani ayın 10'unda başlayacaktım kitaba. Ama baktım kimse umursamıyor zaten. Ben de bugün başladım. O yüzden lütfen okuyorsanız oy da verin. Sizleri seviyorum. İyi okumalar💕)
-Haftaya söylediğim sayfalara çalışıp geliin! Görüşürüz. Diyerek eşyalarını toparladı öğretmenimiz. Kimya dersi bitmişti. Pek de umrumda değildi. Ben zengindim. Ve böyle mutluydum. Kitabın kapağını kapatıp elimi tekrar cebime koydum. Tam kalkacaktım ki Midam geldi.
-Sombi'dekiler okul çıkışında bekleyeceklermiş. Dedi ve yanımdaki sıraya oturdu. Sombi lisesindekilerle pek anlaşamazdık. Kavga edecektik yine. Bu seferki dertleri neydi anlamadım. Ama korkak gibi kaçmak olmazdı. Woo Midam benimle beraber takılırdı. Daha doğrusu bizimle takılırdı. Ardından Min Baekho da geldi.
-Çıkışta işimiz varmış. Dedim. Elindeki kuşağı sarıp çantasına koydu.
-Antremana gitmeyecek misin?
-Hayır. Sombi'deyiz.
-Peki. Jongchan'a söylediniz mi?
-O herif nerede?
-Muhtemelen yine astı okulu. Dedi Midam.
-Eyh! Neden beraber hareket edemiyoruz ki? İnsan haber verir. Dedim. Sonra Baekho'ya döndüm.
-Çıkışta hazır olmasını söyle.
-Sombi mi? Geçen hafta bulaşmadılar mı bize? Tekrar mı? Diye ortama girip yaptı Woosang.
-Gidelim bakalım. Dertleri neyse anlarız. Diyerek konuyu kapattım. Masamın başına toplanmışlardı. Birden Midam'ın telefonuna bildirim geldi. Telefonunu çıkarıp baktığında kaşları çatıldı.
-Bu ne?
-Ne? Diye hepimizin yerine sordu Baekho. Midam telefonu çevirdi. Hepimizin yüzümüzü ekrana sokmuştuk. Jongchan'ın kardeşinin fotoğrafıydı bu.
-Bu Somi değil mi? Diye şaşkınlıkla sordu Woosang.
-Pislik herif. Diye mırıldandım.
-Yha! Jongchan tek başına gitmiş olmasın? Diye şüpheli bir fikir ortaya attı Baekho. Onun söylediği şey ile önce birbirlerine sonra bana bakındılar.
-Gitmişse ne yapalım? Kendi kaşındı. Dedim. Sınıf başkanının aynı zamanda öğrenci konseyi başkanının içeri girmesi ile herkes yerine oturup ona odaklandı. Okulun en zeki öğrencisi oydu. Bir sürü yarışmalarda birinciliği vardı. Normal insanlar gibi yemek yiyerek değil de kağıt yiyerek beslenirdi sanki. Başı defter kitaptan asla kalkmazdı.
-Herkes buraya baksın! Diye öğretmen kürsüsüne bir iki tokat attı.
-Bugün akşam dersleri yapılmayacak. Toplantı var. Yani bu dersten sonra evlerinize dağılın. Dedi ve yerine geçip oturdu. Herkese bir ferahlama gelmişti. Bizim zaten Sombi ile işimiz vardı. Benim için tablo hala aynıydı. Edebiyatçının içeri girmesi ile başımı masaya koyup gözlerimi kapamam aynı zaman içinde olmuştu. Dersi gözlerim kapalı dinlemiş ardından zilin çalması ile toparlanıp çıkmıştık. Sombi lisesinin önüne gelince okulda sakladığım sigarayı çıkarıp bir tane yaktım. Ayağımı yere sürte sürte sigaramı içiyordum.
-SANG TAE WOOK! Diye adım seslenince arkama döndüm. Somi'nin omzuna kolunu atmış bize doğru geliyordu. Somi'nin gözü yaşlıydı. Somi'nin ağladığını görünce sinirlerim tepeme çıkmıştı. Somi bizden iki yaş küçüktü. Onu neden bu işe bulaştırıyordu ki? Karşımıza gelince durdu. Somi'nin saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRUE ANGELS WOULD BE RUDE
FanfictionVücudu titriyordu. Yarı ölüydü şimdilik. Benim de üstümde kanlar oluşmuştu. Yavru köpek gibiydi. Ben ise şaşkın ve endişeliydim. Şaşırmış ve afallamıştım...