(Bir sonraki bölüm final. Bu kitap çok çabuk gitti. Ağlıyorum ㅠㅠ! Ama gururdan. Çünkü aşırı eğlenceli bir kitaptı. Ama hedefe ulaştık❤❤❤)
Ayağa kalktım. Onu karşılamak için ilerlemeden önce ceketimi düzenledim. Birbirimize gülümsedik. O da durmuştu öylece. Dudaklarını birbirine bastırıp güldü. İlerledim. Tam da karşısına geçtim. O da biraz daha adımlayıp aramızda kalan ufak mesafeyi kapattı.
-İyi görünüyorsun.
-Sen de güzel olmuşsun. Çok...çok yakışmış.
-Biraz utanç verici ama.
-Hayır. Utanmanı gerektirecek bir şey yok. Gurur duymalısın.
-Hayır yaram yüzünden değil. İlk defa böyle bir elbise giyiniyorum. Herkes bakıyormuş gibi hissediyorum. Dedi ve ufaktan güldü.
-Evet. Bakıyorlar. Güzel olduğun için. Dedim. Gözleri büyümüş gülümsemesi genişlemişti.
-Oturalım. Dedim ve masayı gösterdim. Önden o ilerledi. Arkasından gittim. Sandalyesini çekip oturmasına yardım ettim. Ardından ben de karşısına oturdum. Garson geldi. Siparişlerimizi verdik ve gitti. Yemeğimizle beraber kırmızı şarap da gelmişti. Önce İjoo'ya sonra kendime doldurdum.
-Yeni ev nasıl?
-Ferah ve güzel kokuyor.
-Ev kokusu hiç olmadı mı? Evinizde.
-Hm. Olmazdı hiç. Annem kötü kokudan hoşlanırdı. Hatta bu yüzden bazen evi mevsim boyunca temizlemezdi. Kan kokusu...sanki onun için oksijendi. O yüzden parfüm bile kullanamazdık evin içinde.
-Artık bolca güzel kokular sürünebilirsin.
-Evet. Şampuanımı bile değiştirdim.
-Sevindim. Dedim. Yemeğimizi yedik.
-Ah doğru. Bana bir şey vermen gerektiğini söylemiştin.
-Evet. Dedim. Sonra garsonu çağırdım.
-Buyurun efendim.
-Emaneti getirir misin? Dedim. Saygı işe eğilip gitti. Sonra geldi. Siyah kadife kutuyu alıp açtım.
-Bileğin. Dedim. Önce bana bileğini uzattı. Pırlantalı bilekliği bileğine taktım.
-Bu...
-Sana yakışan bir şey. Deneme sınavı için hediye.
-Ne?
-Hediya aldığım için beni kıskanmıştın. Bu hediye senin için. Dedim. Kalkıp pırlantalı kolyeyi de boynuna taktım. Elini kolyenin üstüne koyup okşadı. Yerime geçtim. Artık tamamen parlıyordu. Gülümsedim. Çıktıktan sonra yarın okulda buluşmak adına ayrıldık. Eve geldim. Ona karşı hislerim vardı. Bu yalan değildi. Onu seviyordum. Bunu açıklamak için daha uygun bir zamanı beklemem gerekiyordu.
(2 gün sonra)
Okuldan çıkmış arabaya doğru yürüyordum. Biri yine koluma girdi. İjoo'ydu.-Kolumu çok mu seviyorsun sen?
-Evet.
-Neden?
-Güvende hissettiriyor.
-O zaman bu kolum her zaman sana ait.
-Gerçekten kolunu bana verir misin?
- Evet vereceğim.
-Neden?
-Çünkü...koluma sarılmanı seviyorum.
-Peki o neden?
-Baba gibi hissediyorum. Dediğimde şaşkınca baktı yüzüme. Arabalarımıza binip eve döndük. Kapıyı yine, Dami açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRUE ANGELS WOULD BE RUDE
FanfictionVücudu titriyordu. Yarı ölüydü şimdilik. Benim de üstümde kanlar oluşmuştu. Yavru köpek gibiydi. Ben ise şaşkın ve endişeliydim. Şaşırmış ve afallamıştım...