(Bakın belki rol diyeceksiniz belki abartı diyeceksiniz. Ama gerçekten bu çocuk bana huzur veriyor. Çok tatlı aşırı şeker. Çok masum fazla masum.)
Sınıfa girince yollarımız ayrıldı. Masama oturdum. Baekho yanıma geldi.
-Daekjo. Bugünki.
-Sebep?
-Maçı kaybettik. Gara hile yaptıklarını söylüyor.
-Peki. Bakarız icabına. Dedim. Yerine oturdu. Dersler gelip geçti. Öğle yemeğinde İjoo'yu görmediğimi fark edip bu işin peşine düştüm. Okulun içinde İjoo'yu aramaya başladım. Bulamayınca telefondan aradım.
-Alo.
-Ne oldu?
-Neredesin sen?
-Konferans odasının hoparlörlerine bakıyorum. Kontrol için. Neden?
-Yemeğe gelmedin?
-Aaa...Seok beni yemeğe çıkardı. Dışarda yedik.
-Neeee?
-Ne?
-Dışarda mı yedin?
-Evet.
-Kapat. Dedim ve ben yüzüne kapattım. Salak gibi okulda onu arıyordum. Okul çıkışında Baekho ve Woosang'ı peşime alıp Daekjo meslek lisesine gittik.
-Demek hile ha? Dedim.
-Ne güzel iftira? Diyince yüzüne yumruk attım. Yere serilmişti. Bu yumruklama işi çok iyi stres attırıyordu. Tekrar ayaklanınca arkadaşları da kavgaya girdi. Duvara ittiğim çocuğun özel bölgesine tekme attıktan sonra gülümsedim. Kendimi çok iyi hissediyordum. Biraz geriye gittikten sonra biri koluma tutundu. Geriye dönüp onu ittim. Çantamı yüzüme vurdum. Önümdeki ile yeniden ilgilendim. Sonra tekrar biri koluma sarıldı. Arkamı döndüm. Yine itecekken bu sefer kolumu tutanın İjoo olduğunu öğrenmemle durdum.
-İjoo! Diye şaşkınlıkla ismini sayıklarken yan taraftan yumruk yedim. Yere düşmüştüm. Üstüme çıkıp daha fazla yumrukladı. Yüzüm uyuşuktu ve tüm yüzümde ıslaklık hissediyordum. Galiba ter ve kan birbirine bulaşmıştı.
-YETEEEER! Diye cırladı İjoo. O an herkes duruldu. Bu şiddetli sesin ondan çıkma ihtimali yoktu ama çıkarmıştı. Üstümdeki çocuk bacağını kaburgalarımın altındaki boşluğa batırmıştı. Üstümden kalkarken acısı hissedilmişti. Toparlanıp gittiler. Baekho ve Woosang beni kaldırmak için gelse de kaburgalarımdan yükselen acı ile yerimde kıvranmaya başlamıştım. Kalkmam biraz zaman alsa da kalkabilmiştim.
-Bin şu arabaya! Diye azarladı beni. Şoförü gelmişti. Beni arabaya bindirip evine götürdü.
-Gel buraya. Dedi. Evin kapısını açmış beni ilerletmişti. Koltuğa oturttuktan sonra çantasını da koltuğa atıp gitti. Koluğa yaslanmıştım. İster istemez başım geriye düşmüştü. Bir çanta getirip içini açtı. İçi pansuman eşyaları ve ameliyatlarda kullanılan dikiş aletleri ile doluydu. Bir an duraksadı. Sonra tekrar kalktı.
-Önce yüzünü yıkamamız gerek. Dedi. Kalkmama tekrar yardımcı oldu. Banyoya gidip yüzümü yıkadı.
-Şey...ne yapsak? Sen. Sen burada otur. Ben içerden eşyaları getirecem. Dedi. Oturdum. Hemen gidip geldi. Yüzümü kurutup tentürdiyot sürdü. Yara bandı yapıştırıp şişiklerim için buz verdi. Sonra içeri gittik. Oturdum.
-Şimdi daha iyi misin? Diye sordu. Başımla onu onayladım.
-Yaralı olmayasdın bir güzel pataklardım seni. Kavga etmekten neden bu kadar zevk alıyorsun ki? Manyak! Dedi. Yanıma çöküp oturdu. Kollarını önünde bağlayıp kaşlarını çattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRUE ANGELS WOULD BE RUDE
FanfictionVücudu titriyordu. Yarı ölüydü şimdilik. Benim de üstümde kanlar oluşmuştu. Yavru köpek gibiydi. Ben ise şaşkın ve endişeliydim. Şaşırmış ve afallamıştım...